Tehdit, nefret, çirkin siyaset
Siyasetin çirkin yüzü, medyanın yandaşlığı her geçen gün tahammül edilmesi zor hal alıyor. Öyle bir algı oluşturuyorlar ki, AKP sanki iktidar değil devletin sahibi… Öyle bir algı oluşturuyorlar ki AKP'nin seçimi kaybedeceğini söylemek sanki vatana ihanet etmekle eş anlamlı gibi…
Siyasetçilere, özgür gazetecilere inanılmaz nefret dolu tehditler, suç teşkil edecek hakaretler yağdırılıyor…
Siyaseti çirkin hale getirmenin kime ne faydası olur ki?
AKP'ye de genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da eleştiri yöneltirseniz iki ayrı cepheden saldırıya uğrarsınız.
Birincisi AKP cephesi ve trolleri ile AKP'nin beslemeleri yani gazeteci kisvesi altındaki yandaşları …
İkincisi MHP cephesi…
Vaktiyle Erdoğan'a ve AKP'ye yaptıkları ağır hakaret dolu saldırıları arşivden çıkartıp CHP'lilere yöneltiyorlar…
Bu arada elbette bana da yazılarımdan dolayı bol miktarda hakaret ve tehdit yağdırıyorlar ki tenezzül edip tek kelime ile yanıt vermem…
Değerli okurlarım,
AKP'liler merhum Turgut Özal'ı zaman zaman kendilerine örnek alıyorlar.
Ama bilinsin ki Özal'ın tırnağı dahi olamazlar.
Şu fotoğrafa bakar mısınız?
Suudi Arabistan'ın iki önceki kralı Fahd'ın Türkiye ziyaretinde merhum Özal Başbakan iken ana muhalefet partisi lideri merhum Prof. Dr. Erdal İnönü'yü de görüşmeye davet etmişti.
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu böyle bir ziyarette davet etmeyi aklının ucundan geçireceğini düşünebilir misiniz?
Tüm siyasetini CHP'yi karalamaya, Kemal Kılıçdaroğlu'na hücum etme üzerine kuran Erdoğan'ın şu koronavirüslü günlerde bile AKP şapkasını bir kenara bırakıp cumhurbaşkanı şapkası ile liderler zirvesi yapması gerekmez miydi?
Devlet insanlığı da devlet yönetme sorumluluğu da devletin tüm kurum ve kuruluşları ile belediyelerin hizmetlerinin koordine edilmesini gerektirmiyor mu?
Yerin dibine batsın nefret, kin, hakaret siyaseti…
Yaşasın sevgi dili…
Bu anlamda eleştirilerini sağduyulu yapan, nefret dili, hakaret ve tehdit kullanmayan muhalefet liderlerini de elbette kutlamak gerekir.
İki yeni partinin iki genel başkanı bu anlamda kullandıkları olumlu üslup ve tutarlı eleştirileri ile dikkat çekiyor…
- Ahmet Davutoğlu,
- Ali Babacan,
Her ikisinin de "3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü" nedeniyle yayınladıkları mesaj dikkat çekiciydi. Türkiye'de basın özgürlüğünün olmaması nedeniyle olsa gerek beni bu özel günde tek bir siyasetçi telefonla arayıp kutladı: Gelecek Partili Selçuk Özdağ… AKP milletvekili iken de önemli günlerde aynı hassasiyeti gösteren Özdağ'a teşekkürü borç bilirim…
Danışmanlarının attıkları otomatik, ruhsuz SMS mesajlarını okumadan siliyorum…
Değerli okurlarım,
31 Mart yerel seçiminde milletin seçtiği, Millet İttifakının CHP'li belediyeleri Türkiye nüfusunun yüzde 48,4'ünü yönetiyor.
Bu da yaklaşık 38 milyon vatandaşa hizmet götürülmesini sağlıyor…
AKP'li belediyeler ise nüfusun yüzde 39'unu yönetiyor.
Bu da yaklaşık 32 milyon vatandaşa hizmet götürülmesini sağlıyor…
HDP yüzde 6,6 MHP yüzde 5.45, Bağımsız ve TKP ise yüzde 0,5 nüfusa hizmet veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti, CHP'li belediyelerin hizmetlerine yasaklar getirerek aslında 38 milyon vatandaşı cezalandırdı …
"Milletin adamı" deniyordu ama millete yardımı yasaklayan adam oldu Erdoğan…
Siyasetçilere, iş insanlarına, spor yöneticilerine, medya patronlarına, sivil toplum kuruluşlarının başkanları için derim ki;
Liderlerin en büyük zafiyeti etraflarındaki yalaklarla salaklardır…
Bundan sonra bu söze bir de "asalaklar" kelimesini ilave edeceğim..
17 yıldır milletin kaynaklarını hortumlayan "asalakları" görmezden gelemem…
Değerli okurlarım,
Beden Eğitimi Öğretmeni kardeşim Hasan Tonyalı gönderdiği mesajda diyor ki;
"Sarımsak altın mübarek, kilosu 66 lira. Cumhurbaşkanlığı hükümeti şu an işsiz kalan işçilere günlük 33 lira veriyor. Yarım kilo sarımsak parası... Önerelim para yerine 1 kilo sarımsak versin bari…"
RTÜK eski başkanı Sonsöz köşe yazarı Nuri Kayış diyor ki;
"Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un 'bu yıl sınıfta kalma yok' demesi yanlış oldu. Uzaktan eğitim resmen çökertildi. Öğrenciler artık dersleri izlemezler.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, salgının kontrol altına alındığını söylemesi de zamanlama hatasıydı. Toplumda rehavet havası yarattı."
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu da kadim okuyucumdur sağ olsun. Dün yayınlanan yazımı kutlamak için aradı ve sohbet sırasında dedi ki:
"AKP iktidarında en önemli iki olay var ki tarih onları hiçbir zaman affetmeyecek.
Birincisi, 11 kahraman Türk askerinin başına Süleymaniye'de çuval geçirilmesi,
İkincisi, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği emir ile FETÖ'cülerin Kozmik Oda'ya girmesi ve sonrasında da 848 masum vatanseverin şehit edilmesidir…