Son, iki kare fotoğraf...

Yazıp çizmenin, lafın sözün sona erdiği gündeyiz. Yarın, geleceğimizi oylayacağız. Rahmeti Rahmana kavuştuğumuz günde çocuklarımızın, torunlarımızın arkamızdan bizi nasıl anacağına karar vereceğiz. Bugüne kadar yalnızca ve yalnızca Rabbimize vereceğimiz hesabı düşünerek, sizlere karşı herhangi bir densizlik yapmamaya dikkat ederek, haddimizi aşmamaya aşırı özen göstererek “oylarınızı şuraya veya buraya..” diye yönlendirme yapmadık. Aldığımız aile ve mesleki terbiye gereği; yanlışı da doğruyu da hep belgeleriyle önünüze koyduk. Eleştirilerimizin de övgülerimizin de dayanağı hep doğrular oldu. Başka şeyler değil!.. Kan kusup kızılcık şerbeti içtik dedik... İçeriden-dışarıdan yapılan tüm saldırılara tezgâhlara göğüs gerdik. En alçakçasına en belden aşağılarına dahi güldük geçtik. Bazen de salağa yattık. Neden? “Her şey vatan için” de ondan!..
Köprüden önce son çıkışa giderken; son 2 kare fotoğraf daha arz edeceğim sizlere.
1;
2002 seçimlerinde ev ev dolaşıp “Erbakan hocayı Cumhurbaşkanı yapacağız” sözü veren AKP’liler hiç dikkate almadıkları SP-BBP ittifakının kendilerinden çok oy götürmeye başladığını fark edince, yine benzer hileli bir yola başvurdu. Ev ev, kapı kapı gezilip “Erbakan’dan sonra Erdoğan ile Millî Görüş yürüyor, Erdoğan, Muhsin Başkan’ın en yakın dostuydu” şeklinde ayetli-hadisli ikna seansları düzenlendi... Ancak, yemedi!.. İnsanlar, mübarek Bakara suresine ’makara’diyenlerin neden baş tacı edildiğini sordu. Neden, 6 yıl geçmiş olmasına rağmen şüpheli helikopter kazasında mesafe alınamadığı ve olayı çözmemek için azami gayret gösterenlerin taltif edildiğini yüzlere tokat gibi vuruldu. “AKP’ye oy vermezseniz CHP’nin önü açılır” diyenleri vatandaş, “Erdoğan’ı bir peygamber ilan etmediğiniz kaldı, bu ne yüzsüzlük” cevabıyla karşıladı. “Ekonomi batar” çığırtkanlığı yapanlara, “ülkeyi Doların üzerine oturarak yönetiyorsunuz, işinize gelince düşür, gelmeyince yükselt. Ülkeyi kumar babaları gibi yönetiyorsunuz” tepkisi verildi. “Barıştan, birlikten, beraberlikten” bahsedilince de, “ülkeyi paramparça yaptınız, evlere kadar fitne soktunuz, insanlara zulmediyorsunuz” tepkisi yükseldi. “İmam Hatipleri çoğalttık, başörtüsü yasağını kaldırdık” siyasetine sarıldıklarında, “sokakları fuhuş kartları sardı, uyuşturucunun türlerini artık polisler bile bilmiyor, dünyaya dizi altında ahlaksızlık ihraç ediyoruz, sizinle birlikte toplumda namahrem anlayışı yerle bir oldu, ahlaksızlık normal ahlak yerle bir oldu” diye haykıranlar oldu.
2;
Sandığa oyunuzu atana kadar, kulağınıza fısıldayacaklar “darbe” dedikodularını, paralel senaryolarını. Kulak vermeyin!..
TSK bugüne kadar, gizli-açık çeşitli çökertme-şekillendirme girişimleriyle karşı karşıya kaldı. Fakat, Cumhuriyetle kurulan sağlam altyapı ve kurumsal gelenekler, TSK’yı bitirme-şekillendirme girişimlerinin başarıya ulaşmasını engelledi. Kişilerden bağımsız ve çoğunlukla prensiplere ve temayüllere dayalı mekanizma bugüne kadar işledi. TSK’nın siyasetle bağlantısı olamayacağı esası da TSK içindeki kurumsal bütünlüğü sağladı. Recep Erdoğan, Mete Han’ın ordusunu BOP’a eklemlemek için eline geçen her fırsatı kullandı. Yapılan operasyonlarda çok sayıda subay tutuklandı. Genelkurmay Başkanı bile terör örgütü üyeliğinden hapse atıldı. Operasyonu yapan polis müdürü ise direktifin Erdoğan tarafından verildiğini ve yapılan tüm operasyonların, Erdoğan’ın bilgi ve onayıyla yapıldığını söyledi. Operasyonlardan sonra ordunun hükümet üzerindeki etkinliği görünüşte kırıldı ve ordu geri planda kalmayı tercih etti. Bu durum AKP tarafından “orduyu kışlasına çektik”, “bize topuk selamı vermeye başladılar” şeklinde ifade ediliyordu. 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra ise Erdoğan, daha önce iş birliği yaptığı cemaatçilere karşı büyük bir savaş başlattı. “Paralelci” söylemiyle tüm polis teşkilatını değiştirdi, kamu ve bürokrasideki kadroların tamamına yakınını tasfiye etti. Kanun düzenlemeleri ve partili atamalarla HSYK’yı kendine bağlayan Erdoğan tüm yargı teşkilatını değiştirdi. Taban tabana zıt olduğu yeni ittifaklar geliştirdi. Gelinen aşamada yasama, yürütme ve yargının tamamen Erdoğan’a bağlı hale geldiği artık herkes tarafından kabul ediliyor. “Saltanat düzeni” olarak da nitelendirilen yeni düzen, TSK dışında büyük oranda yapılandırılmış oldu. 7 Haziran’dan sonra Ağustos ayında oldukça kritik bir YAŞ toplantısı gerçekleşecek. Sayılı günler kala, TSK içinde bölücü terör örgütüne karşı şahinden daha sert tutumu ile bilinen Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar hedefe oturtuldu.. YAŞ’tan önce Erdoğan’ın temizlik istediği, Genelkurmay’ın gerekenleri yapmadığı ve paralel bir darbe yapılabileceği sürekli kamuoyuna korku olarak salındı. Marksist ve Mao’cu subayların temizlenmesi, yerlerine inançlı bir komuta kademesinin gelmesi çoğu kimseyi korkutmuştu çok rahatsız etmişti aslında.
TSK bu konularda şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor. Saltanatı için gömlek değiştirmesiyle ünlü Erdoğan’ın hedefinde TSK’nın olduğu kesin. Erdoğan, henüz yüksek tonda istediklerini yapabilecek bir pozisyonda olmasa da adım adım hedefine ulaşacak stratejiler konusunda çok tecrübeli olduğu bilinen bir gerçek. Yaşanan sürecin okunmasıyla, Balyoz kumpasıyla zor durumda kalan TSK’nın, yeni konjonktürde farklı açıdan bir kumpasla karşı karşıya olduğunu kestirmek zor değil. Yani; TSK’nın tüm komuta yapısının Erdoğan’a bağlı generallerden oluşması ve TSK’dan, Erdoğan’ı desteklemeyen paralelci kategorisine giren herkesi tasfiye edecek düzenleme ve operasyonlar yapılması öncelikli hedef.
Köprüden önceki son yazı böyle oldu işte!..

Yazarın Diğer Yazıları