Terörün sebepleri ve ne yapılmalı?
Başkent Ankara'da beş ay içinde üç defa büyük çapta terör saldırısı ile karşı karşıya geldik. Türkiye bu noktaya neden geldi ve getirildi? Bir yazım "Ankara Bağdatlaştırılmamalı" adını taşıyordu. Endişelerimizi çeşitli yazılarımızda ve son yayınladığımız "Yeni Türkiye ve Etnik Pazarlama" adlı kitabımızda dile getirmiştik. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Böyle önemli ve acılı günlerde Türk Milleti olarak biriz, beraberiz ve kenetlenmiş durumdayız.
Ancak hatalı ve tedbirde kusur edenleri unutamayız. Büyük bir kumpas ve operasyon Türkiye üzerinde oynandı. Siyasi iradeyi temsil eden iktidara cemaat paralel yapısı ortak yapıldı. Malum cemaat birçok kamu kuruluşunu ele geçirdi. Dış kurgu, askerin zayıflatılması ve mücadele gücünün kırılmasıydı. Buna iktidardakiler cemaat rehberliğinde âlet oldu. Orta Doğu politikamız üzerine bir şey söylemeye gerek yok. Kötünün kötüsü bir politika uyguluyoruz. Suriye'den gelen yaklaşık üç milyon insana gururla ve büyük özveri ile kucağımızı açtık. Suriye'den terör ve terörist ithal ettik. Bir kısmı IŞİD'çi, bir kısmı PKK uzantısı, bir kısmı da diğer terör örgütlerine mensup Müslüman kardeşlerimiz çıktı. Anlaşılan yine kandırıldık ve aldatıldık. Maalesef Ankara Bağdatlaştırılma sürecine sokuldu. Aynı ümmete mensup olsalar da Müslüman olsun, Hristiyan olsun, herkes kendi ülkesinin çıkarına hizmet ediyor; bazıları da süper bir gücün taşeronu oluyor. Bir Protestan Alman ile Protestan bir Rus'un aynı millî hedeflerde buluştuğu nasıl söylenemezse; bu durum Müslümanlar arasında da geçerlidir. Müslüman Müslümanı korumalı, kollamalı ve dayanışma içinde olmalıdır. Buna itiraz olamaz; ancak Arabistan çöllerinde ve Orta Doğu'da dün İngiliz'in rehberliğinde bizi arkadan vuranlar, sınır ve petrol meselesi gündeme geldiğinde Güneydoğu'da isyan edenler, bugün de görevdedir. Dün Şeyh Saitler ve Seyit Rıza'ların görevini bugün kullanılan PKK yerine getiriyor.
***
Türkiye kendi eliyle Irak'taki yanlışlarını tekrar ederek Suriye'nin kuzeyindeki Kürt koridoruna destek olmuştur. Ayn-El Arap'ta IŞİD'e karşı mücadelede peşmerge sürülerine, PYD'ye yardımcı olduk. Güneydoğu'da bazı il ve ilçelerdeki terör olayları ve kalkışma ülkemizin önünü kesmek içindir. Dost düşman Türkiye'ye Suriye'nin sorunlarını ihraç etmiştir. Biz ise; hazır olmadan çok iddialı olduk. Bölge liderliğine oynadık. Yeni Osmanlıcılık adı altında genişleyerek ufalma yolu bize kabul ettirildi. Tekrar ağabeyi olacaktık. Başkanlık sisteminden çok şey bekleyen dış çevreler şimdi tereddütlere düştüler. Yeni Anayasa dayatması sürüyor. AB ve Kıbrıs pazarlığı terör kullanılarak aleyhimize döndürülüyor. Terörü bitirelim iyi de, onun bitmesini istemeyenler varsa ne yapacağız? Sorun burada...
-Ülkeyi yönetenler parçacı ve bütüncü olmayan etnikçi taassup kokan politikalardan uzaklaşmalıdırlar. Bütün dışlanırsa parça haydi haydi dışlanır.
-Yeni anayasa sözde müttefiklerimizin ve terör yanlılarının isteklerine göre değil; ülke ihtiyaçlarına göre değişikliğe dönüşmelidir.
-Bilhassa Orta Doğu'da dostları ve dostlukları artırıcı dış politika değişikliğine gidilmelidir.
-Sorunlu alanlarda taraf değil; hakem olacak siyasi ağırlık hissettirilmelidir.
-Terör örgütlerini sözde kullanma ve onlara yaklaşma merakı terk edilmeli ve onlara bulaşılmamalıdır.
-Devletin kamu kuruluşları arasında iş birliği ve dayanışma artırılmalıdır.
-Lağvedilen bazı birimler -GES komutanlığı- eski sahiplerine verilmelidir.
-İhtisasa saygı duyulmalı, kamu kuruluşları yandaş deposu yapılmamalıdır.
-Devletin güvenliği ile iktidarın güvenliğinin farklı olduğu fark edilmelidir.
-Yeni Osmanlıcılık tuzağından ve hayalciliğinden uzaklaşılmalıdır.
-Sınır güvenliği ve kalekolların yapımı hızlandırılmalıdır.
-Suriye'nin istikrara kavuşması sorunlara çözüm getirecektir. İstikrara yardımcı olunmalıdır.
-Türkiye'deki sorun, Kürt sorunu değil, dış projelere hizmet, iş birliği ve Kürtçülük sorunudur.
-ABD'nin PYD ve PKK ayrıdır ifadesi Ankara'da patlayan bombanın sebebidir.
-İstihbarat bilgileri eyleme dönüştürülebilmeli, gevşeme ve aksamalar olmamalıdır.