TL'yi koruyamadık
TÜİK Şubat ayında Finansal Yatırım Araçlarının, nominal ve reel getiri oranlarını açıkladı.
TÜFE'ye göre hesaplanan reel getiri oranları içinde, son bir yılda en yüksek reel kaybı Borsa getirdi... En yüksek reel getiriyi ise dolar sağladı.
Mevduat faizinin yıllık reel kaybı geçen sene Şubat ayında eksi yüzde 0.46 iken bu sene eksi 6.61'e yükseldi.
BİST 100 Endeksi geçen sene 19.65 oranında reel getiri sağlamışken bu sene yüzde 25.99 reel kayıp getirdi.
Son bir yılda dolar yüzde 16.44 ve Euro yüzde 6.94 reel getiri sağladı.
Geçen sene Şubat ayında Euro/Dolar kuru ortalama 1.2376 idi. Bu sene şubatta dolar, Euro karşısında yüzde 8.08 oranında değer kazandı ve Euro/Dolar kuru 1.1376 oldu. Doğal olarak dolar daha yüksek reel getiri sağladı.
Şubat ayında dolar kuru ortalama olarak 5.3353 idi. Merkez Bankası Şubat ayı TüFE bazlı reel kur endeksini 77.24 olarak açıkladı. Demek ki Şubat ayında TL döviz sepetine göre yüzde 22.76 oranında daha düşük değerde idi. Sepetteki değişmeyi ihmal edersek, Şubat ayında denge kurunun bir dolar eşittir 4.1209 olması gerekirdi.
Cuma günü dolar kuru 5.4630 oldu. Yani TL değeri şubata göre daha da düştü.
Dolar kurunda artış yönünde baskı yaratan en önemli iki faktör var... Birisi içeride dolarizasyon (para ikamesi) var. BDDK'nın açıkladığı Ocak 2019 mevduat toplamı 2. milyar 48 milyon liradır. Bunun 1 milyar 34 milyonu TL, 1 milyar 13 milyon lirası ise yabancı para cinsindendir. (Yarı yarıya.)
Dolarizasyon dövize talebi artırıyor.
İkincisi Dalgalı Kur Sistemi'dir. Bu sistem Türk lirasını aşırı kırılgan ve dış risklere karşı korumasız yaptı. Dış politikada herhangi bir tehdit, hemen TL'nin değer kaybına yol açıyor.
Aslında sorun tehdit edende değil, TL'yi savunmasız ve tehditlere açık hale getiren ekonomi yönetiminde ve bu kur sistemindedir.
Eğer sorunun temeline inmezsek, papaz meselesi, S-400 sorunu, Trumph tehditleri gibi basite indirgersek, sittin sene kur sorununu çözemeyiz. Finansçılara ve işleri topu dolandırmak olan magazin medyasına bol malzeme vermiş oluruz.
Eminim ki Türkiye, IMF'ye giderse IMF, kuru kontrol edecek bir rejim ve yabancı sermayeye kısmi kontrol getirecek bir politika isteyecektir.
Külçe altın da dolara yakın reel getiri sağladı.
Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) bir yıl ve daha kısa vadeli hazine bonosu ile bir yıldan uzun vadeli devlet tahvillerinden oluşur. DİBS'ler geçen sene şubat ayında yüzde 2.42 oranında reel kayıp getirmişken, bu sene yüzde 11.24 oranında reel kayıp getirdi. Faizlerin artığı dönemlerde devlet tahvillerinin değeri düşer. Zarar getirir.
Devlet tahvilleri genellikle nominal değerlerinin altında piyasaya çıkar. Söz gelimi nominal değeri 100 lira olan bir tahvil, 90 liraya piyasaya çıkmışsa , yüzde 11.1 kazanç sağlar. Faiz oranı da aynı demektir.
Faizlerin yüzde 15'e çıkması halinde 90 liraya alınan ve 100 lira nominal değeri olan bu tahvilin rayiç değeri 100/1.15 = 86.96 liraya düşer.
Piyasa ekonomisinin kendine özgü kuralları var. Eğer bunları iyi yönetemezsek, her olayı iç ve dış saldırı olarak yorumlarsak, o zaman bize; senin elin-kolun bağlı mıydı diye sormazlar mı?