Sömürünün adı: Yükselen ekonomiler
Küreselleşme ile birlikte, bazı gelişmekte olan ülkelere “yükselen ekonomiler” denildi. Bu tabiri literatüre GoldmanSachs’ın baş ekonomisti Jim O’Neill soktu. Yükselen ekonomiler finans sektörünün çok hoşuna gidiyor. Çünkü yükselen ekonomilerde piyasaya ve hatta siyasete sıcak para ve spekülatif sermaye hakimdir. Bu ülkelerde sermaye piyasası daha çok kazandırıyor. İşçi ücretleri ucuzdur. Yabancı sermaye kârlı şirketleri ve bankaları kolayca satın alıyor. Bu ülkelerde yabancı sermayenin doğrudan ve sıfırdan yatırım yapması bürokrasiye tabi iken, sıcak para hiçbir kısıtlama ile karşılaşmıyor. Bankaların ve kamu altyapılarının yabancıya satılması kolaydır. Üstelik yabancının aldığı bankaların, işletmelerin ve kurumların dışarıya kâr transferinin önünde hiçbir engel yoktur. Dahası da bu ülkelerin çoğu cari açık veriyor. Bu ülkeler cari açık verdiğinde elbette ki bunlarla ticaret yapan gelişmiş ülkeler ve spekülatif sermaye ihraç edenler de cari fazla verecektir. Bu şartlarda finansçıların ve spekülatif sermayenin sömürdükleri bu ülkeleri ne kadar göklere çıkarsalar yeridir!
Yükselen ekonomiler ile ilgili çeşitli sayılar var... ABD Ticaret departmanına göre, Çin bölgesi ve 9 ülke olmak üzere toplam on ekonomi yükselen ülke kategorisinde sayılıyor.
Yükselen ekonomiler içinde Çin, Güney Kore ve Arjantin cari fazla veriyor. Diğerleri cari açık veriyor. Üstelik Türkiye, Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan’ın cari açıkları giderek büyümektedir. Dahası yükselen ülkeler bu cari açığın finansmanında da giderek daha riskli yöntemler kullanmaktadır. Özellikle sermaye hareketlerinin yavaşlaması bu ülkelerin dış borçlarını hızla artırmıştır.
Yükselen ekonomileri değerlendirenler, bu ülkelerin bugünkü göstergelerine bakmakta ve gelecekte bu ülkelerin çoğu gelişmiş ülkeleri geride bırakacağını söylemektedirler. Cari açık veren ülkeler için teknik olarak böyle bir realite yoktur. Çünkü bu ülkeler cari açığı yatırım yapmak için vermiyor. İç tasarruf eksiğini ve ticaret açığını kapatmak için veriyor.
İki örnek vermek istiyorum...
Bir: Türkiye gibi cari açık veren ülkeler, bu açığı dış borçla veya varlıklarını satarak kapatmıştır. Bugünkü göstergeleri iyidir. Ancak bu varlık satışlarından dolayı kârlar dışarıya gitmektedir. Dış borçları artmaktadır. Bu süreç sürdürülemez. Sermaye hareketleri iyice sınırlanınca, dünyada para bolluğu bitince bu ülkeler tökezleyecektir. Büyüme yerine dışarıya daha çok kaynak çıkacağı için yoksullaşacaklardır. Sivrisinek ısıracağı yeri önce bir sıvı ile uyuşturmaktadır. Sonra ısırmakta ve acı vermektedir. Spekülatif sermaye de şimdi aynısını yapıyor.
İki: En fazla cari fazla veren Çin de aslında ABD’ye çalışmaktadır. Çünkü kendisi 250-300 dolara işçi çalıştırmakta ve ABD’ye ucuz mal satmaktadır. ABD ise özellikle çelik sanayisi gibi sektörlerde 4-5 bin dolara işçi çalıştırmakta ve Çin’e satmaktadır. Dahası Çin, ABD dolarlarını tekrar düşük faizli ABD hazine bonolarına yatırmaktadır. Yani ABD, Çin’i çifte kaymaklı olarak sömürmektedir.