Tabuta bir çivi daha!
“Sınır ötesi operasyon” , bir “savsaklama, tavsatma operasyonuna” dönüşüyor. Hükümet, şimdi topu taca ve aynı zamanda da, askerlere atıyor. Eğer operasyon, ezkaza başarısız olursa, Ordu günah keçisi! Bunun, iktidar için bir getirisi de olacak; AKP bu “başarısızlığı” TSK’nın etki ve yetkisini azaltmak için ve millet indindeki prestijini kırmak için, koz olarak kullanacak! Adeta bu, Kuzey Irak’taki -maazallah- askerî bir başarısızlığa karşılık, AKP için siyasi bir başarı olabilecek!
Asıl hedef?
Başbakan Erdoğan, Londra’da gene tekrarlamış; “Operasyonda tek hedefimiz PKK’dır” diye! Yani aklınca, PKK biterse, sorun halının altına süpürülmüş olacak fakat asıl tehlike, asıl kaynaklar yerlerinde kalacak! Mahut ve malûm Hasan Cemal; Ertuğrul Özkök’ün “Artık hedefimiz Barzani!” diye yazmasını ve bu teşhisi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın ve Başbakanına rağmen, hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in, CHP lideri Deniz Baykal’ın ve hatta Cumhurbaşkanı Gül’ün de teyit etmelerini, “çok yanlış” buluyor!
Hasan’ın ve gene isimleri malûm diğerlerinin, hatta bazı emekli ve görevli MİT mensuplarının tezi, kısaca şu: “Güneydoğu sorununda bölgede ağabeylik rolünü yüklenelim. Talabani ve Barzani’yi kullanalım.” Başbakan da herhalde aynı kanaatte ki, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ı “yardım istemek için” Türkiye’ye, değil bir PKK’lı, “kedi bile” teslim etmeyeceğini söyleyen Talabani ve Barzani’nin huzurlarına gönderdi. Arap ülkelerine de izahat vermek için Orta Doğu turnesine çıkardı.
Erdoğan 5 Kasım’da Washington’da, “Oval Ofiste” bu sefer, belki de öncekinden daha uzun müddet tutulsa, Bush’la karşılıklı ayak ayak üstüne atsa, bol sempati ve destek “vaatleri” alsa bile, gerçekler değişmez! Meşhur deyimle, ağaçlara-ayrıntılara takılıp kalarak, asıl “ormanı”, asıl büyük “tabloyu” göremiyorlar. “Orman-tablo” şu: Güneydoğu olayları, en az bir yüzyıldır devam eden ve biz zaaf gösterince sahneye konan Türkiye’yi bölmek “Büyük Oyununun” parçasıdır... “Büyük Kürdistan” emeli de “oyunun” bir “perdesidir.” Bu da Barzani’ye postal vermek, şimdi de “pabuç” bırakmakla, aş ve iş vermekle durmayacaktır. “Oyunun” şimdiki “baş aktörü” Türkiye için bu ölümcül satranç oyununun yeni “Şahı” ABD, BOP projesi ve petrol çıkarları dolayısıyla “piyonları” Kürtlere-Barzani’ye-Talabani’ye asla ihanet etmeyecektir. PKK ile “mücadele eder” gibi yapsa da, bunu gerçekten yapmayacaktır!
ABD’nin bu “oyununu-oyunlarını” görmemek için, ya tarih şuurundan mahrum olmak, ya budala ya da kör olmak gerekir. Ama işte hükümet, görmüyor veya görmezlikten geliyor! AKP İktidarının, bu ölümcül oyun karşısındaki “gafleti” muhakkak sonunu getirecek.
Gaflet ve galeyan
Son PKK cinayetleri karşısında, halkın yükselen galeyanı, seçimlerden önce, milyonların AKP’ye karşı yürüyüşünün devamı ve dalga gittikçe yükseliyor! Hükümet, bu galeyandan korktuğu içindir ki, RTÜK’e Hakkâri ile ilgili haberlere yayın yasağı koydurdu. Gülünç gerekçelerini gazetelerde okumuşsunuzdur. Bu gerekçeler ve karar, hukuk tarihine, ülke yakın tarihine bir kara leke olarak oturacak. İnsan, Cemil Çiçek gibi bir hukukçunun nasıl olup da “düşünce ve ifade özgürlüğünü” bir tarafa bırakın, hukuka Anayasa’ya ters düşen bu gerekçeleri yazdığına hayret ediyor!
Dün Cemil Çiçek’in, bu yasağa mukaddeme olacak, Meclis konuşmasını hayret ve üzüntüyle, dinledim. Üzüntüyle, çünkü milliyetçi ve sağduyulu bildiğim Çiçek, Hakkâri olayları hususunda, samimi bir heyecanla konuştu, ama bir noktadan sonra “politıkacı” oluverdi; bu konuşmaların kapalı oturumda konuşulmasını istedi. A, Sayın Bakanım, bu işin artık kapalısı açığı mı kaldı! Bizim bilemediklerimizi, düşmanlar biliyor! Her şeyi açıkça, millet huzurunda ortaya koymanın zamanıdır. Bundan kim zararlı çıkacaksa çıksın!
Hükümet “yayın yasağı” koymakla, kendi tabutuna bir temel çivisi daha çaktı. Böyle “yayın yasakları”, iktidarların sonunu getirmişti!