Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Süleymaniye mühürdür de, Akdamar, Sümela ve diğerleri ne?

Restorasyonu Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tamamlanan Süleymaniye Camii’nin ibadete açılışında konuşan Başbakan Erdoğan şöyle diyor; “Bunlar ülkemizin mührüdür. Bu mühürleri kaybetmeyeceğiz. Bu mühürleri geleceğe taşıyacağız.”
Bu ifade, her Türk’ün yürekten benimseyeceği, benimsemesi geren çok önemli bir tespittir. Hem gerçeğin, hem de yüreğimizde duyduğumuz ihtiyacın ta kendisidir. Süleymaniye aynen Selimiye gibi, imanımızın abideleşen ibadethanesi olduğu gibi, Türk’ün sanat ve estetiğinin de zirvesidir. Bu haliyle diğer Müslüman milletlerin camilerinden çok farklı özellikler taşır. Her gören, bu camiin Türk zevkinin ve medeniyetinin harikulade bir eseri olduğunu hemen anlar. Gök kubbe ile bütünleşen görüntüsüyle, sanki Yaratanına ulaşmak üzere havalanacakmış gibi bir hisse kapılır.
İnşası, Türk Milleti’nin en büyük eseri olan Osmanlı Cihan Devleti’nin Padişahı Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Mimar Sinan tarafından 7 yılda (1550-1557) tamamlanmıştır. Nur içinde yatsınlar. Cumhuriyet döneminde de, egemenliğimizin ve inancımızın bu muhteşem mührü, küçük çaplı olanları hariç, iki defa onarılmıştır. 50 yıl önce birinci, bugün de ikinci defa büyük çaplı restorasyonla Süleymaniye’ye hayat verilmiştir. Emeği geçenlere şükranlarımızı sunarız.
Kıyamete kadar yaşayacağına inandığımız bu mühürler ve kültürümüzün diğer simgeleri, bu vatanın Türk Milleti’ne ait olduğunu belgeliyor. Egemenliğin hukuka dayanması şartından daha önemli olan yanı da burası olsa gerektir. Çünkü egemenlik, kaba bir işgalcilikten kurtularak medeniyet yarışında; insana hizmet ve insanın kurtuluşu yolunda şerefli bir konuma yükselir. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hüküm sürdüğü bin yıl içinde vatanın her yeri, Anadolu, Rumeli, Orta Doğu gibi hizmetle donatılmış ve insanlık adaletle tanışmıştır.

* * *

Buraya kadar her şey güzel ve tamam. Ama diğerlerini nasıl izah edeceğiz. Rum Ortadoks ve Ermeni kiliselerinin restorasyonuna hız verilmesine ne diyeceğiz? Hem de etek dolusu paralar harcayarak ne yapmak istiyoruz? Öyle ya, Başbakan’ın Süleymaniye için söylediği gibi “Bunlar ülkemizin mührüdür. Bu mühürleri kaybetmeyeceğiz. Bu mühürleri geleceğe taşıyacağız” şeklindeki kimlik ve sorumluluk anlayışını, Roma/Bizans ve Hıristiyan mühürlerini, üstelik fazlasıyla, vatan topraklarında niçin ihya ediyoruz?
Bu soruların ezberletilmiş, şablon gibi cevabını biliyoruz. Denecektir ki; “Efendim bunlar Osmanlı’da da vardı. Bizde din ve ibadet hürriyeti esastır. Kimsenin dinine karışamayız. vs.” Evet aynen katılıyoruz. Herkesin kendi dinini yaşamasından rahatsız olmayız. Biz, batılılar gibi kompleksli ve ırkçı olmadığımızdan, diğer kültürlerin eserlerini yok etmeyiz. Yunanistan ve Balkanlar’da olduğu gibi.
Ama buradaki durum farklı. Hemen söyleyelim, dini gibi gösterilse de mesele siyasidir. Yani egemenlik meselesidir. Bir Hıristiyan’ın bile yaşamadığı, harabeye dönmüş kiliseler trilyonlar harcanarak niçin onarılıyor. Gerekçe olarak, kültür eseri olduğu için onarıp müze yapacağız deniliyor da, sonra ayine açılıp haç takılarak kiliseye dönüştürülüyor. Bunun örneği çoktur. Bilinen 2 örneği, Akdamar kilisesi ve Sümela Manastırıdır. Bu Hıristiyan mabetlerindeki ayine, Ermenistan ve Yunanistan’dan gelenlerin sergilediği görüntüler çok uyarıcı olmuştur. Akdamar’da Ağrı dağını, Sümela’da Pontus haritasını gösteren tişörtlerdeki, “vatanımızı istiyoruz” sloganları, masum birer dini isteği mi, yoksa saldırgan siyasi emelleri mi ifade ediyor?
Anadolu’nun en ücra köy ve kasabalarına kadar uzanan çok sayıdaki Hıristiyan kilise ve Manastırlarının, 2007’den itibaren onarımına birden hız verilmesinin bir anlamı olması gerekmez mi? Bunun için AB ilerleme Raporlarındaki isteklere bakmalıyız. Önce 37 büyük kilisenin onarımı istendi. Sonra Lozan’daki azınlık vakıflarına dair statünün değiştirilmesi ve azınlıklara ait olduğu halde varisi kalmadığı için devletin tasarrufuna geçen kilise ve taşınmazların iadesi şart koşuldu. Arakasından vatandaş olmayan papazların ve Hıristiyanların Türkiye’ye gelerek, onarılan kiliselerde serbestçe ayin yapmaları ve ikamet etmeleri talebinde bulunuldu.
Bu ve benzeri istekler bir bir yapıldı ve yapılıyor. Tamamlanınca neler olacak, bu durumu Erdoğan nasıl izah ediyor?
Salı günü devam edeceğiz...

Yazarın Diğer Yazıları