Tek bir faiz yanlışı refahımızdan 20 yıl götürdü
Son iki yıldır ekonomide yapılan yanlışlar, üretici ve tüketici olarak hak ettiğimiz refahımızdan en az 20 yıl götürdü.
Her şeyden önce şunu söylemek gerekiyor; Bugünkü siyasi iktidarın orta ve uzun dönemi hedef alan politika anlayışı yoktur. Sorunları, günübirlik popülist önlemlerle çözmeye çalışıyor.
Günübirlik popülist çözümlerde, sosyal fayda ve maliyet hesabı yapamazsınız; İktisadi ve sosyal kalkınmaya etkilerini göremezsiniz; toplumsal refah etkilerini tahmin edemezsiniz. Ayrıca daha hızlı bozucu etkileri de olur.
Bu yanlış kararlara her gün bir yenisi ekleniyor. Bu köşenin sınırlı olması nedeni yalnızca faiz yanlışına eğilmek istiyorum.
13 Ağustos 2018’de kur şoku yaşadık. Nedeni;
*Dalgalı kur politikasının kırılganlığı,
*14 Mayıs 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Blomberg'in Londra bürosunda iş adamlarına “faiz artırımına karşıyım” demesiyle "Yatırımcıların Türkiye'ye karşı yatırım iştahlarını kaybetmeye başlaması''
*ABD'li Rahip Andrew Brunson olayı ile ilgili yaptırım kararı idi.
Kur şokuyla; Nisan 2018 ayında 4,06 olan dolar kuru Eylül’de 6,06’ya yükseldi. (83,14 olan MB TÜFE bazlı reel kur endeksi, 62,46’ya geriledi. Yani TL değer kaybetti.) TÜFE oranı da aynı ayda yüzde 25 oldu.
Ama o zaman Merkez Bankası ve ekonomi yönetimine aşırı müdahale yoktu. Merkez Bankası, kur artışını ve enflasyonu önlemek için haftalık repo faizini kademeli artırdı ve yüzde 24’e çıkardı. Reel faiz nedeni ile TÜFE bir yıl sonra 2019 Ekim ayında yüzde 8,55’e geriledi. Dolar kuru da 5,74’e düştü. (TÜFE bazlı reel kur endeksi, 76,67’ye yükseldi. Yani TL, Eylül 2018’e göre kısmen değer kazandı.)
Özetle 2018 Eylül ile 2019 Aralık arasında reel faiz politikası, hem TÜFE’yi düşürdü, hem de kur artışını frenledi.
2019 sonunda MB faizi TÜFE’nin düşmesine paralel olarak yeniden TÜFE seviyesine indirilmişti. (Aşağıdaki grafik.)
Böyle bir tecrübe yaşamış ve başarılı olunmuş faiz politikasının 2021 sonunda tersi yapıldı.
Eksi reel faizin yüzde 30’lara çıkması nedeni ile TL de aşırı değer kaybetti. Bunu ve TL’den kaçışı önlemek ve enflasyonu düşürmek için piyasa ekonomisinde akla bile gelmeyecek, kur korumalı mevduat icat edildi. Merkez Bankası rezervleri boşaltıldı. Bankalara yasaklar getirildi. Piyasaya polisiye kontroller ve yasaklar getirildi.
Faiz yanlışı ile bozulan ekonomik istikrar hepimizden götürdü.
Doğrudan yabancı yatırım sermayesi ve portföy yatırımları girişi durdu. Tersine çıkış başladı.
Döviz ihtiyacı arttı. İthal girdi maliyetleri enflasyonu artırdı.
Ekonomi yönetimi için güven sorunu oluştu ve yerli sermaye yatırım yapmıyor.
Kur korumalı mevduatın sosyal maliyeti yüksek oldu. Bütçe açıkları arttı. Hükümet telafi için vergileri artırdı. Vergi artışları halkın alım gücünü düşürdü.
Gelir dağılımı aşırı bozuldu. Hükümet düşük gelir gruplarının vergilerini bütçe ve MB yoluyla dolar zenginlerine transfer etti.
Yoksulluk arttı. Zira yüksek enflasyon devam ediyor. Dahası ekonomide durgunluk başladı ve stagflasyona gidiyoruz.
Bugünkü uygulamalarla çıkış yoktur. Dahası dış borç temerrüt riski de artıyor.
Özetle; faiz yanlışı hepimizin refahından en az 20 yıl götürdü.