Spekülatörler ne yapmak istiyor?

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in 8 Kasım’da düzenleyeceği “Türkiye’nin kredi görünümü” başlıklı konferans, sanki Türkiye’nin notunu artırmış gibi empoze edildi ve piyasalar tarafından satın alındı. Bu nedenle Borsa rekor kırdı... Kur baskısı oluştu.
Bu sene Haziran ayında Moody’s Türkiye’nin kredi notunu, politik ortamı ve daha iyi makro ekonomik göstergeleri gerekçe göstererek Ba1’ye yükseltmişti. Ne var ki Ba1 derecesi de “yatırım yapılamaz-spekülatif ” anlamına geliyor.
Bununla birlikte Haziran’da bir not artırımı olmasına rağmen bu kadar tantana yapılmadı. Bu defa Fitch’in, kredi görünümünü durağandan pozitife çevirmesi daha yüksek bir olasılık olarak görülüyor. Ancak Türkiye yine de yatırım yapılamaz statüsünden çıkmıyor.
Öte yandan Türkiye yatırım yapılamaz statüsünde olduğu halde, neden bu kadar yabancı sermaye geliyor? İşte sorun da bu noktada başlıyor... Türkiye’ye gelen yabancı sermaye, sıfırdan yatırım yapacak sermaye değil. Hatta son yılda karlı işletmeleri satın almak için bile yabancı sermaye gelmiyor. Gelen yabancı sermaye sıcak para dediğimiz kısa vadeli sermayedir.
Kısa vadeli yabancı sermaye menkul değer, örneğin borsada hisse senetleri veya kısa vadeli devlet iç borçlanma senetleri satın almak için gelen ve ayrıca bir yıldan kısa, genel olarak bir ay ve üç ay vadeli mevduat açmak için gelen yabancı sermaye dir.
Ekonomiyi ısıtması ve istikrarı bozmasından dolayı bu tür sermayeye uygulamada sıcak para deniliyor. Zira bu tür sermaye, girişte döviz bolluğu yaratıyor... Suni bir refah ortamı yaratıyor... İthalata dayalı büyümenin döviz ayağını oluşturuyor... Ekonomi ısınıyor... Ancak iç veya dış ekonomik, siyasi ve sosyal olaylarla birlikte devalüasyon riski arttıkça, geri gitmek istiyor. Geri gidince de ekonomik krizlere neden oluyor... 1997 Güney Doğu Asya ekonomik krizinin nedenlerinden birisi kısa vadeli sermayedir.
Kısa vadeli sermaye, ekonomide geçici bir ferahlık yaratır... Aynı zamanda, kırılganlığı ve belirsizliği artırır, Uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım sermayesini engeller, döviz arzını artırdığı için döviz-arz-talep dengesini bozar.
Kısa vadeli sermaye, spekülatif kazanç peşindedir. Kazancını artırmak için, hızlı hareket eder. İlk olumsuz etkisi kırılganlığı artırmasıdır. Kısa vadeli sermaye stokunun yüksek olması, sürdürülmesi konusunda tereddütler yaratıyor ve psikolojik olarak güvensizlik yaratıyor... Kaldı ki sıcak para stokunun yüksek olması yanında bu sermayenin çok hızlı girip çıkması da kırılganlığı artırıyor.
Bizde borsanın en hızlı çıkan ve en hızlı inen borsa olması, zaten kırılganlığın da yüksek olduğunu gösteriyor.
Dalgalı kur sisteminin bir avantajı olarak, kurlarda otomatik denge sağlaması gösterilir. Kısa vadeli sermaye girişi, cari dış işlemler açığından daha yüksek olursa ki Türkiye’ye cari açıktan daha fazla sıcak para giriyor, döviz arzı döviz talebinden daha yüksek oluyor demektir. Bu durum nedeniyle bugüne kadar kurlar düşük kalmış ve TL aşırı değer kazanmıştır. MB, reel kur endeksine göre halen TL, yüzde 16 oranında aşırı değerlidir.
Kırılganlığı artırdığı için, sıcak paranın olduğu ülkelere uzun vadeli yabancı yatırım sermayesi gitmiyor. Türkiye’ye gelen yabancı yatırım sermayesi, geçen seneye kadar doğrudan uzun vadeli sıfırdan yatırım yapan sermaye şeklinde değil de mevcut işletmelerin tamamını satın alan veya bir kısım payını satın alan yabancı sermaye girişi şeklinde oldu. Bu sene dış politikada hükümetin yaptığı yanlışlar nedeniyle o da kesildi.
Türkiye’nin sıcak para tuzağından, piyasanın spekülatif tezgahtan kurtulması için, üç rating kuruluşunun da notunu yatırım yapılabilir düzeyine çıkarması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları