Tarihi bir belge Davut Sulari ile son sohbet
10 Ekim 1995''te yitirdiğimiz ve vefatının 26. yılında rahmetle andığımız Âşık Nevruz Bacı ve Kul Semaî''nin evinde, Davut Sulari''nin vefatından iki ay önce görüşmemizi kasete aldığım 18 Ocak 1985''te vefat eden Davut Sularî ile sohbetten bir kesiti iki bölüm halinde sunmak istiyorum.
Âşıklık geleneklerinin tümünü yerine getirebilen atışmanın, leb değmezin, taşlamanın, güzellemenin en iyi örneklerini veren, bir şiirinde:
Pîr elinden içtim dolu / Öğrendim erkânı yolu
diyerek bâdeli âşıklar kervanına katıldığını belirten Sularî''yle 22 Kasım 1984''te Turhallı Âşık Kul Semaî''nin evinde bir araya gelmiştik. Ne bilirdik ki o geceki söyleyişlerinde:
Davut Sularî''yem mana okuram / Hikmet culfasıyam metah dokuram
Semaî''ynen sema raksın yapıram / Muhabbetten kelam kılsa Yardımcı
ve
Hamdolsun ki yüzümde yok benim kıyamet kiri / Sevgi sohbet şefkatinden bana karşı yaz görem
diyen, sanki kendisiyle ilgili bir yazı yazmamı vasiyet eden, bu güzel geceden sonra memleketine giden Davut Sularî''nin kısa bir süre sonra acı haberi gelecekti.
Son dönemin en usta âşıklarının başında gelen Davut Sularî''ye Tanrı''dan rahmet dilerken teybe kaydettiğimiz şiirlerini ve sorduğum sorulara verdiği yanıtları gün ışığına çıkarmayı hem bu usta âşığa vefa borcu, hem de halk kültürü adına kendime bir görev saymaktayım.
Söze, Davut Sularî Turhal''a gelince Kul Semaî''yi yerinde bulamayışına söylediği şiir ve Sema''i''nin söyledikleri ile başlayalım:
Sularî:
Keçeli Rıza''ynan yollardan geldim / Seni bulamadım söyle nerdeydin
Gece sabaha dek kahve bekledim / Bir habercik veremedim nerdeydin
Semaî:
Dün bir aşk atıyla seyyaha çıktım / Sen gelince olamadım ne deyim
Nice sözle gönül kalesin yaptım / Sen gelince olamadım ne deyim
Sularî:
Rıza gider gelir kitlidir dükkân / Bilmem ki ne yerde pürhanda yâran
Yoldan gelmiş gayet yorgun bir kervan / Sohbetine eremedim ne deyim
Semaî
Sana derim ben bu candan geçmiştim / Yine gönüllere dükkân açmıştım
Zannetme ki kardeş senden kaçmıştım / Sen gelince olamadım ne deyim
Sularî:
Hanedan kişiler bilirim kaçmaz / Dost sırrı baş gitse aduya açmaz
Senden başka kimse değerim biçmez / Meydanına varamadım nerdeydin
Semaî:
Eşim ile davet üzere gittim / Aldım muhabbet bal okşayıp içtim
Söyle yoksa gardaş hata mı ettim / Sen gelince bulunmadım ne deyim
Sularî:
Davut Sularî der ey canı canan / Bilirim haneden istermiş mihman
Sen benim derdime merhemler olsan / Elin ile saramadın nerdeydin
Semaî:
Kul Semaî''m dostum dostu arardım / Geldiğine bilsen nasıl sevindim
İstersen emanet canım verirdi/ Hizmetine eremedim ne deyim
Âşık Davut Sularî, doğaçlaması çok güçlü usta bir âşıktır. Semaî''nin eşi Âşık Nevruz Bacı''nın çay getirmeyişini hemen sazı ile dillendirmiştir:
Beyler size benim dileğim vardır / Niçin halim sormaz bu Nevruz sultan
Uzak yoldan geldim gayet yorgunum / Neden bir çay vermez bu Nevruz Sultan
Âşık Nevruz Bacı''ya sitemli söyleyişten sonra Semaî, tezeneyi sazının teline vurup meydan açtı ustaca söyleştiler:
Semaî:
Nevruz halim sormaz diye gücenme / Sormaktadır canım sorduğundandır
Gizli yaralarım sarmaz zannetme / Sarmaz zannettiğin sardığındandır
Sularî:
Yarine bir hizmet dedim de kalktı / Yerine cevaplar verdiğindendir
Evet can ortağın hem can yoldaşın / Onun ile yola girdiğindendir
Semaî:
Gelip şu dünyaya başını vurdun / Mevsim kış geliyor her hal üşüdün
Senin şu halini bilir umudun / Bilmez zannettiğin bildiğindendir
Sularî:
Nevruz Sultan sana bir fener idi / Divan oğlu kızı torunlar verdi
Sana arka verip haneni kurdu / El bağlı huzurunda durduğundandır
Semaî:
Tenkit etme dostum haller sorulur / Sel kesilir yine çaylar durulur
Sana da bir canlı bina bulunur / Bulmaz zannettiğin bulduğundandır
Sularî:
Derler ki bir ağaç dalıyla gürler / Kepenek altındra yatarmış erler
Keçeci gibi gerçekler pirler / Kudret kanadını gerdiğindendir
Semaî:
Semaî der Davut Sularî Baba / Bende bir can bir saz bir hırka aba
Neler neler yaratıcıdır Hüda / Bin saati bile sürdüğündendir