Taraf gazetesine açık mektup
“Önder Aytaç, oğlumun ölümü ile ilgili olarak sunduğum belgeleri
cevaplamak yerine, asker düşmanı cevaplar vermem için uğraştı”
Taraf gazetesi yetkilisi, 32. Gün’e yazarınız Önder Aytaç ile birlikte katıldık.
Program boyunca Önder Aytaç, polisin işlediği suçlardan çok askerin işlediği suçlardan dem vurmaya çalıştı. Ben: “Baran Tursun davasında polisin tanzim ettiği sahte belge hakkında neden yorum yapamıyorsunuz” dediğim de Aytaç: “Ama asker de Cizre’de dışkı yedirdi” gibi ilgisi alakası olmayan cevaplarla kendini küçük duruma düşürdü. Benim, “Sizce polis, neden bu öldürme olayından 15 dakika sonra ’Trafik kazası raporu düzenleme ihtiyacını duydu” şeklindeki soruma Aytaç: “Polisin yaptığı bir iş kazasıdır, aynı şeyi askerlerde yapmaktadır” şeklinde cevap vermekle yine bizimle ilgisi olmayan askerleri işin içine çekmeye çalıştı. “Peki sen aileni, çocuklarını neden İzmir’e getirtin” şeklinde ilgisi alakası olmayan sorular sordu. Aytaç’ın duymak istediği asker düşmanı cevabı bildiğim için “Çocuklarımı İzmir’e de Paris’e de Londra’ya da götürürüm” dedim. Aytaç, kişiliğinde gizlemeye çalıştığı düşüncesini açığa çıkarttı ve dedi ki: “Keşke Diyarbakır’dan İzmir yerine, Paris’e gitseydin” Benim ’ÖTEKİ’olduğumu söylemeye çalıştı, gülünç duruma düştü.
Mehmet Tursun /İzmir
+++++
SİZDEN
GELENLER
Evet özür dilemelisin! Ama bizlerden!
Bu karikatüre internette rastladım. Sanırım bir süre önce İleri dergisinde yayımlanmış.
Bugün de taşıdığı mesajdan bir şey kaybetmediği ortada...
Halil Berktay Ermenilerden önce, Sabancı Üniversitesi’nin Çanakkale Gezisi’nde ruhunu incittiği şehitlerimizden özür dilesin.
Erivan’daki sözde soykırım anıta çiçek bırakan sözde aydınlar, her karışında şehitlerimizin kanı, canı, eti, kemiğinden izler olan Çanakkale’de elleri ceplerinde, şort ve terliklerle dolaşmamışlar mıydı?
Şehitler Abidesi’ndeki bayrağa ’görmemişin bayrağı olmuş’deme saygısızlığını gösteren de, yanlış hatırlamıyorsam Halil Berktay’dı.
O bayrağı dalgalandırmak için şehit olan gençlerimizin ailelerinden özür dilemeyi hiç düşünmüş mü Halil Berktay?
Şükrü Kurtuluş
+++++
Çingene Şakir
Gazi Mustafa Kemal dönemine kesin ıslahı yapılarak ve Milli İstihbarat Teşkilatı adıyla devletin emrine verilen haber alma müdürlüğü, dikkati çekmeden tam yetkiyle çalışan, temelini ordu elemanlarının oluşturduğu bir devlet müessesesiydi. Son günlerde ise Tuncay Güney gibi isimler nedeniyle toplumda saygı ve ciddiyetini kaybetmiş durumdadır.
İzmit’te öğrencilik yıllarımda mahallemizde Çingene Şakir adıyla tanınan, kahvenin önünde yazın karpuz, kışın marul satan, ayağı hep takunyalı koyu esmer bir satıcı vardı. Bu zat, bir gün kalp krizinden ölüverdi. Cenazesi İzmit 15. Kolordu Komutanlığı önünden askeri törenle kaldırıldığında, tüm İzmit halkı şaşkınlığa düşmüştü. Çingene Şakir, karpuzcu, kırk yıllık marulcu, takunyalı satıcı, meğer istihbaratçı kıdemli albaymış. Bu olay İzmit halkı arasında devletin yüceliği zikredilerek yıllarca anlatılmıştı. Eskiler hâlâ anlatır.
Günümüzde ise MİT elemanları nereyse boyunlarına yafta asıp gezecekler.
Türken Ercan / Araştırmacı-Yazar
+++++
Avukat Yeşilyurt’tan açıklama
Perihan Mağden’in yargıyla ilgili iddialarına Ozan Arif ve İsmail Türüt’ün avukatı Ömer Yeşilyurt’tan açıklama geldi. Yeşilyurt’un açıklaması şöyle:
Perihan Mağden 8 Aralık 2008’de Taraf gazetesine verdiği röportajda yer alan bazı ifadeleriyle suç işlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti savcılarını taraf olmakla suçlamış, hatta daha ileri giderek; ifadesi alınmadan Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki savcıyı adeta itham ederek ifadesi alınmadan, savcı cezalandırılması yönünde mütelaa verdiğini beyan etmiştir. Bunun adı yalan ve iftiradır. Bir diğer deyişle TCK’da anlamı budur. Adliyenin manevi şahsiyetine hakaret suçunu işlemektedir. Bu eylemi hakkında suç duyurusunda bulunacağımı da belirtmek isterim.
Ayrıca, “Bu ikilinin (Ozan Arif ve İsmail Türüt’ü kastederek) avukatı Ömer Yeşilyurt, geçmişte Metin Göktepe’yi öldüren polislerin avukatlığını yapmıştır” diyerek beni hedef göstermeye çalışmıştır. Kendisini demokrasinin temsilcisi gibi görenler unutmamalı ki, her sanığın bir avukata ihtiyacı vardır. Hukukun temel kurallarından biri de savunmadır. kendi yargılandığı davada da bir avukatı vardır. Çifte standart yapmak bu hanımefendiye yakışmıyor. Bu arada, Metin Göktepe’yi öldürdüğü iddia edilen polislerin avukatlığını yaptım. Bu doğru, hukukun ve yargının gereğiydi. Ancak o davada vekilliğimi dile getirip güya beni aşağıladığını sanıyor. Ama unutmasın ki, İmralı’da 30 bin kişiyi şehit eden, ülkeyi kana bulayan bebek katiline karşı da şehit yakınlarının avukatlığını yaptım.
Kendisine tavsiyem, eğer avukat Ömer Yeşilyurt, müvekkilleri vasıtasıyla kendisine haksız ithamla dava açtıysa; o taraf olduğunu söylediği yargıya gitsin ve hemen hakkımda suç duyurusunda bulunsun. çünkü yargı herkese eşit mesafede açık. Tabi söylediklerine inanıyorsa...
Avukat Ömer Yeşilyurt
+++++
Romancılığıyla Godzilla olmalı
Okuyucuları Şebnem İşigüzel için “Fiziğiyle Sophie Marceau, Isabella Adjani, romancılığıyla çok daha fazlası” diyormuş...
Derler ki, “Kargaya yavrusu şahin gözükür”.
İşigüzel’den ’ilahe’yaratmaya çalışanlar, kendisi gibi “Türk’üm” demenin içinde Kürt’ü, Alevi’yi bulamayanlardır...
Hayranlarının tamamlayamadığı cümleyi ben noktalandırmak isterim. İşigüzel romancılığı ve beyanatlarıyla Godzilla etkisinde...
Beş yaşındaki çocuğunun kimliğini kullanmakta sakınca görmeyecek kadar korkutucu...
İlhan Güngör
+++++
Atsız Ata’yı
rahmetle anıyoruz...
“Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
İtler bile gülecek kimsesizliğimize.
Gidiyorum; gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda...”
Giderek yalnızlaştırılan Türk Milliyetçileri’nin ebedi gönül sancısına elçi olmuş, çile ve sürgünlerle yoğrulan Hüseyin Nihal Atsız’ı ölümünün 33. yılında rahmetle anıyorum.
Göktürk Altun
+++++
Isıtıp ısıtıp koyuyorlarmış
Murat Belge bir kitap çıkartmış ve Türk romanındaki ’ulusal anlatı’yı eleştirmiş. Şu günlerde ölümünün 33. seneyi devriyesi olan Nihal Atsız’ı, Turgut Özakman’ı, Kemal Tahir’i... Daha kimler yok ki, romanlarına milli unsurları konu eden ne kadar yazar varsa onları dolamış diline... Çılgın Türkler benzeri kitaplar için ’ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar’diye küçümseyen laflar ediyor. Aklı sıra yok sayıyor ya da değersizleştiriyor. Sanki kendi yazdıkları ısıtıp ısıtıp önümüze konan 100 yıllık hikayeden alıntı değil!
Özgür Temel
+++++
2010’a 10 kaldı:
Kültürsüzlük kültürü
İstanbul’un Dünya Kültür Başkenti sayılacağı 2010 yılının tanıtımları dönmeye başladı.
Boğazı gezip, Yeni Cami güvercinleri arasında koşturan çocuklar, yaratıcılığın ve derinliğin zayıf, kolaycılığın ise alabildiğine önde olacağını gösterdi.
Habitat telaşını hatırladım.
10 günde kaldırım mühendisliğinde çığır açmıştık. Engelliler için kaldırımlara eklenen eğimlere 90 derecelik açı vererek, engeli olmayanları bile, eğer uzun atlama becerileri yoksa potansiyel risk altına sokmuşlardı. Hatta kendi adıma Taksim’de bir iki parende atmışlığım yok
değil.
Bakalım ulaşım, mimari, iletişim kültürü olmayan İstanbul, 2010’a 10 kala nasıl dahiyane projelerle kültürlendirilecek?
Marmaray ile, Sultanahmet’e inşa edilen otellerle yapılan
kültür katliamını nasıl örtbas
edecekler?
Cemre Cinpiri
+++++
Kim tatil yapacak?
Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilere kendi dinlerindeki özel günlerde tatil yapma hakkı verecekti. Uygulama başlamış olsaydı, Kurban Bayramı’nda Müslüman öğrenciler tatil yaparken, okullar dini bayramı bugün olmayan gayrimüslim öğrenciler için açılacak mıydı?
Baykal Özer
***
OKURUN SORUSU:
Küslüklerin bittiği, dargınların barıştığı bayram günü düello mu olur?
Günler çuvala mı girdi?
Mustafa Usdaoğlu
***
MİNİ YORUM
Bayram dolayısıyla kapalıyız!!!
Bugün Medya Polemik yok!
Bayram dolayısıyla bugünkü sayfamızın tamamını okuyucularımıza ayırdık. Bugünün gündemini onlar belirleyecekler. Bu vesileyle bayram dışında da, hafta da bir gün ’Sizden Gelenler’başlığı altında yer verdiğimiz mesajlarınız için teşekkür ederiz. Yazılarınızda tebrik ve temennilerinizden çok, gündeme dair yorumlarınızı, tespitlerinizi, varsa araştırmalarınızı aktarırsanız, bu sayfayı birlikte oluşturmak yolunda daha sağlam bir adım atmış oluruz... Tekrar iyi bayramlar!
ST