Tek Akıl, Tek Adam
İsmail Küçükkaya, Çankaya Köşkü'nde görüştüğü Başbakan Binali Yıldırım'ın kendisine "Bu anayasa değişiklik teklifini tamamen ben hazırladım" diye çok çarpıcı bir itirafını açıkladı.
Çok merak ettiğim tablo böylece kafamda netleşti.
Bu rejim değişikliğinin mucidi: Tek Akıl.
Yeni rejimi uygulayacak olan: Tek Adam.
Bu Ali Cengiz oyununun mucidi demek ki Binali Yıldırım.
Ne hukuk okumaya gerek var, ne anayasa profesörü olaya gerek var.
Ne Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gerek var, ne Adalet Bakanlığı'na gerek var.
Vallahi de Türk tipi, billahi de Türk tipi bir rejim değişikliği.
Mucidi ve patent sahibi Binali Yıldırım.
Anne babalar, "bizim çocuk cin fikirli" diye övünüyorlar da Meclis Genel Kurul kürsüsünden Mustafa Balbay, "Cinali" deyince ben de AKP'liler gibi kızmıştım. Acaba Balbay bu anayasa değişikliğinin mucidi olduğunu bildiği için mi böyle bir benzetmeye gerek duymuş?
Türk tipi bu yeni rejimin patenti Yıldırım'dan, onayı Devlet'ten, uygulaması ise Cumhurbaşkanı'ndan.
Yok, onay Türkiye Patent Enstitüsü'nden değil Bahçeli Devlet'ten.
İlk günden bu yana 80 milyonun tabi olacağı bir temel anayasal değişikliğinin toplumsal mutabakat ile yapılması gerektiğini yazdım durdum.
Bravo Binali Bey; Cumhurbaşkanı'nın da, AKP milletvekillerinin de, Devlet Bahçeli'nin de MHP milletvekillerinin de desteklerini aldın ya tebrikler.
Vallahi de Türk tipi, billahi de Türk tipi.
Hiçbir ülkede asla akıl dahi edilemeyecek bir yol ve yöntem bu, ki ne mutlu Türkiye'ye nasip oldu.
Tek Akıl, Tek Adam ve Türk Tipi Rejim...
Bir kişi hazırlasın, 345 kişi Meclis'te oy versin, sonra da "halk karar versin" diye referanduma gidilsin...
Ey MHP milletvekilleri,
Meclis'te oy kullanma bölümüne girdiğinizde iyi karar verin, Mustafa Kemal Atatürk ve Başbuğ Alpaslan Türkeş'in izinden mi, yoksa AKP'ye teslim olan Devlet Bahçeli'nin izinden mi yürüyeceksiniz?
Ey Türk milleti,
Nisan ayında sandık başına gittiğin zaman kararını iyi ver;
Başkanlığı ve tek adamlığı elinin tersiyle iten Mustafa Kemal Atatürk ve 1920'de oluşturduğu kurucu meclisteki milletvekili arkadaşlarının, yasama, yürütme ve yargıdan oluşan kuvvetler ayrımına dayalı demokratik parlamenter rejim mi?
Yoksa Binali Yıldırım'ın mucidi olduğu yasama, yürütme ve yargıyı tek adama bağlayan Türk tipi rejim mi?
Biliyorsunuz koyun sürüsü kurtlardan kaçarken sürü başını takip eder ki o uçurumdan düşerse, sürü de peşinden uçuruma düşer.
Türk tipinde ise ne yazık ki bazı kurtlar da sürünün peşinden uçuruma düşecekler.
Ey MHP milletvekilleri uçuruma dikkat, bırakın şu anlamsız takibi...