“Süreç” değil haşlama zirvesiydi...

19 Mayıs Pazartesi günü ikindi vaktine doğru, Başbakanlıkta resmi programlarda gözükmeyen kapsamlı bir toplantıyı haber aldık. Tabii olarak, daha önceden duyurulmayan toplantının içeriğinin peşine düştük. Başbakanlık kaynakları yoğun talep üzerine, “çözüm süreci değerlendirme toplantısı” bunun yanı sıra, “Soma’daki ve Suriye’deki son gelişmeler ele alındı” üflemesi yaptılar. Toplantıyı “süreç zirvesi” olarak adlandırdılar.
Gazeteci şüpheciliği işte!.. Toplantıya katıldığı duyurulanların kalabalıklığı ve isimleri görünce içime düşen kurt daha da büyüdü.
Kimler vardı zirvede?.
Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AKP Genel Başkan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Hüseyin Çelik, Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Başbakan Başdanışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Manisa Milletvekili Recai Berber...
Duyurulan konu başlıklarının ilgilileri, hepsi bir aradaydı!..
Terör örgütü PKK ile yürütülen süreç zirvelerinin çok dar kapsamlı yürütüldüğünü iyi bildiğim için geniş kadro beni çok şaşırttı. Bugüne kadar sürece giremeyen isimler oradaydı.
Zirvenin Soma kısmına gelince, bol övgü alan Enerji Bakanı Taner Yıldız yok (diyelim ki Soma’dan dönemedi veya döndü de çok yorgun olduğu için katılamadı), Çalışma Bakanı Faruk Çelik yok (haydi o da gözden çıkarıldığı için çağrılmadı diyelim), yılların sendikacısı genel başkan yardımcılığı da yapmış Hüseyin Tanrıverdi yok!..
Kafamı kurcalayan soruların cevabını araştırdıkça Başbakanlık kaynaklarının eş-dost gazetecilere tersinden üfleme yaptıkları ortaya çıktı.
Evet!.. Gündemde, “çözüm süreci” , “Soma ve Suriye” vardı var olmasına da... Recep Erdoğan’ın sıkıntısı çok farklı ve büyüktü...
Benim, güvenilir Başbakanlık kaynaklarından aldığım bilgiye göre, Erdoğan “zirve” ye elinde anket sonuçları ile geldi. Elinde bir AKP’nin genel oy oranları ile ilgili bir de 1 Haziran’da başta Ağrı ve Yalova olmak üzere yenilenecek mahalli seçimlerle ilgili anket sonuçları vardı. Öğrenebildiğim kadarıyla, Ağrı ve Yalova’daki anket sonuçları AKP’nin aleyhine. Başbakan’ın partisinin oyları bu illerde hâlâ seçim kazanmaya yetmiyor ve Recep Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde anketleri ve çıkabilecek sonuçları gördükçe çıldırıyor. Genel anketlere gelince; onda da hüsran ve 30 Mart’a göre düşüş var.
Recep Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı arifesinde günü gününe, kişiye özel son yaptırdığı anketlerdeki oy kaybının nedenleri ise “süreç”, “Suriye” ve “Soma” faciası..
Başbakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre Erdoğan, geniş katılımlı zirveye oldukça sinirli girdi. Toplantının ilk saatleri sert fırçalarla adeta “haşlama” seansı olarak geçti. Buraya yazabileceğim en hafif tabirlerle Erdoğan, çalışma arkadaşlarını oylardaki düşüş sebebiyle, “Tembel tembel Ankara’da oturuyorsunuz. Niye çalışmıyorsunuz. Daha çok çalışacaksınız” diye azarlayıp sık sık sesini yükseltti. Sonuçta da, toplumda yükselen tepki ve öfkeye karşı yapılabilecekler ele alındı, öfkenin nerelere ve kimlere aktarılabileceği konusunda fikirler ortaya kondu, pansuman tedbirlerinin süratle hayata geçirilmesi konusunda karar kılındı.
“Haşlama” zirvesinin perde arkası bilgilerinden sonra biraz da “çözüm süreci” gelişmelerindeki son duruma bakalım.
Hatırlarsınız, ADSIZ’da bebek katili Öcalan’ın silah bırakma konusunda pazarlık yapmak için tam yetki istediğini ve bunun için terör örgütün 7 kanadına ayrı ayrı mektup gönderdiğini yazmıştım. İmralı’ya giden HDP heyeti, Kandil’den gelen cevabi mektup ile “sen özgürleşmeden bu iş olmaz” mesajını aktardıktan sonra terörist başından çok sert fırça yemişler. Öcalan heyete, “Kahvede okey oynamakla insanlar özgürleşmez. Önce kendinizi özgürleştirin” diye yüklenmiş. Terör örgütünün TSK’ya düzenlediği son direkt saldırıların ardından HDP heyeti tekrar Kandil’in yolunu tuttu. AKP iktidarı ise tam bir açmazın içinde. Güvenlik birimlerinin masaya koyduğu, “Örgüt bu iş olmayacak diyor. Görüşmeler kesildiğinde ayaklanma çıkacak. Her eve bir silah yerleştiriliyor” raporları Erdoğan’ın tadını daha da kaçırıyor. “Haşlama zirvesinde” bu gelişmeler de değerlendirilirken terör örgütünün saldırılarının günü gününe TSK sitesinden duyurulmasından duyulan rahatsızlığın da ele alındığı bildirildi.
Yani anlayacağınız;
Başbakanlıktaki toplantı, için için süren yangınlara, örülen sinsi duvarlara rağmen toplumda biriken gazın patlama noktasına geldiğini gösteren ölçümler yüzünden acil durum zirvesiydi..
10 Ağustos’tan önce yeni bir kaza olmasın diye!..

Yazarın Diğer Yazıları