Suriye’ye müdahale...
Ekseni bile kalmayan Türkiye’nin dış politikasını Türklerin yürüttüğünü söylemek giderek zorlaşıyor. Seyahat rekoru kıran Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu sık sık çıktığı ekranların önünde komşularla sıfır sorun iddiasında bulunsa da sorunlar sarmalında boğuştuğu her haliyle belli. Memleketi güllük-gülistanlık göstermekle görevli basın kuruluşlarından dış politikadaki gelişmeleri öğrenmek mümkün değil. İnternetin Türkçe tercüme nimetinden faydalanıp günlük ufuk turumuza BBC Türkçe servisi de takıldı. Başbakan Erdoğan’a övgüler dizen İngiliz basını Türkiye’nin Suriye’ye iki hafta sonra müdahale edeceğini yazmış. “Esad’ın devrilmesini ancak Türkiye sağlayabilir” yorumunu yapan ünlü The Times gazetesi: “Avrupa’nın yeni ’ güçlü adamı Türkiye’, Orta Doğu’da büyüyen bir güç” tanımı ile gaz vermekten de geri durmuyor. Ben “Avrupa’nın yeni güçlü adamı” tanımına taktım. Tercüme hatası mı diye defalarca okudum. İngilizcesine göz attım. Tırnak içinde “güçlü adam”nın adresi şüphesiz Tayyip Erdoğan’ı tasvir ediyordu. “Açık olan, Türkiye’nin çıkarlarını korumak üzere bir askeri harekât. Bu, Esad konusunda elinden pek fazla bir şey gelmeyen Batı ve belki de Suriye’nin komşuları tarafından alkışlanacaktır. Suriye ordusunun da alelacele sınıra hamle yaptığı dikkate alındığında kimin kazanacağı konusunda bir tereddüt yok. Esad’ın devrilmesini ancak Türkler sağlayabilir” cümlesinden anlam çıkarmaya gayret ettim. Ama bir türlü “Türkiye’nin çıkarlarını korumak üzere bir askeri harekat”ın hangi çıkarları korumak üzere yapılacağına akıl sır erdiremedim.
Bölücübaşının bir dönem üs tuttuğu Suriye sınırından sert bir konuşma yapan Atila Işık Paşa’nın tavrını “Suriye’yi tehdit etti” diye algılayan İngilizler düğün değil bayram değil Suriye’ye askeri müdahaleyi niçin ister?
Bu tarihi uyarıdan sonra Hafız Esad apar topar Öcalan’ı ülkesinden kovmuştu. Bugün Suriye’ye askeri müdahalede bulunmamız için gaz verenler de o sırada bebek katiline yer bulmaya çalışıyordu. Oğul Esad’ın Suriye’sinde şimdileri terör örgütünün kampları yok. En uzun sınırdan terörist geçişleri de olmadığına göre Türkiye hangi sebeple Suriye’ye müdahale edip, Esad’ın devrilmesini sağlayacak? Aslında yorum çok açık. “Batılı ülkelerle beraber komşuları da alkışlayacak!” diyorlar. Sadece alkış almak için Suriye’ye müdahale fantezisi ile hangi çıkarın korunacağının karşılığı yok.
Söz uçar gider de yazı bâkî kalır. 30 Haziran 2011’de bu sütunlardaki “Generaller Suriye için mi tutuklanıyor?” başlıklı yazımın henüz mürekkebi kurumadı. “BOP eşbaşkanlığının hakkını yerine getirmesi için Suriye üzerine seferi hümayun başlamalı. Stratejik ortak ABD’nin İsrail’i korumaya almasının yolu Suriye’den geçtiğine göre, İngilizlerle orta yol nasıl olsa bulunur” diye yazmışız. Yine “NATO’ya bağlı olmayan Ege Ordu Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler’in Hasdal Askeri Cezevine gönderileceğini tahmin etmek için son gelişmelere bakmak yeterli” sözlerini de boşuna sarfetmemişiz. Dilerseniz o yazıyı yeniden okuyun. Türk Ordusundaki tasfiye süreci henüz bitmediğine göre, Suriye’ye müdahale komuta kademesinde istifalarla beraber, tutuklanmaların hızını da artıracaktır.
Huu... Muhalefetimiz uyuyor mu?