TBMM tivi seyreder misiniz?..
Nerede gaamıştık!..
26'ncı dönem parlamento çalışmalarının başladığı ilk gün topa girdiler. Yeniden sahneleyecekleri Ali-Cengiz oyunlarının perdesini açtılar. Adı bildik; "reform ve demokrasi" paketi. Tek hedefleri var, yapacakları edecekleri de belli ama eski numaralarından geri durmuyorlar. Erdoğan tipi başkanlık sisteminin yazılı metinlere geçirilmesi için geri sayım başladı da diyebiliriz.
Muhalefet ile ortak uzlaşı arayacaklarmış. Muhalefet liderlerine tek tek gidip ortak komisyonlar önereceklermiş... Yani bildiğimiz, yalayıp yuttuğumuz istikşafi işler!.. Yine muhalefeti peşlerine takıp önce çırak çıkarıp arkasından da bildiklerini okuyacaklar. Eh!.. Boşuna dememişler; böyle muhalefete böyle iktidar diye!..
Siyasi kulislere attıkları, muhalefet ile sözde uzlaşı arayacakları paketin içinde en çok "Meclis TV 24 saat çalışsın. Muhalefetin konuşması kısıtlanmasın" önerisi dikkatimi çekti. Gülmekten katıldım. Muhalefete güzel bir zoka hazırlamışlar. Meclis iç tüzük değişiklik paketini işlerine geldiği gibi, muhalefetin engelleme haklarını kırmak için, işlerini daha da zahmetsiz kılmak için güzel yem atmışlar. Bakalım istikşafi görüşmelerden ne çıkacak. Muhalefet bu yemi yiyecek mi yemeyecek mi?..
İletişim özgürlüğüne her türlü darbeyi indiren, konuşanın, eleştirenin, emme basma tulumba gibi kafasını sallamayanın, biat etmeyenin kafasını koparan iktidar, TBMM tivide muhalefete konuşma hakkı verecekmiş. Zaten şu anda getirdikleri teklif bile bugüne kadar TBMM tiviyi nasıl kullandıklarının açık bir itirafı. Bugüne kadar konuşturmadık, bundan sonra da lütfedersek, bizim şartlarımızı kabul ederseniz konuştururuz demek.
TRT-3 kanalından dönüşümlü yayın yapan TBMM tiviyi siz ne kadar seyredersiniz bilemem ama ben meslek gereği ara sıra takılırım. AKP iktidarının yasaları hiçe sayan tutumu ile bu kanalı bile nasıl kendi çıkarları doğrultusunda kullandığının binlerce örneği var. Tartışmalar, kavgalar, muhalefetin nafile itirazları Meclis Genel Kurul tutanaklarında mevcut. AKP iktidarının ilk göreve geldiği günden bu yana TBMM tivinin nasıl partizanca kadrolaştığı, kimlerin eş-dost akraba, çoluk çocuğuyla da doldurulduğu Meclis'in Dikmen ve Çankaya kapısından giren herkes bilir...
Muhalefetin zokayı yerse ne olacağına ilişkin kısacık da teknik (yasal) bilgi arz edeyim. TBMM'nin resmi portalından;
"2954 Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nun 21. Maddesiyle de TBMM faaliyetlerini yansıtma görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu'na verilmekte, faaliyetlerin ne ölçüde yansıtılacağının ise, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı arasında yapılan protokol ile belirleneceği hükme bağlanmaktadır.
TBMM Genel Kurulu toplantıları Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 14:00-19:00 saatleri arasında TRT-3 kanalından ve internet üzerinden; bunun dışındaki gün ve saatlerde çalışma yapılması durumunda ise sadece internet üzerinden canlı olarak yayınlanmaktadır.
TBMM Başkanı'nın kabul ve ziyaretleri, TBMM İhtisas komisyonları ile diğer komisyonların toplantıları, siyasi parti grup başkanvekilleri ile diğer milletvekilleri tarafından TBMM'de düzenlenen basın toplantıları, grup yöneticilerinin kabulleri, TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı'nın faaliyetleri, TBMM'de düzenlenen konferans, seminer gibi toplantılar, TBMM'ye sunulan tasarı ve teklifler ile kabul edilen kanunlar haberleştirilerek, Genel Kurul çalışmalarının dışındaki uygun zamanlarda yayınlanmaktadır."
Özetle, karşımızda kocamaan bir TRT ve TRT-3 gerçeği duruyor. AKP iktidarının arka bahçesi TRT'yi tekrar tekrar sizlere anlatmama gerek var mı?.. Bu yasal düzenlemeler ortada dururken ve malum yapısı ile TRT imkânları ile yapılan yayınlarda Meclis tivi 24 saat yayın yapsa ne olur?.. Muhalefetin önce TRT'yi ve dolayısıyla Meclis tiviyi bağımsız bir çizgiye çekme gücü var mı?.. Meclis yönetimini elinde tutan AKP kadroları ile TRT yayın planlarını çıkaracaklar. Ardından da eğer 24 saat yayına geçerse, AKP'nin havuz ve yandaş medyada cirit atan ekran bülbüllerinin Meclis tiviyi nasıl 'Ali Baba'nın Çiftliği'ne çevirdiğini hep beraber, yaşarsak göreceğiz.
"Yok canım o kadar da olur mu?"
Öyle mi?..
Muhalefet diye bildiğimiz partiler, Türkiye'de gazeteciler haksız yere kodese tıkılırken, basın özgürlüğü katledilirken ne yapabildi?.. El konulan medya kuruluşları, işlerinden, ekmeklerinden edilen medya emekçileri için kaç kişinin kılı kıpırdadı?.. Havuz medyası ve maaşa bağlanan iliştirilmişlerle ilgili hâlâ belge mi arıyorsunuz?
Çünkü ortada hepimizin çok iyi bildiği acı bir gerçek var;
İktidarı da muhalefeti de kendisine biat eden basın ve basın mensubuna meftun!..
Haydi, size bir gerçeği daha itiraf edeyim. Çünkü hep siyasetçileri günah keçisi ilan etmek de büyük haksızlık...
Meclis tiviyi de kapsayacak yasal değişikliklerde iktidar muhalefet anlaşırsa, gizli kadro bölüşümleri de doğal olarak yapılır. Biz gazeteciler de işin nereye varacağını bilmemize rağmen yakın olduğumuz veya nüfuz edebildiğimiz siyasi partiler üzerinden kadro kapma, yer bulma telaşı ile lal oluruz.
Kızmayın!.. Geçmişteki örnekleri hepimiz çok iyi biliriz!.. Bir kere de iğneyi kendimize batıralım. Sonra da başta iktidar olmak üzere basın özgürlüğüne indirilen darbeleri eleştirelim...