Sosyal güvenlik açıkları nereye kadar?
2010 yılında sosyal güvenlik açığımız 54.6 milyar lira oldu. Aynı yıl bütçe açığı da 39.6 milyar lira oldu. Yani sosyal güvenlik açığı olmasaydı, bütçe fazla verecekti.
Elbette sosyal güvenliği olmayan bir toplum yoktur. Sosyal güvenlik devletin başta gelen görevidir. Bu nedenle kimsenin aklına sosyal güvenlik imkânlarını azaltmak gelmez... Geçmişte yalnızca kriz dönemlerinde kemer sıkma politikaları olunca, bu hakları azaltan ülkeler oldu.
Ne var ki, devletin görevi diye sosyal güvenliği başıboş bırakmak da aynı şekilde yanlış olur. Nüfusumuzun genç olması, emeklilikten sonra yaşam beklentisinin yüksek olması, sosyal güvenlik açıklarını giderek artırıyor. 2010 yılında sosyal güvenlik açığının GSYH’ya oranı yüzde 5.2’ye ulaştı... Çözüm bulamazsak sosyal güvenlik açıkları da, aynen cari açık ve işsizlik gibi sürdürülmesi imkânsız bir sorun olacaktır.
SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞI
2003 2010 Reel artış
(Milyar TL) (Milyar TL) (Yüzde)
Sos. Güvb açığı 20.2 54.6 52
Em. ay. ödemeleri 25.2 79.0 77.0
Sağ. ödemeleri 10.7 32.1 69.1
Diğer giderler 5.5 10.4 7.2
TÜFE endeksi (%) 100.0 177.0 ---
Yunanistan gibi bazı ülkelerde, sosyal güvenlik açıkları, aşırı borçlanmaya ve bu nedenle krize neden oldu.
Yunanistan’da 2011 yılı itibariyle kamudan ayrılan her 5 kişi için yalnızca 1 kişi işe alınacak... Hisse senetlerinde kısa vadeli kazançlar vergilendirecek. Yıllık 60 bin euro üzerindeki gelirlere yüzde 40 vergi alınacak... Emeklilik yaşı 2015’e kadar 61’den 63’e yükseltiliyor.
Bu önlemlere Yunan halkı tepki gösteriyor.
Bizde mevzuat değişti. Sosyal güvenlik tek çatı altında toplandı. Ancak siyasiler sistemin düzelmesine imkân vermiyor.
Bu seçimlerde, siyasi partiler âdeta yarıştı. Hükümet kim olursa olsun verilen sözlerin bir kısmını da olsa yerine getirmek zorunda kalacaktır. Bu da sistemi daha çok bozacaktır.
Sosyal güvenlik sorununda ilk çözüm, primlerin yerli yerinde ve etkin bir şekilde kullanılmasıdır. Popülizm üstüne kurulan sistemler çökmeye mahkûmdur.
Bundan da en fazla çalışanlar zarar görecektir. Bunun için halkın olaya daha uzun vadeli bakması ve oy avcılığına iltifat etmemesi gerekir.
Daha da önemlisi, kayıt dışı 8.5 milyon çalışanın, kayıt altına alınması ve bunların sisteme sokulmasıdır. Bunların kayıt altına alınması için de prim ve vergilerin düşürülmesi gerekir.
Prim ve vergilerin düşürülmesi, ilk bakışta sosyal güvenlik gelirlerini azaltır gibi görünebilir. Ancak, yeni 4-5 milyonun kayıt altına alınması ve bunlardan da prim kesilmesi, tersine sistemin gelirlerini artıracaktır.