Suriye’den gelen TIR'daki Kaleşnikoflar kime gidiyordu?
Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet ve yıkım projelerinden biri olan Çözüm Süreci’nde malum medYALAMAnın PKK terör örgütünün silah bırakacağı, sınırların dışına çekileceği manşetleri ile halk hipnotize ediliyordu…
“Çözüm” adı verilen çözülme sürecini PKK silah stoklama süreci olarak değerlendirecek ve şehirleri silah deposuna çevirecekti. Sözde Çözüm Süreci ile altın dönemi yaşayan, alan ve hâkimiyet kazanan PKK’dan o şehirleri geri almak için Kıbrıs Harekâtı’ndakinden daha fazla şehit verdik.
O dönem askerin bölücü terör örgütüne operasyon yapmasına izin vermeyen, PKK’nın her yaptığını seyreden iktidar sahipleri ve çözüm havarileri sorumluluğu hiç üzerine almadı…
Çözüm süreci bitti ama Türkiye’de şimdilerde başka terör örgütleri tarafından silah stoklanıyor. Türkiye’ye Suriye’den çok ciddi bir oranda silah sevkiyatı var.
Bu silahlar çoğu zaman tıpkı kaçaklar gibi sınırın geçişe güvenli bölgelerinden ülkemize sokuluyor.
Silah sevkiyatında bazen gümrük kapıları da tercih ediliyor. “Güvenli” geçiş için şartlar sağlandıktan sonra tabi…
Ancak bazen evdeki hesapları gümrük kapılarına uymuyor. Tıpkı geçtiğimiz eylül ayında Gaziantep Karkamış Gümrük Kapısı’ndan yakalanan bir TIR'da olduğu gibi.
Yakalanan TIR Türkiye’nin nasıl dinamitlendiğini göstermesi açısından dehşet verici.
Suriye’den Türkiye giriş yapmak için Karkamış Gümrük Kapısı’na gelen bu TIR'dan memurlar şüpheleniyor ve araç x-ray cihazından geçiriliyor. X- ray kontrolü ile tırın kasasında kutular arasına istiflenmiş AK-47, yani halk arasında keleş olarak bilinen yüzlerce Kaleşnikof tüfek bulunuyor.
Şu işe bakın!
Türkiye’den Suriye’ye SGK’nın ödemesini yaptığı ilaçlar sokulurken Suriye’den de Türkiye’ye dünyanın en popüler ölüm makinelerinden biri sokuluyor… Kaldı ki, edindiğim bilgilere göre söz konusu TIR'ın aksine yakalanmadan geçen TIR'lar da var.
Peki Karkamış’ta ele geçirilen yüzlerce Kaleşnikof Türkiye’de hangi örgüt ya da örgütlere gidiyordu? Şu an için soruşturma sürüyor ve henüz bu konuda bir bilgi yok.
Fakat şunu çok iyi biliyoruz ki; “Ümmettendir“ politikası ile geçiş garantili haline getirilen sınırlarımızdan “sığınmacı” ya da kaçak pozları ile IŞİD, El Kaide, HTŞ gibi terör örgütü mensupları da giriyor. Bu şekilde ülkemize giren binlerce IŞİD mensubu var.
Son zamanlarda yapılan operasyonlarda Türkiye’de neredeyse her gün yabancı uyruklu IŞİD’li teröristlerin yakalandığı da herkesin malumu.
Bu operasyonlar geçiş garantili sınırlarımızın Irak ve Suriye’de bölgesel hâkimiyetini kaybeden IŞİD için Türkiye’yi nasıl güvenli bölge yaptığını da ortaya koyuyor.
Hatırlayalım; 2021’de Suriye’de sınırında yakalanan IŞİD’in Türkiye sorumlusu Kasım Güler ifadesinde örgütün İstanbul dâhil 6 kente silah gömdüğünü ve 12 ilde örgütlendiğini söylemişti.
Türkiye’de selefiliğin ciddi bir taban oluşturmaya başladığını da unutmamak lazım.
İş IŞİD ya da Türkiye’de örgütlenmeye çalışan başka bir cihatçı-selefi yapıyla bitmiyor. Karşı karşıya olduğumuz bir başka tehlike ise Türkiye’deki Suriyelilerin kurduğu Arap ırkçısı 515 Haşimi çetesi.
Kitaplaştırdığım 515 Haşimi çetesinin, sosyal medyada Türk halkına yönelik yaptığı meydan okuma paylaşımlarında çeşitli silahların yer aldığı ve kurşunlarla 515 yazılmış görseller de var. Ve o silahlar arasında Kaleşnikoflar da bulunuyor.
Bütün bunlar olurken, çözüm sürecinde “PKK silah bırakacak” diye hipnotize edilen Türk halkı, vatanı demografik işgale uğrarken, ülkesi dinamitlenirken ümmet edebiyatı ile hipnotize edilmeye çalışılıyor…
Şu soruları şuraya bırakarak bitirelim; Karkamış’ta yakalanan silahların IŞİD ya da benzeri bir örgütün veya 515 çetesinin uyuyan hücrelerine gittiği ihtimali böylesine kuvvetliyken sınırlarımız ne zaman kale gibi korunmaya başlanacak?
“Ümmet” diye alınanların, vatandaşlık borsasını ayakta tutsun diye geçişine göz yumulan kaçakların eline verilen ve verilecek silahların namlusu Türk halkına doğrultulduğunda mı?