Tek çözüm IMF kaldı
Yabancı yatırım sermayesi Batı kökenlidir. Çin’de büyüme sağlayan sermaye de Batı sermayesidir. Çin ve Rusya halen gelişmekte olan ülkelerdir. Türkiye’nin, üretimde yüksek oranda kullanılan girdi ithal etmek için, cari açığı finanse etmek için ve dış borçlarını çevirmek için acil olarak dövize ihtiyacı var. Bunu da ya IMF’den borç alarak veya çok hızlı yabancı yatırım sermayesi çekerek sağlayabilir.
Hükümet IMF’ye gitmem diyor. Yabancı yatırım sermayesi de girmiyor, tersine kaçar gibi çıkıyor. Merkez Bankası’nın açıkladığı Ocak-Mart ödemeler bilançosunda, doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi yalnızca gayrimenkul satışı nedeniyle oldu. Portföy yatırımlarında net çıkış oldu. (Aşağıdaki Tablo.)
Yabancı sermaye neden bu kadar hızlı çıktı?
Türkiye’ye yabancı sermaye girişi 2014 yılında düştü. Nedeni 2013 yılı 14-25 Aralık tartışmasıdır. Sonra tekrar gelmeye başladı. 2018 kur şoku ile düşmeye başladı ve kesildi. Şimdi de kaçar gibi de çıkmaya başladı.
2018 kur şoku ile başlayan ve arkası yıllarda gelen TL krizi ve yüksek enflasyon, Türkiye için temerrüde düşebilir endişesi yarattı. Ayrıca bu endişeyi artıran sorunlar da tırmandı. Bu sorunlar;
*CDS oranın yüksek, 500 baz puan dolayında olması;
*MB rezervlerinin eksiye düşmesi;
*Cari açığın artarak devam etmesi;
*MB ve ekonomi yönetiminin ilk günde başarısız olmasıdır.
Öte yandan; Üç büyük raiting kuruluşu; Standart and Poor’s, Moody’s ve Fitch, döviz kuru baskısı ve kötüleşen enflasyon görünümü nedeni ile Türkiye’nin notunu “aşırı spekülatif-yatırım yapılamaz” seviyesine düşürdü. Yabancı sermaye raiting kuruluşlarının ağzına bakıyor.
Elbette ki; Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi ile, demokrasi ve hukukta kan kaybımız fiilen birebir olmasa da, yabancı yatırımcıda daha fazla güven sorunu yarattı.
Türkiye’nin eksen değiştirme endişesi de yabancı sermayeyi kaçırdı. Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katıldıktan sonra gazetecilerin üyelik olup olmadığı sorusuna Sayın Cumhurbaşkanı “Tabii. Hedef o.” demişti.
Türkiye’ye gelen yabancı yatırım sermayesi için, önceleri Avrupa Birliği ve IMF çıpa oldu. AB ile ilişkilerin bozulması, yabancı sermaye girişini olumsuz etkiledi.
Bir bakan atamakla veya MB Başkanını değiştirmekle yabancı yatırım sermayesinin gelmeyeceği anlaşıldı. Bundan sonra ne yapılabilir?
Avrupa, bizi alın demekle almaz. Önce AB standartlarına uyum sağlamak, demokrasi, hukuk, insan hakları sorunlarını çözmek gerekir. Bu da zaman alır. Geriye tek çözüm kalıyor; Türkiye’nin IMF ile iş birliği yapması ve kredi alması.
Yei hükümet kemer sıkmada IMF’yi aratmadı. Ama IMF olsaydı, saray harcamaları dâhil kamuda israfı önleme tedbirleri isterdi. Popülizmin kalkmasını şart koşardı.
IMF’nin görevi bir ülkede olası veya yaşanan krizlerin diğer ülkelere yayılmasını önlemektir. Bunun için acil kredi verir ve stand-bay düzenlemesi ile istikrar programı yapar.
Bugünkü şartlarda Hükümet “IMF’ye gitmem” diyor. Çünkü IMF’nin getireceği istikrar programı popülist harcamaların kısılmasına ve iktidarın oy kaybına neden olacaktır.
IMF’ye gitmeyi kimse istemez. Ama gerçekçi olursak hükümetler Türkiye’nin önünde başka çözüm bırakmadılar. Eğer IMF’ye gitmezsek; Türkiye’nin dış borçlarında temerrüt riski daha da artacak ve kriz derinleşecektir.