Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Terör virüsüne reçete

Yine öfkemiz üzüntümüzden çok fazla. Hain saldırılar azdıkça azıyor. Düşmanı dost, dostu düşman bilen kör siyasetin ağır bedellerini ödemeye devam ediyoruz. Bu kanlı ihanetin nerede, nasıl ve ne zaman duracağı da belli değil.
Yetkililere bakıyoruz yine zoraki, ruhsuz ve ezberlenmiş lakırdılar. Ülke güçlendiği için terör yapılıyormuş... amaçları AKP’yi zayıflatmakmış... terörle bir yere varılmazmış...terör er ya da geç kaybetmeye mahkûmmuş...kararlılığımız devam ediyormuş...
Şu hale bakınız, 10 yıl olmuş, hala teröre teşhis konamamış. Terör vahşetiyle ülkenin bölünmek istendiği, bir türlü açıkça söylenmemiş. Tedbir mi dediniz? Hak getire. Teşhisi olmayan hastalığın tedbiri mi olur?
Bölücülük bütün yurt sathında örgütlenmiş, siyasallaşmış, meclise girmiş; egemenliğimizin paylaşılması için Türk Milletini yok sayan “Yeni” anayasa ile Çankaya’ya dayanmış iken, hala “Terörle bir yere varılmaz” sayıklaması yapılabiliyor. Çok ilginç değil mi?
Bu inatçı siyasete ve gelişmeye bakınca, kaybedilen bunca canın, akan bunca kanın, çekilen bunca acının, kapımıza dayanan bölünmenin izahı nasıl yapılabilir?

***

Bütün bunlara rağmen biz bölücü teröre, basit bir reçete yazalım. Reçeteyi yazmadan önce de, şu bölünme veya bölücülük ne demektir açıklayalım. Egemenliğin tapusu Türk Milletine ait değil mi? Evet. Yani bir millete. Aynen bin yıldır olduğu gibi. Şimdi siz kalkıp da; terör insanlarımız öldürülüyor, kan akıyor; çözüm için milletin bir parçası olan etnik bir grubu egemenliğe ortak yapalım derseniz, ülkeyi bölmüş olursunuz. Yani devletin sahibi bir iken ikiye çıkar. Bölünme budur. Kısaca bölücülük tepeden, devlet paylaşılarak başlatılmış oluyor. Bu ise kanlı bir iç çatışma demektir. Aynen Irak’ta olduğu gibi. Allah korusun.

***

Gelelim bölücü terör reçetesine:
Bu konuda gelişmiş demokratik hukuk devletleri örnek alınmalıdır. Üniter-milli devleti esas alarak hazırlanacak projede şu hususlara yer verilmelidir.
1. Devlet halkın desteğini tam manasıyla arkasına almalı, kamuoyu bölücü terör ve yürütülen mücadele konusunda yeterince aydınlatılmalıdır. Kanlı her terör saldırısı, aynen İspanya’da hükümetin Madrid meydanında bir milyon İspanyol’un katılımıyla yaptığı gibi kınanmalıdır.
Halkımızın şehit cenazelerine katılımı engellenmemeli, aksine her terör saldırısı 90 bin camimizde, 20-30 milyon vatandaşımızın katılımıyla kılınacak gıyabi namazlarla şehidimize sahip çıkılmalı, terör nefes alamaz hale getirilmelidir.
2. Mehmetçiğin cephedeki mücadelesi, cephe gerisinde, yani bütün vatan sathında, TBMM’den başlayarak tamamlanmalıdır. Bilinmeli ki, kandaki mikrop yok edilmeden tedavi yapılamaz.
3. “Demokratikleşme” bahanesiyle iyice etkisizleştirilen terörle mücadele mevzuatı düzeltilmeli, batıdaki gibi yapılmalıdır.
4. Terörün yoğun olduğu bölgelere tecrübeli, devlet görevlileri atanmalıdır.
5. İç ve dış istihbarat güçlendirilmeli, güvenlik güçlerinin istihbarat ve hareket birliğini sağlayan Emasya protokolü tekrar yürürlüğe konulmalıdır.
6. Terörün istismar ettiği insanlarımız iş-güç sahibi yapılmalıdır.
7. Toplum içinde bireylere tanınan hakların; BM Anayasası, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olarak devlet kurumlarına sokulması, (televizyonunda yerel dillerden yayın, okullarda seçmeli ders, partilerin propaganda yapması gibi) yanlışlar düzeltilmelidir.
8. “Stratejik” ortaklar, ABD ve Barzani başta, gözden geçirilmeli, terör örgütünü barındıran, besleyen ve destekleyenlerin dost değil düşman olduğu ilan edilmeli. Bunların bölgede Türkiyesiz hiçbir iş yapamayacakları gösterilmelidir.
9. Terör örgütünün propagandaları, elebaşlarının fotoğrafları, bayrakları, flamaları, renkleri ve sembollerinin medyada yayımlanması yasaklanmalı; kitle gösterileri engellenmelidir.
10. Bölücü terör örgütünün uzantısı parti gazete ve televizyon gibi kuruluşlarına izin verilmemelidir.
11. Terör örgütünü yenmeden, pazarlık masasına asla oturulmamalı, İmralı katilinin örgütü yönetmesine izin verilmemelidir.
12. İlk fırsatta, uluslar arası hukukumuzu kullanarak sınır bölgemizdeki, PKK kampları dağıtılmalıdır.
13. Komşularımızla anlaşarak, bölücü teröre karşı samimi işbirliği sağlanmalıdır.
Bölücü terör virüsüne kısa reçetemiz böyle.

Yazarın Diğer Yazıları