Suriyeli konteyner kenti ile SGK hortumlamaca
Sınırlarımızı geçiş garantili haline getirenlerin ve hatta sınırlarımızda geçiş garantili duvar inşa edenlerin yönetiminde Türkiye adeta açık büfe haline geldi.
“Torpil Odası ve Vatandaşlık Borsası” ile “Suriyeliler SGK’yı hortumluyor” yazılarım Türkiye’nin bu içler acısı halini bir kanıtı oldu…
Ancak söz konusu iki yazımın ardından bana ulaşan, ulaştırılan çok sayıda bilgi gösteriyor ki, yazdıklarım buz dağının görünen yüzünden küçük bir kesit sadece…
Türkiye’yi istilaya gönderilen Suriyeliler ve Afganlarla ilgili bugüne kadar nice skandalı ortaya çıkarmış, hatta gündem yapmış biri olarak, gelen yeni bilgiler karşısında “Şaşırdık mı? Hayır!” diyemiyorum…
Tehlikenin farkında olan her vatansever gibi, hiç de yabancısı olmadığım bir dehşete tekrar tekrar düşüyorum…
Son günlerde özellikle de Suriye sınırında olan ya da bölgeye yakın şehirlerimizden bilgi yağıyor. Onlardan bazıları var ki, bu köşede öne alınacak kadar dikkat çekici…
Kahramanmaraş’ın Kapıçam bölgesinde depremin ardından Suriyeliler için kurulan bir konteyner kent var. Konteyner kentte doktorundan hemşiresine kadar çalışan ne kadar Türk varsa, bir gecede hepsi oradan alınıyor.
Yerlerine Suriyeliler geliyor…
Ve iddia o ki; konteyner kentte eşi eczacı olan Suriyeli bir doktor çalışıyor. Bu doktor kontyener kent için koli koli ilaçlar yazıyor ama gelen kolilerden bazıları konteyner kentten eşinin eczanesinin deposuna gidiyor.
Tam da, “Suriyeliler SGK’yı hortumluyor” başlıklı yazımı getiriyor akıllara değil mi?
Kapıçam konteyner kent ile ilgili bölgeden başka kaynaklardan aldığım bilgiler de, burasının SGK’nın ya da Göç İdaresi’nin parasını ödediği ilaçlarla Suriye’ye yapılan kaçak ilaç ticaretine dahil olduğunu gösteriyor…
Akıllara şu soru geliyor; Suriyeliler için kurulan bir konteyner kentten Türk sağlık personeli çekilip, yerlerine görev yapacak Suriyelilerin gelmesi kaçak ilaç ticaretine yönelik bir saha düzenlemesi için miydi?
Eğer öyleyse, bu durum Suriyeliler üzerinden SGK’yı hortumlamanın bakanlıkta da bir ayağı olduğunu gösteriyor.
Şimdiden söyleyeyim; Sağlık Bakanlığı konu ile ilgili bir açıklama yaparsa, “Sığınmacıların derdini anlayabilsinler diye Suriyeli sağlık çalışanları Kapıçam konteyner kentte görevlendirildi” demesin lütfen…
Bu konu, böyle basit bir şekilde açıklanacak bir olay değil. Kaldı ki, böyle bir gerekçe, ortalama zekâ sahibi herkesin aklına ilk gelen ihtimaldir.
Ancak, ilaç çetesinin işin insani boyutunu bir örtü yapılabileceği de, yine ortalama zekâ sahibi herkesin aklına gelen ve gelecek ikinci ihtimal olmalıdır ki, bu konuda en büyük görev Sağlık Bakanlığı’na düşüyor.
Bir diğer bilgi ise şu; ABD vatandaşlığı almış Amasyalı bir eczacı var. Eşi Suriyeli ve iddiaya göre o da eczacı.
Hatay Reyhanlı'da eczane açmışlar.
ABD vatandaşı olmuş biri neden gidip sorun yumağına dönüşen Reyhanlı'da eczane açar?
SGK'nın ödemesini yaptığı ilaçların Suriye ile ticareti için mi? Ne dersiniz?
Tabii gelen bilgiler sadece Sağlık Bakanlığı’nı değil, güvenlik birimlerini de ilgilendiriyor.
Türk halkının cebinden çıkan paralarla ödemesi yapılıp Suriye’ye ticareti yapılan ilaçlar, Suriye’de sadece ihtiyacı olan normal insanlara gitmiyor…
Bu ilaçların İdlib’deki cihatçı terör örgütlerine gittiğinden istihbarat birimlerinin, Milli Savunma Bakanlığı’nın, TSK’nın haberi var mı acaba?
Cihatçı terör örgütlerinin dâhil olduğu bu ağa, Suriye’nin kuzeyindeki PKK-PYD terör örgütünün dâhil olmadığı düşünülebilir mi?
Hatırlayın İstiklal Caddesi’ni kana bulayan Suriyeli Ahlam Albashır’ı.
Kaçak olarak girdiği Türkiye’de alçak saldırısını gerçekleştirene kadar sığınmacı pozları verdiği, hatta bu şekilde bir fabrikada çalıştığı ortaya çıkmıştı.
Kaçak ilaç ağının içinde, sığınmacılara sağlanan ayrıcalıkları kullanarak PKK-PYD için çalışanlar yok mudur?
Ya da şöyle soralım; devletin zerre kırıntısı da mı kalmadı, bu işin üstüne gidecek?