Sosyal demokrasinin demokrasi ayağı
CHP kurultayı, CHP tabanından çok öteden beri özellikle basında CHP’yi kendi misyonları doğrultusunda dizayn etmek isteyenler tarafından alkışlandı.
İki husus ön plana çıktı... Bir hizip bitti denildi.. İki blok listeden daha demokratik olan çarşaf listeye geçildiği vurgulandı.
1) CHP geleneğinde biat yoktur... Bu nedenle öteden beri, ideolojik görüşlerin ön planda olduğu ve tartışıldığı bir partidir. Bu anlamda çağdaş gelişmelere de ayak uydurmuş bir partidir.
Siyasette ’hizip’in iki kaynağı var... Birisi, bir siyasi partinin izlemekte olduğu ana siyasi anlayışa veya benimsenen yeni ideolojik yaklaşımlara karşı olan kişiler ve grupların muhalefeti... İkincisi ise parti yönetiminde çekişme ve kişisel taleplerdir.
CHP’de şimdi öne çıkan ideolojik yaklaşımdır. 1966’da kurulan Güven Partisi de o zaman CHP’nin ortanın solu yaklaşımına karşı çıkanlar tarafından kurulmuştur. 76 senatör ve milletvekili bir bildiriyle ortanın solu politikasının bitirilmesini istemişti. Aynı gurup Güven Partisi’ni kurdu.
CHP sosyal demokrat ise, tarif gereği sosyal demokrasinin demokrasi ayağında hassas olmalıdır. Ne var ki partide başta genel başkan olmak üzere en fazla demokrasi konusunda eyyamcılık yapılıyor.
Söz gelimi, ben demokrasi için laikliğin şart olduğuna inanırım. Laikiğin anayasadan çıkarılmasına evet diyecek CHP yönetimi ile temelde ideolojik olarak anlaşamam. Hizip olmasın diye laikliğin anayasadan çıkarılmasına razı olanlar fikrini satan adam profili çizmiş olurlar.
Bu anlamda CHP’de ideolojik kavga yeni başlıyor.
2) İkincisi ... CHP demokrasiyi getiren partidir... Herkesin beklentisi partinin aynı zamanda bu güne kadar, geçiş dönemi yaşayan ve ağır aksak yürüyen demokrasinin çalışmasına ve yerleşmesine de öncülük etmesidir. Bunun için de önce parti içi demokrasinin örnek olması gerekir. Ne var ki kurultayda yaşananlar bir demokrasi ayıbı idi.
Maalesef bu kurultayda da, sayın Kılıçdaroğlu, demokrasinin arkasından dolandı. Diğer partilerde alışkındık... Ancak şimdi CHP de demokrasi hüllesi yaptı. Genel Başkan çarşaf liste dedi, blok listeden daha rijit davrandı.
‘Çarşaf liste’nin anlamı, aday olacaklar arasından, kurultay delegelerinin serbest iradeleri ile Parti Meclisi’ni seçmeleridir. Yani tercih tamamıyla delegenin serbest iradesine bırakılmaktadır.. Kurultayda 400 ’e yakın isim aday oldu. Ne yazık ki delege bunlar arasında tercih yapamadı. Önce 98 kişilik beyaz liste geldi. Arkasından 52 kişilik genel başkanın samimi sarı listesi geldi. 52 kişilik anahtar listenin blok listeden ne farkı var. Blok listede de delege isterse birini çizer, başka birini yazar.
Üstelik kimse doğruyu söylemedi... Danışman liste yaptı denildi. Danışmanların genel başkandan bağımsız davranması mümkün mü ? O zaman adı danışman olmazdı. Kaldı ki genel başkan eğer tasvip etmeseydi, 52 kişilik liste haberini alır almaz, salona gelir bizzat bunun doğru olmadığını açıklayabilirdi.
Azerbaycanda rahmetli Aliyev ölüm döşeğinde... Çevresi geliyor, “Allah geçinden versin, ancak sizden sonra kim şef olacak” diye soruyorlar... O da “Elbette ki oğlum olacak” diyor.
Gelenler bu defa, “Sayın Aliyev antidemokratik olmaz mı? Halka karşı haksızlık yapmış olmaz mıyız? Tepki olmaz mı?” diye soruyorlar... Aliyev cevap veriyor: “Benim iki oğlum olsaydı, halka istediğinizi seçin derdim. Halkın şansı yok. Tek oğlum var.”
Şimdi biz de “Bu kurultayda da, aday olarak başvuran diğer 300 insanın hiç şansı yokmuş... Genel Başkanın gözüne giremediler”mi, diyeceğiz.