Tahran zirvesi

Tarihi iyi bilen birisi şaka yapmış olmalı ya da Rus gizli servislerinin Putin’in imajını “mağdurlaştırmak” amacıyla düzenledikleri bir yalan haber operasyonu. Üçüncü olasılık ise gerçekten de tarihsel bir suikast tekrarının son anda önlendiği...
Tahran’da toplanan Hazar’a kıyısı olan ülkeler zirvesinden söz ediyorum. 1943 yılında, Almanya gizli servisleri, Hitler’in onayıyla insanlık tarihinin en büyük suikastini planlamış ve bu amaçla Alman ajanlar İran’a sızdırılmışlardı. Almanya’ya karşı savaş harekatının koordinasyonu ve savaş sonrası dünyasının Hitler, Stalin ve Churchill arasında paylaşımının ilk toplantısı olan Tahran Liderler Zivesi’nde, Stalin, Roosevelt ile İngiliz başbakanına yönelik suikastin önceden haber alınması sayesinde gazeteci kimliğinde toplantıyı izleyen ajanlardan çoğu yakalanmış; bazıları kaçmayı başarmışlardı. İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri ise Putin’e yönelik suikasti planlayanların ayrılıkçı gruplara mensup olduğunu, ikisinin tutuklandığını, Putin’in hayatına kast edenlerin arkasında Batı ülkelerinin bulunduğunu öne sürüyorlar.
Hazar toplantısına Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan ve İran cumhurbaşkanları katıldı. Toplantıda üçü Türk Cumhuriyeti olan Hazaryani ülkelerin ABD’nin yaklaşan İran harekatına karşı mevzilendikleri de anlaşılıyor. Bu bağlamda en önemli ülke ise Azerbaycan. Tahran zirvesinde alınan karara göre, dört ülke, hiçbir şekilde İran’a karşı bir başka ülkeye topraklarındaki üsleri kullandırmayacak. Bu konudaki haber medyaya şöyle yansıdı:
“Rusya Devlet Başkanı Putin ise tarihi Tahran ziyaretinde iki önemli adım attı. Önce ABD’nin Azerbaycan üzerinden İran’a saldırması ihtimaline karşı Hazar’a kıyıdaş ülkelerin topraklarını üçüncü ülkelere operasyon amaçlı kullandırmayacakları uzlaşmasını belgeye geçiren Putin, ardından İran’la nükleer kriz için devreye girdi.”
Tahran zirvesini vaktinden önceye aldığı öne sürülen gelişmelerin en önemlisinin CIA başkanının bir gün süren gizli Azerbaycan ziyareti olduğu konusunda çeşitli yorumlar var. Ayrıca CIA başkanı ve daha önce de bazı Pentagon generallerinin Azerbaycan’a yaptıkları ziyaretin içeriğinin İran harekatı olduğu konuları, Azerbaycan basınında yer almıştı.
Bush yönetimi, İran harekatına destek konusunda İlham Aliyev yönetimine baskıyı 2004 yılından itibaren giderek arttırmaya başlamıştı. Caspian Guard(Hazar Muhafızı) askeri projesi için eski Savunma Bakanı Rumsfeld tam üç kez Bakü’yü ziyaret etmişti. Hazar Muhafızı, Hazar denizi ve Kafkasya’nın güvenliği için Azerbaycan ile Kazakistan ve Türkmenistan’ın katılacağı ABD’nin merkezi komutanlığı Centcom öncülüğünde bölgede bir askeri deniz ve hava koridoru oluşturma, enerji hatlarının güvenliğini korumaya almak ve Azerbaycan’daki hava ve deniz üslerinin dinleme istasyonlarının İran ve Rusya’nın olası saldırılarına karşı kullanılması olarak özetlenebilir. Washington bu projeyi Azerbaycan yönetimine tam anlamıyla kabul ettirmiş değil.
İran ise, üç yıldır Azerbaycan’ı bu konuda tehdit etmekle meşgul. İran askeri uzmanları, tek bir tümenle Azerbaycan’ı işgal edebilecekleri, ayrıca Şahap füzeleriyle petrol kuyularını, tesislerini bombalayacakları tehdidini savurarak Bakü’ye sürekli baskı yapıyorlar. Bununla da yetinmeyerek, ülkede son üç yılda mantar gibi ortaya çıkan İslamcı örgütleri de destekliyorlar. Azerbaycan Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev’in Amerikalılarla, ölümünden iki yıl öncesinden başlayarak İran konusunda bazı gizli görüşmeler yaptığı ise, Washington kulislerinde sık sık dile getiriliyor.
Tahran’daki tarihi denebilecek zirve ise, Washington’ın İran harekatı için bölgede giderek hızla yalnız kaldığını gösteren işaretlerden en önemlisi. Türkiye’yi de katarsak, Türk Dünyası’nın ABD’ye karşı, Moskova’nın önderliğindeki İran’ı savunma cephesinde giderek daha etkin şekilde rol aldıklarının önemli bir göstergesi sayılabilir.

Yazarın Diğer Yazıları