Sosyo-ekonomik sistem işsiz üretiyor
İş-Kur'a kayıtlı işsiz sayısı 3.5 milyona çıktı. Az bile… Çünkü gerçekte son verilere göre, 6 milyon 950 bin kişi fiili işsiz sayısı var. Ekonomik ve siyasi sistem işsiz üretiyor.
İşsizlik, ekonomik istikrar sorunundan daha da ileri, aynı zamanda soysal bir sorundur. Bunun için istihdam politikası özel öneme sahiptir.
Sistem neden işsiz üretmeye başladı ve nasıl çözülür?
1. Üretimde hala yüksek oranda ithal girdi kullanıyoruz. İhracat malında bu oranın daha da yüzde 70'lerde olduğunu, zaman zaman bizzat ihracatçılar söylüyor. İçeride üretilmesi gereken pamuk gibi hammaddeleri iplik gibi ara mallarını ithal ettiğimiz için içeride istihdam yaratamıyor, girdi ithal ettiği ülkelerde istihdam yaratmış oluyoruz.
TÜİK Eylül ayı verilerine göre, bu sene ilk 9 ayda toplam ithalatımız içinde aramalı ve hammadde gibi ithal girdi oranı yüzde 74.8 olmuş. Yatırım malı ve teknoloji ithalatının payı ise çok düşük, yüzde 12.4 olmuş. Yıllardır Türkiye yatırım malı ithal etmiyor. Çünkü yeni yatırım ve yatırım ortamı yoktur. Eğer yatırım yapılsaydı işsizlik bu düzeyde olmazdı.
Ocak Eylül ithalatın yüzde yapısı
Toplam 100.0
Sermaye-yatırım malı 12.4
Aramalı (hammadde) 74.8
Tüketim malları 8.9
Diğerleri 0.3
Elbette bu şartlarda büyüme olsa da işsizlik aynı oranda düşmüyor. Devam ediyor.
Yapılması gereken, yerli aramalı yatırımlarını teşvik etmek ve bu yatırımlar için yatırım altyapısı ve güven tesis etmektir.
2. Türkiye şartlarında çalışanlardan ve çalışan için işverenden alınan vergi ve prim yükü hala yüzde 35 ve üstündedir. Yüksek istihdam yükü kayıt dışı istihdamı artırıyor. Emek yoğun yatırımları caydırıyor. İstihdam üzerindeki vergi yükünü düşürmek gerekir.
3. 3.7 milyon Suriyeli'nin bir kısmı kayıtsız ve asgari ücret altında düşük ücretle çalışıyorlar. Sosyal düzeni bozuyorlar. Suriyeli sorununun çözülmesi gerekir.
Genç nüfusta işsizlik daha da önemli bir istikrar sorunudur . Özellikle siyaset ideolojik odaklı olduktan sonra gençler arasında işsizlik sorunu artmıştır. Bir yandan kamuda ve özel sektörde liyakat yerini ideolojiye ve yandaşlığa bırakmıştır. Diğer yandan ideolojik eğitim işgücü planlamasını ortadan kaldırmıştır.
Türkiye de, "Eğitimde İşgücü veya İnsangücü Planlaması'' yapılmıyor. Ya arz ihtiyaç fazlası gençler yetişiyor veya ihtiyaç eksiği gençler yetişiyor.
Önce Türkiye'nin potansiyel insan gücü ihtiyaçları tespit edilerek, bu talebe göre eğitim planlaması yapılmalıdır.
Söz gelimi orta ve uzun dönemde Türkiye de ne kadar teknik insana ne kadar iktisatçıya, ne kadar doktora ve ne kadar ara elemana ihtiyaç olacak? Önce tahmin yapılmalı ve eğitimde kurumlaşma da aynı paralelde olmalıdır.
Eğitime popülizm hakimdir. Kolay ve ucuz olduğu için daha çok sosyal bilimler fakülteleri açılıyor. Pahalı zor olduğu için ihtiyaçtan daha az tıp ve fen fakülteleri açılıyor.
Yine bizde ara eleman, teknisyen açığı var… Eğitimde tüm kaynaklar imam hatip okulları açmak için kullanılıyor. Doğrusu aynı kaynakları orta düzeyde meslek elemanı, ara eleman, teknisyen yetiştirmek için kullanmaktır.
Sonuç olarak, işsizlik kader değil… Önemli olan önce niyet etmek sonra ciddi bir istihdam politikası oluşturmaktır.