Taşeron işçiler konusunda hükümet artık yan çizmeye başladı. Taşeron işçilerin tamamının ağzına "1milyon kişiyi alıyoruz" diyerek bir parmak bal çaldılar. İşçileri sevinçten ayağa kaldırdılar. Ancak çıkarılan yönetmelik gösterdi ki pabuç pahalı.
Anlaşılan hükümet yanıldı, hesabı kitabı iyi yapamadılar.
Ya taşeron işçi sayısının 1 milyon değil iddialara göre 2 hatta 3 milyona yakın olduğunu gördüler, ya da 1 milyon işçinin kadroya alınmasının maliyetinin çok yüksek olduğunu fark ettiler.
Taşeron işçileri kadroya almak için yazılı sınav koydular.
Birinci engeli oluşturarak yazılı sınavda 100 üzerinden 50 alan sınavı geçecek dediler.
İkinci engel ise "yandaş işçileri" tespit etmeye yönelik mülakat yani sözlü sınav olarak konuldu.
Yandaş işçiler AKP örgütlerinden gelen listelerden oluşacak, kadroya girmek isteyen taşeron işçiler de AKP'nin üyesi, seçmeni olsunlar istiyorlar.
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde 15 yıllık şoför olan, 15 yıldır vatandaşları tek bir kaza dahi yapmadan taşıyan ehliyetini İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nden alan bir taşeron şoför neden yazılı sınava, neden mülakata girmek zorunda bırakılıyor ki?
Belediyeden diğer çarpıcı bir örnek daha vereyim.
Bizim basın iş kolunda foto muhabirliği, muhabirlik yapan ve Belediyenin haftalık 200 bin tirajı olan sürekli yayın organında çalışan taşeron medya işçilerini ele alalım.
15 yıldır profesyonel taşeron gazeteci olarak görevde olan ve daha önceki yıllarda yüksek tirajlı gazetelerde çalışmış, Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden sarı basın kartı almış basın emekçilerine bakalım.
Bu meslektaşlarımız da yazılı ve sözlü sınava girecekler ama...
Aması var bu işin çünkü önemli bir püf noktası getirildi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yönetmeliği ile.
Bakanlığı'nın 1 Ocak tarihli yönetmeliğinin 4. maddesinin 2. fıkrasının "c" bendine şöyle bir madde konuldu:
"c - Yaklaşık maliyetin en az %70'lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluşması,"
Ankara Büyükşehir Belediyesinin basın merkezinde tam 14 yıldır taşeron olarak çalışan işçilerin maaş, sigorta ve vergilerinin toplamı genel giderlerin ancak %35'ini oluşturuyor.
Muhabiri, foto muhabirleri, sayfa editörleri, şoförleri, çaycısı var bu şirkette. %70 barajına takıldıkları için Belediye kadrosuna alınmayacaklar ne yazık ki.
Çünkü derginin, kağıt, kalıp, mürekkep, baskı maliyeti genel giderin %65-70'i seviyesindedir.
Şimdi taşeronluk sona erdirileceği için burada çalışan basın emekçileri işsiz kalacaklar ki işten çıkartmalar başladı bile.
Dün dündür ama ben yine de bir hatırlatma yapayım. Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu, "taşeron işçiler şartsız direkt kadroya alınacak" demişti. "Maaş ve sosyal hak kaybı olmayacak'' demişti.
Uygulama daha ilk gün gösterdi ki taşeron işçiler ile hizmet alan kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler hangi şirketlerin, hangi branştaki işçilerinin kadroya alınacağını listeler şeklinde açıkladılar. Yani kurum tercihi de ortaya çıktı.
Peki, kadın Bakan Sarıeroğlu'nun "şartsız" açıklamasına rağmen yönetmelikle açıklanan şu 5 şart neden kim tarafından konuldu?
1. Yazılı Sınav
2. Sözlü Sınav
3. %70 Şartı
4. Kurum tercihi
5. Emekli olmama
5+1. Siyasi destek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kadro isteyen taşeron işçilere, "Ne kadrosu yahu? Çalışıyorsunuz işte" dedi.
İşte püf noktası buradadır.
Taşeron işçilere verilen sözler boştur çünkü hesap kitap dosdoğru yapılmamış, belirlenen yaklaşık 3 milyon taşeronun bütçeye büyük mali açık getireceği görülmüş ve 1 milyon diye açıklanan sayı 450 bine düşürülmüştür.
Bu 450 bin taşeron işçinin kadroya alınması da AKP yandaşı olup olmadıklarına bağlıdır.
Geceleri sabahlara kadar çöplerimizi toplayan emekçileri bir düşünün. Kamyon yatırımı, mazot parası varken %70 barajını hangi temizlik işinde çalışanlar aşabilir ki?
AKP hükümeti bu kez feci şekilde kandırıldı ve taşeron işçileri de asılsız vaatleri ile kandırdı.
"Hamili kart yakinimdir" kartviziti veya AKP örgütleri ile milletvekillerinden desteği alan taşeron işçiye kadro hazır.
