Şubat ayı enflasyonu ne gösteriyor?
Subat ayında TÜFE olarak, enflasyon oranı yüzde 1.45 oldu. Şubattan Şubata son bir yıllık Enflasyon oranı ise yüzde 10.13 oldu.
Tüketici fiyatları tüketiciyi doğrudan ilgilendirdiği için enflasyon analizini TÜFE rakamları itibariyle yapmak daha geçerlidir. Üretici Fiyatları Endeksindeki (ÜFE) artış, maliyet artışlarını gösterir. Örneğin Şubat ayında ÜFE 1.66 oldu. Yani TÜFE’den daha fazla arttı. Bu şartlarda eğer toplam talep uygun olursa, maliyet artışları TÜFE’ye yansır. Olmaz ise bir kısmını sanayici, üretici çeker. Bunların kâr oranı düşer.
Şubat enflasyonu, ekonomi yönetiminin enflasyonda başarısız olduğunu göstermektedir. Zira 2004 Nisan ayında yıllık TÜFE oranı yüzde 10.12 olmuştu. Demek ki, enflasyonda 6 yıl öncesine döndük.
2001 krizinden sonra enflasyon iki defa düştü. Birincisi IMF’nin hazırladığı ve Kemal Derviş’in deruhte ettiği yangın söndürme programı... Bu program toplam talebi düşürmek için çiftçi desteklerini yarı yarıya düşürdü... Memur ve işçinin reel ücretlerini indirdi. Yatırımları düşürmek için dalgalı kur sistemini getirdi. Bu kur düzeni, düşük kur yoluyla ithalat artışına yol açtı. İç üretimi ve istihdamı vurdu.
Enflasyon toplam talebi hızlı düşürerek kısmen önlenebilir. Kısmen diyorum... Çünkü ekonomideki yapısal sorunlardan, örneğin piyasada oligopol yapıdan, örneğin yatırımların düşük kapasitede çalışmasından, örneğin eksik ve yetersiz teknolojiden, örneğin bürokrasi çarkının ağır işlemesinden ve yolsuzluklardan ileri gelen çekirdek enflasyon, bu saydıklarımda reform yapmadan önlenmez.
İkincisi, küresel krizi Türkiye daha ağır yaşadı. Üst üste 4 çeyrek küçülen ekonomide 2009 yılında enflasyon tek haneye indi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, enflasyon artışında “yılbaşında yürürlüğe giren vergi düzenlemeleri, gıda fiyatlarındaki artışlar ile baz etkilerinin” önemli olduğunu açıkladı.
Bu açıklamada baz etkisi doğrudur... Diğerleri yanlıştır.
1) Şubat ayında gıda fiyatları yüzde 5.01 arttı. Ancak aynı ay indirim ayı olduğu için giyim ve ayakkabı fiyatları yüzde 5.25 oranında düştü. Ancak ev eşyası fiyatları da düştü.
Aile bütçesi içinde elbette gıda harcamaları daha fazladır. Ancak enflasyondaki artışı tek bir ana harcama gurubuna bağlamak yanlıştır. Arizi fiyat artışlarını veya düşüşlerini enflasyonun sebebi sayarsak, her ay bir neden çıkacaktır. Bu durum yapısal enflasyona yanlış teşhis koymamıza ve tedaviyi de yanlış yapmamıza yol açar.
Vergi düzenlemelerine gelince... Birçok köşe yazarı da enflasyon nedeni olarak vergi artışlarını gösteriyor. Dolaylı vergiler fiyatlar genel düzeyini artırır. Ancak eğer arz-talep dengesi varsa, bir defa artan fiyatlar genel düzeyi, arttığı seviyede istikrar bulur. Enflasyon şeklinde bir sürece yol açmaz. Zira enflasyon arz- talep dengesinin bozulması ile başlayan bir süreçtir.
2) Enflasyonun yeniden çift haneye çıkmasının önemli bir nedeni, iki yıldır, bütçe açıklarının artmış olmasıdır. 2009 yılında bütçe açığı 52.2 milyar lira oldu. 2010 Ocak ayında, aylık bütçe açığı 3.1 milyar lira oldu. Oysaki Ocak ve Şubat aylarında bütçe ödenekleri tam açılmıyor. Mart’tan sonra açılıyor. Bu aylarda bütçe açığının daha düşük olması gerekiyor.
3) PKK terörü ve AKP’nin terörle mücadele zafiyeti de, fiyat istikrarını bozuyor. Şubat ayında iller itibariyle TÜFE’de en yüksek artışlar, terörün daha fazla yaşandığı illerde oldu.
Türkiye’de TÜFE ortalaması yüzde 1.45 olduğu halde, Diyarbakır’da 2.24, Batman ve Şırnak’ta 2.23 oldu.
4) Enflasyonun temel nedeni yazının girişinde açıkladığım yapısal sorunlardır. Bunların çözülmesi için ciddi politika değişikliği, planlar ve reformlar yapmak gerekir.