Son gücünüzü kullanıyorsunuz
Bu kez Pazar yerine Cumartesi karşınızdayım.
Malum, yarın genel seçim var ve siyaset yazıp, oy isteyemeyeceğiz.
Seçim öncesi son gelişmeleri sizlerle paylaşıp, dertleşerek sandığa o bilinçle gitmeliyiz.
***
8,5 yıldır Başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan, “Ben olsam Apo’yu asardım!” gibi garip bir laf etti.
Hangi garipliklerini yazsam ki?
“27 Nisan muhtıra değildi!” sözü de ona ait.
“Anadil, anadil” diye yüz verdiği BDP’liler “Kürtçe ezan” okutunca karşı çıkan da o!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne diyordu?
“Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor!”
Gerçi o, arkadaşları yüksek yargının başkanlıklarına seçildikçe bunu söylüyor ama, Erdoğan için de bu söylenebilir:
“Kurban olduğum Allah, gaf yaptırdıkça yaptırıyor.”
İnşallah yarınki seçim sonuçlarını görünce de, “Kurban olduğum Allah güzel bir ders verdi” deriz.
Apo’yu asmaktan söz eden AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Apo ile İmralı’da görüşmeler yaptırıyor, onun sözde yol haritalarını alıyor, 15 Haziran’da yapacağı açıklamayı bekliyor.
Laf ola beri gele.
“Ben olsam asardım” mış!
İdama karşı olan kendisi, teröristlerin siyasi temsilcilerine ve onları savunan sözde aydınlara yüz veren, görüşen kendisi... Sonra da, en az yüzde 5 düşen oylarını yükseltmek için takiyye yapan kendisi..
27 Nisan’da, dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın bildirisinin “muhtıra olmadığını” da söylüyor.
Oysa, “27 Nisan’da bize muhtıra verdiler, yurtdışına kaçın dediler, biz mağduruz, mağduruz, oy verin” diye ağlaşan kendileri değil miydi?
Şimdi, niye hesap sormuyorsun dendiği için “muhtıra değildi” diyor!
Mağduriyet yalanı olsa olsa bu kadar olur.
***
Öte yandan, BDP eski genel başkanı, şimdi sözde “bağımsız aday” Selahattin Demirtaş, YSK’ya gözdağı vererek, “Hatip Dicle Meclis’e giremezse facia olur” açıklamasını yaptı.
Niye?
Biz Meclise giremezsek facia olmuyor da, PKK temsilcisi Dicle girmezse mi facia oluyor?
Tehdide bakar mısınız?
Yarın lütfen bu gerçekleri bilerek Atatürkçü bağımsız adaylara sahip çıkınız.
Kofti vekil seçmeyiniz!
Yarınki genel seçimlerde AKP büyük bir oranla kazanırsa, Türkiye’nin önünde 4 yıllık büyük bir sıkıntılı dönem daha başlayacak.
Bu dönemde sesini gür çıkaracak, Atatürk Cumhuriyetini savunacak korkusuz insanların Meclise girmesi gerek.
Bazıları şöyle diyor: “Bağımsızlara verilecek oylar yeterli olmazsa, o bölgelerde CHP ya da MHP’den birer milletvekili eksilmiş olur.”
Tümüyle yanlış bir mantık.
Oylar artınca milletvekili sayısı artacak diye bir kural yok. (Bu konuda ayrıntıları cevizkabugu.com.tr’de bulabilirsiniz.)
Diyelim ki, baraj sıkıntısı olmayan CHP ve MHP, bağımsız adayların kazanması nedeniyle 2-3 vekil az çıkarmış olsun.
Bu partiler bugüne kadar Mecliste sayıları ile AKP’ye hiçbir konuda engel olamadılar. Demek ki, sayıları 2-3 tane fazla olsa da bir şey değişmeyecek. Ve nasıl olsa da Meclise girecekler.
Sizce, kof birkaç vekil mi daha iyi muhalefet yapabilir, yoksa bilip-tanıdığınız, vatansever bağımsız milletvekilleri mi?
CHP ve MHP barajı aşacağı için 2-3 vekil fazla çıkarmasının pratikte hiçbir anlamı yok.
Üstelik, diyelim ki ben, Ankara 1. Bölgeden bağımsız milletvekili olarak Meclise girdim. AKP’ye karşı önemli bir konuda muhalefetle aynı yönde AKP’ye karşı çıkmayacak mıyım?
Ayrıca, benim gibi Atatürkçü, vatansever vekillerin tek başına bile muhalefeti ciddi olmayacak mı?
Muhalefetin bir milletvekiline ihtiyaç duyduğu sırada o sayıyı ben tamamlamayacak mıyım?
Sonuç olarak, Atatürkçü vatansever bağımsız adayları Meclise sokmak CHP ve MHP’ye bir şey kaybettirmiyor.
Bendeniz her kesimden oy istediğim gibi, ilk kez oy kullanacak gençlerimizden ve bugüne kadar sandığa gitmeyen milyonlarca seçmenimizden de oy bekliyorum.
13 Haziran’da da sesimizin çıkmasını istiyorsanız, güç sizde, oyunuzu ona göre kullanıp, yetki veriniz.
(Bağımsız adaylar oy pusulasında parti amblemlerinden sonra sıralanıyor. Ben Ankara’da bağımsız adaylar arasında 3. sıradayım. Resim ve amblemim yok. Bir küçük boşluk, altında “Mustafa Hulki Cevizoğlu” yazısı ve mühür basmak için bir boşluk var. Çift mühür basarsanız geçersiz oluyor. Aman dikkat!)
HAYAT DEĞİRMENİ
“Çerçevelenmiş görüşler”, kitleleri düşünmeden hareket etmeye yönlendiriyor.
Siz onlardan
olmayın, düşünün.