Spor Federasyonları bazı başkanların ekmek kapısı olmaktan kurtarılmalıdır!

Spor Federasyonları bazı başkanların ekmek kapısı olmaktan kurtarılmalıdır!

Paris 2024 Olimpiyatlarında son 40 yılın en kötü, en başarısız oyunlarını geride bıraktık…
Dahası, 205 Ülkeden 32 branşta 10 bin 500 sporcunun katıldığı dev
organizasyonda büyük bir “hayal kırıklığı” yaşadık…
1984 Los Angeles Olimpiyatlarını bırakınız, 2020 Tokyo Olimpiyatlarının da gerisinde kaldık…
Tokyo Olimpiyatlarında 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz olmak üzere 13 madalya alarak 20 sırada kendisine yer bulan Ülkemiz, 18 branşta 54 kadın ve 47 erkek olmak üzere 101 sporcuyla yarıştığı Paris Olimpiyatlarında altın madalyaya hasret kalırken, sadece 3 gümüş ve 5 bronz olmak üzere 8 madalya ile 64. sırada yer alabildi…
Övünme bir kenara utanılacak bir durum söz konusu!
Tabii ki, utanacak yüz varsa…
ABD’nin 40 altın, 44 gümüş ve 42 bronz olmak üzere toplam 126 madalya ile ilk sırada yer aldığı oyunları Çin 40 altın, 27 gümüş ve 24 bronz ve toplamda 91 madalya ile ikinci, Avusturalya ise 18 altın, 19 gümüş ve 16 bronz olmak üzere 50 madalya ile üçüncü sırada kapattı…
Biz mi?
Ne yazık ki genel sıralamada Hong Kong, Filipinler, Cezayir, Endonezya, Botsvana, Dominik Cumhuriyeti, Guetemala ve Afganistan’ın gerisinde kaldık…
Ülkemize gümüş madalyaları 10 metre havalı tabanca atışlarında başarılı bir yarışma çıkartan Şevval İlayda Tarhan-Yusuf Dikeç ve bayanlar boksta Buse Naz Çakıroğlu ve Hatice Akbaş kazandırırken, Esra Yıldız Kahraman ise bronz madalya elde etti…
Buse Naz Çakır’ın altın kaçırmasıyla birlikte Busenaz Sürmeneli’nin kürsüye çıkamaması Ülkemiz adına elbette ki büyük kayıp oldu…
Klasik makaralı yay 50 metre ok atışlarında Mete Gazoz, Ulaş Berkin Tümer ve Muhammet Abdullah Yıldırmış üçlüsünden oluşan takım bronz madalya alırken, bireysel olarak altın madalya umuduyla yarışan Mete Gazoz’un çeyrek finalde elenmesi ülkemiz adına üzücüydü…
Serbest güreşte 125 kiloda mindere çıkan ve bronz madalya alan Taha Akgül aktif sporcu yaşamını sonlandırırken, diğer bronz madalyalar da en çok sporcuyla kota aldığımız Tekvando’da Nafia Kuş Aydın ve yine güreşte Buse Tosun Çavuşoğlu’ndan geldi…
Yeterli miydi?
Elbette değil…
Madalya beklentisi büyük olan kadın Milli Voleybol takımı yarı final ve üçüncülük maçlarını kaybedince 4. Sırada yer aldı...
Atatürk’ün kızlarının madalya alamamasında elbette ki bazı oyuncuların sakatlıktan yeni çıkması, dışarıdan müdahaleler ve olimpiyat kadrosunda son anda yapılan değişiklik etken oldu diyebiliriz...
Filenin Sultanları ile ilgili bir yazımda “kürsüye çıkarlar, ama madalyanın rengi ne olur, bilemem” diye yazmıştım…
Yukarıdaki olumsuz etkenlerden dolayı kürsüye bir adım kala topalladık ve başarılı olamadık…
Son yıl da büyük kan kaybeden, Milletler liginde de eski gücünde görünmeyen voleybolcuların önümüzdeki şampiyonalarda yine eski başarılı günlerine dönmesi için Vargas örneği; Egonu , Gabi veya Boskoviç gibi güçlü oyunculara ihtiyacı olsa gerek…
Bu oyunculardan biri daha Türk vatandaşlığına geçirilerek Milli formaya kazandırılması Voleybol kadın milli takımını ayağa kaldıracaktır…
Artık, bütün dünya devletleri aynı taktikle savaşıyor…
“Yerlinin de yerlisi olsun” aklı işe yaramıyor, dolayısıyla, boksta, güreşte, atletizmde, voleybolda Kübalılar, başka başka devletlerinin formalarıyla uluslararası arenalarda fırtına gibi esiyorlar…
İşte Vargas…
Olimpiyat oyunlarında Milli takıma 159 sayı kazandırarak ilk sırada yer almasına kim itiraz edebilir?
*
Takım halinde ilk kez kota alarak katıldığımız ve en yüksek bütçeli federasyon olan Jimnastikte madalya gelmezken, İsveç’ten Dublantis’in 6.25 metre ile olimpiyat ve dünya rekoru kırdığı sırıkla yüksek atlama da genç atlet Ersu Şaşma, güçlü bir tecrübeli rakiplerini geride bırakarak 5. Sırada yer alması oldukça sevindiriciydi…
Yüzme de ise yine genç sporcu Kuzey Tunçelli finalde dünya gençler rekorunu kırarak 5’inciliği elde etti. Her iki sporcu da Türk sporunun geleceği adına umut oldu…
Helal olsun hem Ersu’ya hem de Kuzey’e…
Skandalların da yaşandığı Paris 2024 Olimpiyatlarında bir sporcunun parkta uyuması, Ren nehrinin kirliliği ile birlikte “Mülteciler Olimpiyat Takımı”nda break dans branşında yarışan, Afganistan’dan kaçarak İspanya’ya yerleşen Manizha Talash’ın “Afganlı kadınlara özgürlük” peleriniyle çıkması sonucu diskalifiye edilmesi de olimpiyata olumsuz olarak damga vurdu…
Bu Batı ülkeleri ve olimpiyat komitesinin, uluslararası dans federasyonunun iki yüzlülüğünü göstermiş olsa gerek.
*
Paris 2024 Olimpiyatlarında ülkemizin aldığı başarısız sonuçlar sporumuzun geleceği açısından masaya yatırılmalı…
Öncelikle siyaset spordan elini çekmeli…
Ardından federasyon başkanları ve çoğunluğu siyasetçilerin oluruyla görev alan yöneticilerin icraatı değerlendirilmeli ve başarısız, liyakatsiz başkanlar görevden alınmalı veya ilk planda gerçekleştirilecek genel kurullarda federasyon başkanları değiştirilmeli…
Son olarak ise olimpiyata katılan ve başarısız olan sporcuların kendi kulüplerinde görev yapanlar ile Milli takım antrenörleri sorgulanmalı…
Sorun nereden kaynaklanıyor ise ortaya çıkartılmalı…
Ve…
En önemlisi de Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü bazı federasyonlara ya da federasyon başkanlarına “öz evlat”, bazı federasyonlara ve başkanlarına da “üvey evlat” muamelesi yapmaktan vazgeçilmeli!
Bu ülkede Spor Bakanlığından bağımsız bir “Türkiye Spor Konseyi” adı altında, hem alaylı hem de okullu spor adamlarından bir heyet kurulmalı, federasyonlardan, başkanlardan, antrenörlerden, gerekirse sporculardan hesap sormalıdır…
Bu kurum ayrıca, Spor Bakanı, Federasyon başkanları ve yöneticileri ile antrenörlerin de katıldığı geniş kapsamlı bir değerlendirme toplantısı yapmalı ve gereken neşteri vurmalı…
Aman şu federasyona dokunmayalım, aman şu başkanı üzmeyelim spor aklı, sağlıklı bir spor aklı değil…
Paris’teki 8 madalyayı “başarı” gibi allayıp pullamak, Türk sporuna en büyük ihanettir…
Dolayısıyla da, özellikle federasyon başkanlarını koruma yerine, “Ak koyun ak bacağından, kara koyun da kara bacağından asılır” ata sözünden yola çıkarak, sporumuz, “federasyonları ekmek kapısı yapan” bazı başkanlardan kurtulmuş olur!
Bazı federasyonlar, bazı başkanların ekmek kapısı, velinimeti olmuş durumda…
Düşünsenize; adamın akçeli işlerden dolayı 7-8 mahkemesi var ve hala koltukta oturuyor, oturmak için de sporcularına talimat vererek devlet büyüklerinin yakınlarına teşekkür ettiriyor…
Özetlersem; Türk Sporunda açıl bir kan değişikliğine gidilmeli, aksi taktirde 2028 Los Anceles Olimpiyatlarında madalya sayımız artmaz, ama eksilir.

Yazarın Diğer Yazıları