Sizi gidi cinler sizi...
Akşam gazetesi yazarı Serdar Akinan, köşesine taşıdığı ilginç bir haberle Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinin şifrelerini kırdı
İran’da görevli MİT mensuplarından bazılarının bir süre önce sınırdışı edildiğini öğrendim.
Bu istihbarat elemanlarının görüştüğü bazı İranlılar da şu anda gözaltındaymış.
Şayet bu bilgi doğruysa büyük resme bir kez daha bakmakta fayda var. 5 Kasım öncesi ne oluyordu?
PKK tekrar eylemlere başlamış ve karakolları basıyor, askerlerimizi öldürüyordu.
Türkiye ayaktaydı.
Hükümet, asker, muhalefet; hemen herkes son derece sert açıklamalar yapıyor... Halk sokaklara dökülüyor... Kuzey Irak destekli bu terörün derhal bitirilmesi isteniyordu.
Başbakan ne dedi?
“Bıçak kemiğe dayandı...” Bir tezkere tartışması yaşandı ve Meclis hükümete sınır ötesi operasyon için yetkiyi verdi.
Hava gerildi... Barzani, Talabani son derece sert açıklamalar yaptılar.
Başbakan, bu atmosferde, 5 Kasım tarihinde Washington’a gitti ve Bush ile görüştü. PKK “ortak düşman” ilan edildi. Resmen...
Kuzeydeki oluşumun tanınması şartıyla PKK’nın bitirileceği gündeme düştü. Gayri resmi olarak...
Cumhurbaşkanı Gül’ün Washington ziyaretinde ise Enerji Bakanımız’ın Oval Ofis’teki kareye girmesi dikkatimi çekti.
Kuzeydeki petroller Türkiye üzerinden geçecek bilgisi ulaştı sonra... Çok da akıllıca geldi kulağa... Öyle ya madem Kürdistan’ı tanıyıp iş yapacağız... Petrol merkez de olsa gerek. Şimdi, düşünebiliyor musunuz? Koca Rusya Avrupa’nın doğalgaz vanasını elinde tutuyor. İran nasıl bir enerji devi... Siz de “cin” siniz ya...
O enerji havzasında Rusya ve İran’a rağmen İngiltere ve ABD ile Kürtlere ortak olacaksınız... Ama “elhamdülillah” dediğinizden size darılmayacaklar. 1992 yılında ne oldu? Hatırlayan var mı? Hani PKK Şemdinli’yi kurtarılmış bölge ilan edecek kadar güçlenmiş. Türkiye Kuzey Irak’a girmiş ve PKK’ya ağır darbe indirmişti...
PKK ateşkes ilan ettiğinde MGK’da ne konuşulacaktı biliyor musunuz? Federatif bir yapı... O MGK hiç o gündemle toplanamadı.
Çünkü PKK Bingöl’de 33 askeri kurşuna dizdi...
Bakü-Ceyhan anlaşması tam 10 yıl rafa kaldırıldı. Ve Ruslar Mavi Akım’ı gelip bize dayadılar. İran da doğalgazını dayadı...
Şimdi gidip İran’a ve Rusya’ya rağmen ABD ile yatağa girin...
Bizim MİT ajanları niye sınırdışı edildi sahi?
+++++
İmam yine bildiğini okuyacak!
Haber dün manşetteydi... Anayasa taslağını hazırlayan Bilim Kurulu, siyasiler gibi kuvvet komutanlarının da Yüce Divan’da yargılanabilmelerini öngören bir madde önermiş. Ancak Tayyip Erdoğan lutufkar davranmış, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan’a çıkarılmalarını uygun görmemiş. Bu bölüm maddeden çıkarılmış. Haber türlü çeşitli okunabilir... Bizce en dikkat çekici yanı şu: “Anayasa Başbakan’ın beğenilerine göre şekillenmektedir...” (...) Bilim Kurulu adı verilen AKP tarafından kurdurulan 6 kişilik ekip AKP’nin çizdiği çerçeve dahilinde bir taslak hazırladı. Bu taslak Sapanca toplantısında AKP’li kurmayların katılımıyla yeniden biçimlendi. Şimdi de AKP MYK’da yeniden şekillendiriliyor. Darbe anayasası diye adlandırılan 1982 Anayasası, Kurucu Meclis’te halkın önünde tartışılarak hazırlandı. Basın ve akademisyenler her maddeyi Meclis dışında tartışabiliyor, görüş ifade edebiliyordu. Anayasa’nın mimarı Orhan Aldıkaçtı ve arkadaşlarını kıyasıya eleştirebiliyorduk. Sözümona “sivil ve demokrat” anayasa ise kapalı kapılar ardında, Başbakan’ın ve AKP’li kurmayların düşüncelerine göre şekilleniyor. Göstermelik olarak bir takım sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınacaktır alınmasına.. Ama sonunda imam bildiğini okuyacak, TBMM’den bir AKP Anayasası çıkacak... Hesap bu... Tutar mı? Göreceğiz... l * Melih Aşık / Milliyet
+++++
Neden hep
biz satıyoruz!
Bankaların bir bir yabanıcıların eline geçmesi bazı ekonomistleri geç de olsa rahatsız etti. Akşam gazetesi yazarı Yavuz Semerci, bankaların satışına neden karşı oldğunu özetle şöyle aktardı: Bankacılık sektörünün yüzde 3’lük dilimi dün resmen el değiştirdi ve yabancı sermayenin eline geçti. Askerin bankası olarak tanınan Oyak Bank artık ING Bank adını aldı. Yapılan açıklamaya göre, bankanın pazar payı yakın bir gelecekte yüzde 6’ya çıkacakmış. 4 yıllık süre içinde personel sayısı 2.500 kişi artacak, 150 yeni şube açılacakmış... Sorun Oyak Bank değil ama şirketlerin teker, teker yabancı sermayenin eline geçmesinden rahatsızlık duyuyorum. Yabancı sermaye düşmanlığı değil benimkisi... Ama “yeni dünya düzeni” denilerek konunun geçiştirilemeyecek kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Neden hep biz satan, onlar alan konumunda?
+++++
Muhallebi
bile değişti
Ankara’dan Kahire’ye uçarken yemek servisinde dikkat ettim, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ailesine ait Saray Muhallebicisi’nden sütlü tatlı vardı. Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil’e sordum: “Saray Muhallebicisi’nden ne zamandan beri tatlı alıyorsunuz?” Kotil gülümsedi: “VIP uçaklar için kiralayan tarafın isteklerine uygun yemek yüklemesi yapıyoruz. Saray Muhallebicisi tatlısı da böyle yüklenmiştir.” Aynı konuyu THY Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyükekşi’yle de konuştuk: “Do-Co’yla catering şirketiniz var. Buna rağmen örneğin dışardan tatlı alıyorsunuz demek ki?” Büyükekşi, dışardan alımın özellikli bazı tatlılar için geçerli olduğunu vurguladı... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü 173 ihracatçıyla birlikte Mısır’a götürüp getiren uçağa giren Saray Muhallebicisi’yle ilgili ayrıntılar da böyle...
* Vahap Munyar / Hürriyet
+++++
Helal olsun Perihan’a!
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan yine, polemiğe girmeyi çok sevdiği Perihan Mağden’e yüklendi. “
”Bir süredir durulmuştu... “Efendice” yazılar kaleme alıyordu... “F tipinden mektup aldım / Hem okudum, hem ağladım” tipindeki “vicdanlı kız” yazılarına yeniden dönmüştü... Ama kalemi yine kayıverdi... “ diye başladığı yazısında Mağden’i alaya alan Hakan, asıl darbeyi yazının sonuna eklediği notta vurdu:
NOT: Dün Perihan Ablamız, kendisini eleştiren Ertuğrul Özkök’e ” zehir zemberek “ bir cevap verdi... Cevaptaki hakaret ve sertlik dozajının yoğunluğuna bakınca... Perihan Ablamızın, ” Hesapsız kitapsız bir yazar, kendi grubunun tepesindeki bir isme bile haddini bildiriyor “ şeklinde bir hava vermek istediğini fark ediyorsunuz... Peki gerçekten böyle mi? Gerçekten de müdanasız, kontrolsüz, taktiksiz bir yazar, ” Kimseye etmem eyvallah “ mı demek istiyor? (...) Bu olaydaki stratejisi şudur: Ertuğrul Özkök’e karşı yazdığı ağır yazıdan dolayı başına bir ” iş “ gelse, ” Grubun tepesindeki isimlerden birine en ağır yazıyı yazdığı için başına iş gelmiş kahraman yazar “ unvanını alacak... Peki herhangi bir tatsızlık olmazsa? O zaman da ” Helal olsun Perihan’a!..
* Ahmet Hakan / Hürriyet
+++++
Kim haklı çıktı
Prof. Dr. Erol Manisalı ülkenin karşı karşıya kaldığı tehditlere dikkat çekenleri “komlocu”, “paranoyak” gibi sıfatlandıranlara somut gelişmeleri ders verdi. İşte Manisalı’nın Cumhuriyet gazetesindeki yazısından bazı satırbaşları:
- “Kim demiş Amerika Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kuracak diye? Bunlar komplo teorileridir, yalandır.”
- “Gümrük Birliği’nin soygun olduğunu kim söylemiş, komplocu bunlar... En geç iki üç yıl sonra AB’nin içindeyiz...”
- “AB ile önümüzdeki tek engel Kıbrıs sorunudur. Diretmemize gerek yok. Şu Denktaş işleri bozuyor, AB’nin yolunu kapatıyor... Denktaş giderse AB’nin içindeyiz.” 1990’lı ve 2000’li yıllar “komplocu, tutucu, dinozor...” suçlamaları ile geçti... Kim haklı çıktı?
Peki sonunda kimler haklı çıktı? “Siz komplocusunuz” diyenler mi, yoksa “ulusal ve dengeli sosyal devlet politikasını” savunanlar mı? Bizim söylediklerimizin hepsi doğruydu, kanıtlandı. Kıbrıs’ta biz kaybettik, AB’de bekleme odasında iğfal edilmeye başlandık, Irak’ın kuzeyinde Kürt devleti kuruldu, Fener Patrikhanesi’nde geri adım attık.
Bize komplocu diyerek “kendi suçlarını örtmeye kalkanların maskeleri düştü.”
* Erol Manisalı / Cumhuriyet
+++++
GÜNÜN SÖZÜ
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, “Yeni anayasa sıkıntı yaratır” demiş.
Eh, Anayasa Mahkemesi Başkanı da anayasadan anlamıyor değildir herhalde...
* Haldun Ertem