Susmayın sustukça sıra size de gelecek
Yine yeni bir hukuk skandalı daha yaşadık. Sayfanın ortasından görüşümü peşinen söyleyeyim;
- Türkiye''de Hak, Hukuk ve Adalet YOK,
- Bağımsız ve tarafsız yargı YOK…
Biz bu filmi AKP iktidarında defalarca yaşadı ki Gezi Davası nedeniyle bir kez daha yaşadık.
20 Ocak 2020 tarihli yazımı hatırlatayım:
"Ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası alan Metin İyidil davalıya, aynı dosyada hiçbir hukuki belge ilavesi olmadan, hiçbir yasa değişikliği olmadan "beraat" verilebilir mi?
- Türkiye''de verilir…
17 yıllık AKP iktidarının Türk yargı sistemine yaptığı en büyük kötülük yargıyı cemaat/siyaset ikilisine teslim etmesidir.
Peki, soruyorum şimdi:
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası mı doğru?
- Beraat kararı mı doğru?
Her ikisi de mahkeme,
Her iki mahkemede de hukuk fakültesi mezunu hâkimler görev yapıyor ve iki mahkeme siyah ile beyaz kadar zıt karar veriyor."
Gelelim bugüne:
Gezi Davası''nda verilen skandal karar siyasidir.
Önce 2 mahkemenin verdiği 2 ayrı kararı özetleyeyim:
18 Şubat 2020:
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi kararı:
- Tutuklu Sanık Osman Kavala ve 9 sanık masumdur beraatlarına hükmolunur…
25 Nisan 2020:
Anayasa Mahkemesi''nin 60. kuruluş yıldönümü kutlama töreni devam ederken İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararı:
- "Osman Kavala''ya hükümeti kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet hapis,
- Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi''nin hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten 18''er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklamalarına karar verildi."
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını YOK sayan mahkeme heyeti ikiye karşı bir oyla karar verdi.
Şimdi 1637 gündür tutuklu Osman Kavala''nın davası için soruyorum;
- Bu karar hukuki mi siyasi mi?
Yanıtı hemen şöyle vereyim:
- Siyasi karardır…
Çünkü;
- Kavala davasına bakan üye hâkim Murat Bircan, 2018 yılında AKP''den Samsun milletvekili aday adayıdır.
Gerek Kavala gerekse diğer sanıklar hakkında verilen karara üye hâkim Kürşad Bektaş''ın şerh yazısı ile şöyle karşı çıktı:
- "Dosya içeriğinde dinleme kayıtlarından başka delil bulunmadığı, ilk dinleme kararının 18/06/2013 tarihinde TCK''nin 220. Maddesinde düzenlenen "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan alınan dinleme kararı olmadığı,
- Daha sonra dinlemenin uzatılması talep ve kararlarında ayrıca TCK''nin 312. Maddesinde eklendiği,
- Ancak suçun bu tarihlerde 5271 sayılı CMK''nin 135/8 maddesinde sayılan ve yasal dinlemeye konu suçlardan olmadığı,
- "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlardan", "Hükümete Karşı Suç" suçunun 02/12/2014 tarihinden önce olduğu,
- Bu haliyle dinleme kayıtlarının kanuna ve hukuka aykırı delil niteliğinde bulundukları CMK 206/2-a, 217/2, 230/1-b maddeleri doğrultusunda yapılan değerlendirme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre dosyadaki dinleme kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğu,
- Sanıkların kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı beyanları da yasak delil mahiyetinde olduğu,
- Sanıkların kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı beyanları da yasak delile dayandığından hükme esas alınamayacağı,
- Aksi kabul edilse dahi dinleme kayıtlarını destekleyen somut kanıtlar olmadığı ve tek başına dinleme kayıtlarının sanıkların üzerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yete olmadığı anlaşılmış olup,
- Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından, beraatı,
- Tutuklu sanık Osman Kavala''nın tahliyesi,
- Diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim."
İşte hukuk tam da budur.
Değil hukuk fakültesi mezunu olan, bu şerhi okuma yazma bilen herkes okursa biri AKP''li iki hâkimin verdiği kararın hukuki değil siyasi olduğunu anlar.
Değerli okurlarım,
AKP''nin haksız hukuksuz, yargısız infazlarının kırılma noktasını yaşadığım çok açık ve net bir hukuksuzluk ile şöyle vurguluyorum:
- 15 Şubat 2004''te Uzan Medya Grubu''na TMSF tarafından polis baskını ile el konulması haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliğin zirvesidir.
Hukukun ayaklar altına alındığı kırılma noktası Uzan Grubu''na yapılan yargısız siyasi infazdır.
O gün susanlar, hatta alkışlayanlar bugün timsah gözyaşları dökmesinler.
Ergenekon, Balyoz, Casusluk davalarında sustunuz,
Kozmik Odada sustunuz,
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 26 ay esir alındı sustunuz
Kaçak saraylar yapıldı sustunuz,
Diploma rezaletinde sustunuz,
Tek adam rejimi projelendirildi sustunuz,
Mühürsüz oyları kabul eden YSK kararına karşı sustunuz,
Diyanet akademisi kurulmasına karşın sustunuz,
Andımız kaldırıldı sustunuz,
Atatürk adı devlet kurumlarından kaldırıldı sustunuz,
Gezi Parkı davasında siyasi karar verildi ki
- Bugün artık SUSMAYIN…
- Susmayın, sustukça sıra size gelecek…
Tezcan Karakuş Candan''ın bu çağrısı hepimize bayrak olsun…