Teyyo Pehlivan hikâyeleri...
Erzurumlu ünlü Teyyo Pehlivan hikayeleri ile ilgili doktora tezleri yazıldı. Abartı sanatının ustası Teyyo, savaşlarda nasıl düşmanı tek başına kovaladığını, Kırkpınar Meydanında güreşçileri nasıl yenip başpehlivanlığı aldığını anlatırken aynı zamanda güldürür. Teyyo, söylediği yalana kendisi inanmaz. Bir nevi kendisiyle dalga geçen yarı filozof adamdır. İngiliz Kralı ile tavla oynadığını, okyanusu yüzerek geçerken köpek balıklarını "Hoşt" diye kovaladığını da anlatmıştır. Teyyo, Rus''ları sevmez, Çar''ı kovalayıp, Stalin''in kulağını çektiğini de anlatırdı. İşin garip yanı halkın bir bölümü Teyyo''nun hikâyelerine inanıp, yeminlerle "Hocamız anlattı, ben duydum" diye tanıklık etmiştir. Yazılı ve sözlü edebiyatımızda benzeri o kadar çok vardır ki, Türklerin yaşadığı farklı coğrafyalarda kahraman ve yer isimleri bile ortaktır. Köroğlu Destanındaki Çamlıbel yer adı, Azerbaycan''da, Türkmenistan''da, Kazakistan''da ve hatta Hristiyan Gagavuz Türklerinin yaşadığı Moldova''da bile vardır. Bizde Köroğlu, Türkmenistan''da "Gogoğlu" gibi. Nasrettin Hoca için de geçerlidir. Bizdeki Nasrettin Hoca, Orta Asya''da "Molla Nasrettin"dir... Her bir coğrafyada mezar yerlerinin varlığı iddia edilir. Sonuçta Köroğlu, destandır... Lakin destanlardaki ortak coğrafya isimleri resmî kayıtlarda vardır. Bugün de bulunduğu coğrafyada yaşar. Kırgızistan''ın Talas isimli kenti, Kayserimizin Talas isimli ilçesidir. Ve benim nüfusa kayıtlı olduğum yerin adıdır. Tarih cahilleri dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanı''nın ana temasını bilmez. Emevi katillerin din adına Kırgız Türklerine yaptığı katliamı anlatır Manas... Dinbazlar bununla gurur duyar ama katledilenin Türk olduğunu görmezden gelerek "İslam cihadı" sanır. Bugün Taliban''ın Afganistan''da, IŞİD''in Suriye ve Irak''ta yaptığı insanlık dışı cinayetlere kılıf arayarak "Ümmet" anlayışına sığınırlar. Sözü uzatmayalım. Tarih cahilleri, dinbazlar halen "Lozan''ın gizli maddeleri"nden dem vurmakla ve inanan kitle bulmaktalar. Kaynakları fesli Kadir Mısıroğlu ve Necip Fazıl... Her iki isim de tarihçi olmadığı gibi yazdıklarını belge sananlar halen var. Abdülhamit''e övgüler dizenler Kıbrıs''ı İngilizlere kaç altına verdiğinin belgelerine rağmen gerçeği kabullenmezler.
***
Bu sütunlardan iki defa "Boraltan Köprüsü" konusunu yazdım. Osmanlı döneminde bile "Tahrir defter"lerinde yer, yerleşim isimlerinin kayıtları, hayvan sayıları, vergi miktarlarının belgeleri arşiv kayıtlarında... Stratejik öneme sahip Kars, Ardahan, Iğdır şehirlerimiz Rus sınırındadır. Bırakınız cephe hatlarını, karakolları, nöbet noktalarının, sınır taşlarının yer isimleri yüzlerce yıldır kayıtlıdır. Sadece burada değil Türk coğrafyasının hiç bir yerinde "Boraltan" adlı yer-köprü, köy, sokak, cadde, mezra ismi yok. Türkçeye de uygun değil zaten. Bunun hayali olduğunu vurguladım. "Boraltan Köprüsü" romanı yazarı Alper Aksoy hayallerini, dinlediği hikâyelerle birleştirip bir de senaryo yazıp, film çekmek için Azerbaycan''a başvurmuştu. Böyle bir tarihî vaka yaşanmadı diye kabul edilmedi zaten. Bana 1951''de TBMM''de gündeme getirilen bir soru önergesini belge diye sunmaya çalışıyor. Edebiyata ilgisine tanık olmakla beraber, tarih okuduğunu görmediğim romanın yazarı: "Senin standartlarına göre Bedir, Uhud ve Sakarya Savaşlarının da belgesi olmadığı için yalan mı?" diye soruyor. Uhud ve Bedir sayıları toplamda 300''ü geçmeyen aşiret savaşı olarak neredeyse 1500 yıldır nakledilir. Ancak, tarih Sakarya''yı an be an, cephe-cephe, isim ve yer adları ile lojistik noktalarından, şehidi, yemek ve iaşelerini kaydetmiştir. 1915 Ermeni iftiralarının belgeleri de arşivde. Peki ya kimilerine tarihi, 1944-1945 olarak gösterilen Boraltan Köprüsü''ne dair tek satır yok. Yemezler! İsmet İnönü''nün "asker kaçağı" olduğu yalanına inananlarla bizleri karıştırma. Alper Aksoy, "Boraltan" adı ile ilgili tek belge göster ben bu meslekten istifa edeceğim. Konu burada kapanmaz! Daha çok konu var...