Sözün bittiği an
Artık söyenecek bir şey yok. Bankalara paramızı çalıyor diye suçlamaya da gerek yok.
Hele kart aidatı için itiraz etmeye bankaları dava etmeye hiç gerek yok.
Artık sözün bittiği yerdeyiz.
Başbakan Erdoğan bile pes edip ‘almayın bu kredi kartlarını’ dedikten sonra yapılacak hiçbir şey yok.
70 milyon Türk halkı kayıtsız şartsız bankaların vicdanına emanet.
Başbakan Erdoğan’ın bankalar ile ilgili son çıkışı gerçekten çok düşündürücü.
Her şeyi bir yasa ile halleden Cumhuriyet tarihinin en güçlü hükümetinin bile bir şey yapamadığı bankalar ile ilgili artık yapılacak tek şey onların hiçbir ürününü alıp kullanmamak.
Bankaların haksız ve adeta soyguna dönüşen ücretleri için hazırlanan yasa da çıkmadı. Bankaların gücü ve hizmetin bir bedeli vardır diyen bankaların kudretini siz de gördünüz.
Bankalar ile ilgili sorunlarda daha önce bireysel olarak da yargıya gidiyorduk artık onun da önü kapandı.
Bu konuda tek söz sahibi BDDK oldu.
Her hizmetin bir bedeli vardır diyen bankacı ağzı ile konuşan BDDK bu itirazları inceleyecek.
Ban şahsen Başbakan’ın son konuşmasından sonra pes ettim.
Bundan sonra kart aidatı için bankaları arayıp kavga etmeyeceğim, dünyada bir eşi benzeri olmayan hızlı mil kullanım ücreti olarak benden zorla kesilen 40 lirayı gönüllü olarak ödeyeceğim.
Hesabımdan her ay çalınan ve anlamamam için BHG yazan o parayı seve seve ödeyeceğim.
Hesap işletim ücretini, makbuz parasını kendi paramı çekerken alınan hızlı para çekme ücretine, istemiyorum demememe rağmen yollanan ekstre gönderim ücretine, aylık gönderilen varlık bildirim ücretine, kredili mevduat hesap bulundurma ücretine, ATM’den hesap bakiyesi sorgulama ücretine, makbuz almak için ödediğim paraya ve şu anda aklıma gelmeyen onlarca ücreti hiç itiraz etmeden ödeyeceğim.
Niye ödemeyeyim ki, koskoca Başbakan bile bu bankalara karşı pes etti. Banka patronuna sözünü geçiremedi, ben kimim ki itiraz edeyim,
Sayın Başbakanımızı kart almayın nasihatını maalesef ne ben ne de o 55 milyon plastik kartları cebinde taşıyanlar yerine getiremeyecegiz. Çünkü bu plastik kartlar hayatımıza öyle bir girdi ki, çıkartmamız mümkün değil. Bu kartları cebinde taşıyan insanlar öyle hava atmak için almıyor, sadece bir ayı daha kurtarabilmek için çare olarak görüyor. Yoksa kimse tefeci faizinden bile yüksek oranla o kartları kullanmaz.
Bankacılık verilerine baktığımızda kart kullananların büyük bir bölümünün taksitlendirdiği ve asgari ücreti ödediği görülüyor.
Bu da 55 milyon plastik kartı cebinde taşıyanların ekonomik durumunu ortaya koyuyor.
Yani kart taşıyanların büyük bölümü öyle hava atmak ya da kendini bir şeyler sanma merakında değiller.
Hükümet faiz lobisi dedi ama kendi eliyle faizleri yükseltti.
Şimdi de bankaların gözünün doymadığını resmen birinci ağızdan itiraf etti.
O halde koca hükümetin bir şey yapamadığı bankalardan biz gariban vatandaş nasıl hakkımızı arayabiliriz ki!
Tek çare bankaların bizi biraz daha az soyması için ve banka patronlarının vicdana gelmesi için dua etmek.
Çünkü yasaların bile bir şey yapamadığı bir ortamda dua etmekten başka şansımız yok.
Allah hepimizin duasını kabul etsin.