Tacize uğrayan bankacı
Bankacılıkta whatsapp ile mobbing, yazımın üzerinden tam iki hafta geçti. Bu süre içerisinde ağır mobbinge maruz kalmış yüze yakın bankacıdan elektronik posta aldım.
Hepsinin hikayesi aynı.
Hedef baskısı nedeniyle dayanılmaz ağır bir psikolojik baskı.
Mobbing ile karşı karşıya kalan bankacıların en büyük ortak noktası çalıştıkları bankalarının yabancı sermayeli olması.
Hepsinin yöneticisi Türk.
Mobbing ile karşı karşıya kalan sadece portföy yöneticileri değil, bunun içinde şube müdürleri bile var. Hatta iddialara göre bölge müdürlüklerinde çalışan yöneticiler bile psikolojik baskı ile karşı karşıya.
Baskının ana kaynağı genel müdürlük.
Koltuğunu korumaya çalışan bir kaç genel müdür yardımcısı.
Tamamına yakını erkek.
Hedef baskısı buradan başlıyor ve alt kademelere yani bölge müdürlüğüne, bölge satış müdürlerine ve şube müdürlerine gelene kadar şiddetin boyutu daha da artıyor. Alt kademelerde artık mobbingin alası yaşanıyor.
Elektronik postalar arasında dikkatimi çeken bir feryat, bankacılığın resmen bittiğini açıkça ifade ediyordu.
Yine yabancı sermayeli bir bankanın İstanbul Avrupa yakasında bir şubede müdür olarak çalışan bayanın yazdıkları, insanın tüylerini diken diken eden cinsten.
Olay İstanbul’un yeni gelişmekte olan semtinde geçiyor. Bu bölge yeni konut projelerinin fazlalığı ile tanınıyor.
Cumartesi olmasına rağmen bankanın bölge müdürlüğü şube müdürlerinin ve bireysel müşteri temsilcilerinin en az 5 emlakçıya gidip kendilerine konut kredisi göndermesi için pazarlama yapması isteniyor.
İspat için ise gidilen ve pazarlama yapılan her emlakçıdan kartvizit alınacak ayrıca birlikte resim çekilecektir. Yine şartlar arasında şık giyinilip banka en iyi şekilde temsil etmek vardır.
Şube müdürü ve bireysel müşteri temsilcisi cumartesi erken saatte bu semt ve civarındaki emlakçıları dolaşmaya başlarlar. Üçüncü emlakçı ziyaretinde resim çektirmek istediklerini söylerler. Bu resmin banka tarafından ispat amaçlı olarak istenildiğini bilmeyen emlakçı şube müdürünün bu isteğini yanlış yorumlayıp elini, beline dolar.
İşte o andan sonra kıyamet kopsa ne olur ki?
Devreye polis girse vs..
Olan olmuştur bir kere.
Burada yanlış anlaşılan ve sarkıntılığa uğrayan genç bir kadının onurunun hesabını kim verecek?
Burada suçlu emlakçı mı yoksa verdiği üç beş kuruş maaş ve unvan karşılığında insanları tatil olması gereken cumartesi günü evinden kaldırıp, onlarca kilometre uzağa pazarlamaya gönderen ve bir de utanmadan resim isteyen banka yöneticileri mi?
Bu taciz olayı Türkiye’de bankacılık sektörünün artık bittiğinin en büyük delilidir.
Yabancı patronlarına daha fazla kazandırıp, yıl sonu üç beş milyon dolar daha fazla prim almak isteyen bu akıllı yöneticiler sayesinde Türkiye’de bankacılık sektörü, maalesef bitmiştir.
Whatsapp ile konum isteme, yoldan çevrilen insanlarla resim çektirtme utanç duyulacak bir mobbing yöntemidir.
Bu utanca son vermesi gereken tek makam ise Çalışma Bakanlığı’dır.
300 bin beyaz yakalının köle gibi çalıştırılmasına sesini çıkartmayan bir bakanlık niye vardır ki?
Türkiye’yi Fransız, İngiliz, Yunan, Rus ve bilmem hangi ülkenin sömürgesi haline getiren bu bankacılık sektörünü kim yeniden saygın hale getirecek?
Geçen hafta beni arayan bir banka genel müdürü, “biz resmi, çalışanları teşvik etmek amacıyla, bir nevi yarıştırmak amacıyla istiyoruz” diyor.
İsmini buradan açıklamak istemediğim bu Sayın Genel Müdüre ve aynı zamanda bu kafada olan diğerlerine de buradan soruyoruz:
“Eğitimli bu insanları hangi hak ve hukukla at gibi yarıştırıyorsunuz?”
Her fırsatta Allah’tan ve kul hakkından bahseden Çalışma Bakanı Sayın Çelik, burada hakları yenilen, köle gibi çalıştırılan ve en önemlisi ağır mobbinge maruz kalan insanların hakkını ne zaman hatırlayacaksınız?
Bu konuda şikayetlerinizi bu köşede duyurmam için bana yazın.
Elektronik posta adresim: remziozdemir@gmail.com