Spekülatif tuzak (02 Kasım 2011)
Küreselleşme rüzgârı, dünyayı spekülatif sermayenin, hedge fonların oyun alanı haline getirdi. Bu rüzgârın nereye gideceğini iyi hesap edenler, kârlı, hesap edemeyenler veya pislikleri halının altına süpürenler zararlı çıktı.
Yunanistan’ın yaşadığı bugünkü sorunlar, Karamanlis’in hedge fonları kullanması ve bu fonlardan borçlanmasıdır. Bu nedenledir ki, Almanlar bu fonların denetimi için AB’nin Tobin vergisi uygulamasını istiyor.
Eğer Çin, komünist bir ülke olmasaydı, bu fonları kontrol edemezdi... Yuan aşırı değer kazanırdı. Çin de cari fazla veremezdi. Çin bugünkü Çin olmazdı yahut Türkiye, bu spekülatif fonları kontrol etseydi, kârlı işletmelerini ve varlıklarını yabancıya satmasaydı, bankalara yabancı sermaye hakim olmasaydı, ekonomi bu kadar kırılgan ve bıçak sırtında olmazdı. Türkiye dünyanın en fazla cari açık veren ülkesi olmazdı. Kredi notu, yatırım yapılamaz-spekülatif düzeyde olmazdı. Türkiye’ye sıcak para yerine, sıfırdan yeni yatırım yapacak yabancı sermaye girerdi.
Yunanistan dış borçlarını bir yere kadar sürdürebildi. Biz de cari açığı bir yere kadar sürdürebileceğiz. Aslında gerek dış borç ve gerekse cari açık, aynı kapıya çıkar... İç ekonomik sorunların
ertelenmesidir.
2001 krizinden sonra, IMF ve IMF’ciler, dalgalı kur sistemi ile, yüksek faiz düşük kur politikası ile Türkiye’yi spekülatif tuzağa soktular. Sorunları erteleyen bu sistem AKP iktidarının da işine geldi. Sonuçta sıcak para, düşük kur, yüksek faiz, ekonomiyi aşırı kırılgan yaptı. Cari açık ve kırılgan ekonomik yapı, yatırımları da engelledi. Çünkü yatırım yapmak için ön koşul geleceği görebilmektir. Oysaki Türkiye’de yarını görmek imkânımız yoktur. Elimizde olmayan dış ekonomik olaylar, bizi de anında etkiliyor. Borsa, iç ekonomik konjonktürden tamamıyla koptu. Borsanın üçte ikisi yabancı elindedir. Yabancılar 95-100 milyarlık hisseye sahiptir. Borsa hareketleri iç ekonomik gidişatı göstermiyor. Bu hareketler tamamıyla dış gelişmelerin etkisi altındadır.
Spekülatif tuzak, zikzaklı bir büyüme getirdi. En yüksek büyüme ve en düşük büyüme aralığı daraldı. Hatta aynı yıl içinde, çeyrekler itibariyle bile büyüme farklıkları arttı. Söz gelimi bu sene ilk çeyrekte yüksek büyüme yaşadık’85 Son çeyrekte ise düşük büyüme yaşayacağız.
Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK)’in açıkladığı “sektörel güven endeksi”
iktisadi faaliyetlerde hızlı bir daralmanın olduğunu gösteriyor.
SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSİ
EKİM 2011 DEĞİŞİM (YÜZDE)
1) Hizmet Sektörü . . . . . . . . . . . . . . .- 3.8
Gelecek 3 ayda hizmetlere olan talep . . .- 5.4
2) Perakende Ticaret Sektörü . . . . . . . .- 4.6
Gelecek 3 ayda satışlar (beklenti) . . . . . - 6.6
3) İnşaat Sektörü Güven Endeksi . . . . . .- 3.6
Gelecek 3 ayda toplam çalışan sayısı . .. .- 7.1
Yukarıdaki tabloda, Ekim ayında üç sektörde, bir ay öncesine göre iktisadi faaliyetlerin daraldığı görülüyor. Aylık bazda yüzde 3 ile yüzde 5 daralma, büyümenin de düşeceğini gösteriyor. Ayrıca bu oranlarda aylık dalgalanmalar ekonominin ne kadar kırılgan olduğunu da ortaya koyuyor.
Not: CHP genel başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu arayarak, 12 Eylül 2007’de halkı saygı duruşuna davet ettiği toplantının PKK için değil, 2006 12 Eylül’ünde bomba patladığı için ölen faili meçhuller için yaptığını belirtmiştir.