Sosyal sorunlar birliğimizi tehdit ediyor
Türkiye ekonomik krizi daha ağır yaşamaktadır... Çünkü AKP iktidarı 7 yılda hazırı tüketti. Ülkeyi borca soktu. Türkiye’den her yıl dışarıya 18-20 milyar dolar faiz çıktı. Ayrıca gelir getiren kamu altyapı kuruluşlarını yabancıya sattı... Bankaların yüzde 45’inin yabancıya satılmasına izin verdi... Artık her yıl dışarıya faiz kadar da kâr çıkacaktır.
Daha önemlisi bu ekonomik krizin sosyal boyutudur... Türkiye de ekonomik krizin boyutu ve etkileri, diğer ülkelere göre daha ağırdır. İşsiz sayısının artması, halkın borç-harç içinde kalması ve iflaslar, sosyal yapıyı tahrip etmeye başladı. İntiharlar arttı... Boşanmalar arttı.
Sosyal sorunlar anarşi ve terörü besler... Ayrımcı terör, sosyal sorunları istismar eder... Kullanır. Ülkenin birliğini tehdit eder. Bu anlamda, diğer ülkelere göre daha titiz davranmak zorundayız.
Şubat ayı enflasyonu da, reel sektörde iflasların devam edeceğini göstermektedir.
Şubat ayında TÜFE, eksi 0.34 oldu. Tüketici fiyatları, toplam talebi göstermektedir. TÜFE’nin eksi değerde olması da talep noksanlığını İşaret ediyor. Ancak gerçekte toplam talep daha fazla düşmüştür. Eğer AKP’nin seçim harcamaları, popülist harcamaları olmasaydı, TÜFE daha fazla düşmüş olurdu.
Şubat ayında, üretici fiyatları, ÜFE ise krize rağmen, yüzde 1.17 arttı... ÜFE oranı da ekonomide maliyet artışlarını göstermektedir.
ÜFE artışının iki nedeni var... Birisi, kur artışıdır. Diğeri de kapasite kullanım oranının düşmesidir.
AKP hükümeti ve Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede kuru kullandı. Kuru düşük tuttu. Yüksek faiz nedeniyle cari açığın üstünde sıcak para girdi. MB gereği kadar döviz satın almadı. Piyasada döviz bollandı, kur enflasyon kadar artmadı... Hatta düştü. İthalat ucuzladı... Üretim ithal ara malına bağımlı oldu. Küresel kriz ipleri hükümetten ve MB’nin elinden aldı. Eğer kur bu kadar baskı altında kalmasaydı, bugünkü sert düzeltme olmazdı.
Sonuç olarak, kur artışı ithal aramalının pahalı olmasına neden oldu ve üretim maliyetlerini artırdı.
ÜFE artışının ikinci nedeni ise, kapasite kullanım oranının düşmesidir. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı yüzde 64’e geriledi. Bir işletmede kapasite kullanım oranı düşerse, üretim maliyetleri artar.
Asıl sorun artan maliyetlerin perakendeye yansımasıdır. Şimdi talep uygun olmadığı için bu maliyetleri işletmeler perakendeye yansıtamıyor... İşletmelerin üstünde kalıyor.
Bu durumda işletmeler ya işçi çıkaracak... Veya zarar edecektir. Zarar eden işletmelerin bir kısmı da iflas edecektir.
Bu durum, halkın, tüketicinin desteklenmesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Elbette bu destek genel anlamda alınacak önlemlerle alınmalıdır... Yoksa susuz köye çamaşır makinesi, elektriksiz köye de buzdolabı dağıtmakla olmaz.
Bizim, tüketiciyi ve halkı rahatlatmak için, kredi kart faizlerinin normal piyasa faizine indirilmesi konusunda, 8 ay önce verdiğimiz yasa teklifi, AKP’nin oylarıyla reddedildi. Kredi kartlarından alınan yüzde 62 faiz, kredi kartı mağduru üretiyor.
Yine, işsiz kalanların evlerini kaybetmesini önlemek için de verdiğimiz teklifi, Meclis Başkanı, genel kurula getirmiyor. Bu teklifimize göre işsiz kalanların ev taksitleri bir yıl donduruluyor. Faizleri de işsizlik sigortası fonundan ödeniyor.
Özet olarak, AKP hükümeti krizin sosyal boyutunu da göremedi. Sosyal risk arttı. Şimdiden sonra alacağı önlemler, 6 ay öncesi kadar etkili olmayacaktır.