TL’ye güven neden azaldı?
2011 yılında cari açık 77 milyar dolar oldu... 2012 yılında 48.9 milyar dolara geriledi. Hükümet ve finans çevreleri bunu bir başarı olarak alkışladı... Gerçekte ise 48.9 milyar dolar cari açık yüksektir. Gayri safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6’sına denk geliyor.. Bu oran gelişmekte olan ülkeler içinde yine de en yüksek orandır.
Cari açığın yönetilmesi diye, her şeyden önce akla ve mantığa sığmayan, daha sonra ise teknik olarak mümkün olmayan bir yanlış peşine takılmak, ileride onarılması mümkün olmaya sorunlar çıkaracaktır.
Kaldı ki bırakın idare etmeyi, TL değerlendiği sürece cari açığın riski daha çok artacaktır.
Önceki yazılarımda TL’nin değerli olduğunu ve bir doların 2.10 lira olması gerektiğini yazmıştım. ABD’nin Wall Street Journal gazetesi de cari açığı vurgulayarak, Türk Lirasına ilişkin haber analizi yayınladı. Gazete, Bank of America analistlerinin, Türk lirasının yüzde 18 değerli olduğunu ve dolarda adil fiyatın 2.10 lira olması gerektiğini belirtiklerini açıkladı.
Gerçekten Merkez Bankası’nın, 2003 baz yıl ve TÜFE’ye göre hesapladığı reel kur endeksi, 120.16 dır. Yani Merkez Bankası’na göre TL, yüzde 20.16 oranında değerlidir.
Aslında kabaca TL’nin dolara karşı ne kadar değerlendiğini, her ikisi arasındaki enflasyon farkından çıkarabiliriz. Diyelim ki dolar enflasyonu yüzde 3, TL enflasyonu ise yüzde 10 ise , buna karşılık içeride son bir yılda kur değişmemişse, bu demektir ki TL bir yılda yüzde 6.8 oranında değerlenmiştir.
Wall Street Journal gazetesi aşırı değer kazandığı için TL’nin yatırım konumunun da zayıfladığını vurguladı.
Aslında reel faizin eksi olması zaten TL’nin yatırım konumunu zayıflattı. 2011 yılında, mevduat yüzde 3 reel kayıp getirdi. Yani bankaya 100 lira mevduat açanların satın alma gücü 2011 sonunda 97 liraya geriledi.
2012 yılında da TÜİK’in açıklamasına göre mevduatın yıllık brüt reel faiz getirisi eksi yüzde 0.4 oldu. Faizin yüzde16’sı da vergiye gidiyor. Yani mevduat sahiplerinin reel kayıpları daha da fazla oldu.
Öte yandan kısa vadeli sermaye (sıcak para) getirdiğinden daha fazla götürmek isteyecektir. Aksi halde neden gelsin? Hükümet de sıcak paranın getirdiği suni refah ortamının bitmesini istemiyor.
Bugün dolar kuru 1.77’dir. Borsada işlem yapmak için, devlet iç borçlanma senedi veya mevduat için 1000 dolar getiren bir yabancı bunu bugünkü kurdan 1770 liraya bozduracaktır. Eğer dolar kuru aynı kalırsa, kârını ve elde etti ise faizini geri götürme imkanı bulacaktır.
İki örnek verelim...
Eğer kur artışı olmazsa ve yabancının da kârı olursa, getirdiğinden daha fazlasını dolar olarak götürecektir. Diyelim ki dolar aynı kaldı yabancının kârı yüzde 10 oldu. Eline 1947 lira geçecek ve bu parayla 1100 dolar alarak geri gidecektir. Buna karşılık eğer kur 2.10 liraya çıkarsa, ancak 927 dolar alabilecek ve zarar edecektir.
Kurun 2.10’a çıkması karşısında, yabancının yüzde 20’nin üstünde nominal gelir elde etmesi gerekir. Bu da ancak borsada oluyor. Çünkü borsanın 2012 yılındaki nominal getirisi yüzde 51 oldu. Bu kadar balon yapan borsada bu sene de aynı sonucu beklemek yanlış olur.
Aslında siyasi iktidarın ve Merkez Bankası’nın, enflasyonu frenlemek ve sıcak paranın afyon etkisinden yararlanmak için uygulamakta olduğu, değerli TL politikası, iki önemli sonuç getirmiştir.. Cari açık ve kırılganlık. Devam edilirse, fakirleşme ve kriz gelecektir.