Tarlada ucuz... Sofrada pahalı...
31 Ocak 2014 tarihli bir haber: “İstanbul semt pazarlarında kilosu 8 TL, İzmir ve Ankara pazarlarında 4-5 TL olan domatesin Fethiye’nin Karaçulha beldesindeki Batı Akdeniz Hal Birliği’nde kasası 1 TL, kilosu 20-40 kuruşa düştü.” Bu tür haberler yıllardır ve her yaz, kış var.
Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK), Mayıs ayında Tarım Ürünleri Üretici fiyat endeksini açıkladı. Mayıs ayında yani bir aylık üretici fiyatları artmadı.
Yıllık olarak, bir önceki yılın aynı ayına göre, Tarım Ürünleri Üretici fiyatları ise yüzde 11.08 oranında arttı. Buna karşılık TÜFE olarak gıda fiyatları yüzde 14.11 oranında arttı.
Mayıs ayında Tarım Ürünleri Üretici Fiyatları endeksine göre fasulye, bakla, brokoli, mısır, patlıcan, marul, salatalık, bezelye, kabak, ıspanak gibi tek yıllık bitkisel ürünlerde üretici fiyatlarında artma değil, tersine yüzde 11.66 düşme yaşandı. Pancar, Brüksel lahanası, lahana, havuç, karnabahar, kereviz, soğan, maydanoz, şalgam gibi çok yıllık bitkisel ürünlerde ise aynı ayda yüzde 28.54’lük artış oldu.
Bu endeksler iki açıdan dikkat çekiyor... Bir; vitrinde fiyatlar daha çok artmış... İki; tarım ürünleri fiyatları arasında dengesizlikler var. Aylık bazda tek yıllık ürünlerde artış yok ve fakat çok yıllık ürünlerin üretici fiyatlarında yüksek artış var.
Tarım fiyatları doğal şartların etkisi altındadır. Kıtlık yıllarında fiyatlar artar. Ancak kesin olan şudur: Üreticiler ve tüketiciler organize değildir. Buna karşılık toptancılar ve nakliyeciler organize olmuştur. Bu nedenledir ki işin kaymağını aracılar yiyor. Yani tarımsal ürünler tarlada ucuz, sofrada pahalıdır.
Söz gelimi geçtiğimiz Ocak ayında Antalya’nın Alanya ilçesinde toplanan nakliyeciler, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden ağır tonajlı araçların belirli saatlerde geçişini yasaklayan kararın değiştirilmesi için 4 gün kontak kapatma kararı almış ve uygulamaya geçirmişlerdi.
Türkiye’nin genelde taşıma politikası sorunludur. Daha ucuz ve daha kolay yol olmasına rağmen, deniz ve demir yolları ulaşımı gelişmemiştir. Her gelen hükümet kara yollarına yüklenmiştir. Kara yolu taşımacılığı daha pahalıdır ve üretim maliyetleri ile perakende fiyatları artırmıştır.
Mamafih Ziraat Odaları Başkanı Bayraktar da, tarladan markete fiyatların birkaç kat arttığını söylüyor ve “Tarımda hem üreticinin kazanması hem de tüketicinin pahalı ürün tüketmemesi için, çiftçinin güçlü bir şekilde örgütlenmesi, üretim planlaması yapılması, pazarlama sorunlarının çözülmesi gerekir” diyor.
En önemli sorun tarımdaki ikili yapıdır. Birisi, küçük köylü işletmelerini barındıran geleneksel kesim, diğeri büyük işletmelerin yer aldığı ticari kesimdir.
Küçük köylü işletmeleri varlığını sürdürmek için ve geçimlik üretim yaparken, ticari kesim pazar için üretim yapmaktadır.
Geleneksel kesim üretim girdilerini ve tarım kredilerini uygun koşullarla sağlayamıyor. Teknik bilgi ve modern üretim tekniklerinden daha az yararlanıyor. Bunun içindir ki geleneksek kesimde devlet desteğinin ve organize yapının daha farklı olması gerekir.
Bu kesimin pazara dönük yapılanması için en iyi organizasyon şekli kooperatiftir. Ancak mevcut tarım kooperatiflerinin bir kısmı (özellikle tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri) siyasi iktidarların kontrolü altındadır. Bunların feshi ile üreticiye dönük yeni kooperatifçilik veya farklı ortaklık şekli uygulanmalıdır.