Siyonizm ve kriptolar!
Uluslararası sularda Mavi Marmara gemisindeki 9 gönüllüyü katleden İsrail komandoları Türkiye’deki “kripto” meselesini bütün çıplaklığıyla göz önüne serdi amma, kimsenin konunun üzerine gittiği yok.
Çünkü...
Kim İsrail’i eleştirirse ânında “Yahudi düşmanlığı” ile suçlanıyor. Basında, basını ayakta tutan reklâm sektöründe, reklâmı verecek olan iş dünyasında, hattâ Masonluk kanalıyla bürokrasinin bütün kademelerinde etkili oldukları için İsrail ve Siyonizm’in yaptığı her kötülük yanlarına kâr kalıyor. Yani bırakınız işlenilen cinayetlerin hukuki karşılığını vermeyi, “Bu yaptığınız çok ayıp” demek bile neredeyse pek mümkün olmuyor.
Mavi Marmara’da 9 kişiyi katledenler arasında Türkçe konuşanların da olduğu bizzat o yolculukta bulunanlar ve İsrail askerlerinin kurşun ve dipçikleriyle yaralananlar tarafından dile getirildi. Hatta kendilerine en ağır hakaretleri yapanların ve canlarını en çok yakanların Türkçe konuşan bu kişiler olduğu yazıldı, çizildi, anlatıldı. O günlerde bâzıları, “İşte İsrail bu, bir gün lâzım olur diye Türkçe konuşan savaşçılar da yetiştiriyor” imâlarında bulundu. Lâkin kazın ayağı hiç de öyle değildi. Dışişleri Bakanlığı, MİT ve diğer istihbarat birimlerinin yaptıkları çok yönlü takip sonucunda o baskında tetik çeken ve işkence yapan kişilerden 5’inin Türk vatandaşı olduğu ortaya çıktı. Mağdurlar tespit edilen bu 5 Türk vatandaşına yurtdışına çıkış yasağı konması için çırpınıp duruyor. Ben şahsen geç kaldıklarına inanıyorum. Onlar çoktan çekip gitmişlerdir, inşallah yanılıyorumdur.
Mesele şu...
Adamın adı Orhan, Hasan, Murat, İsmail, her ne ise... Amma aslında o ne Hasan, ne İsmail, ne başka biri. Aslında o Yahudi... Sıkıntı burada.. Türk vatandaşı Yahudi kendine Yahudi adı koyuyorsa başımın üstünde yeri var... Amma sen dinini bırakmadan Ali oldun ise ve Türkiye’yi vatanın Türkleri de kardeşin olarak görmüyor, Türkiye’yi ihanet edilecek, Türleri ve Müslümanları katledilecek insanlar olarak görüyor ve zaman zaman İsrail’e gidip bu dürtünü Gazze’de, Mavi Marmara’da gideriyorsan bu işe bir dur demek lazım. Benzer hadise Uğur Mumcu Cinayeti’nde de oldu. Benzer hadise Hatay’dan girip Türkiye’de deniz üssü basan PKK’lılarda da oldu. PKK katillerini eğiten ve Türkiye’de askeri üs bassın, güvenlik güçleri katletsin diye koynuna kadın sokulan canilerin organizatörleri de İsrail’di; İsrail’in Türkçe ve Kürtçe bilen buradan gitmeleri idi.
Şimdi bu zihniyetteki bir insanın askeri okulda okuduğunu, devletin kritik görevlerinde kendisinden hizmet istendiğini düşünün... Bu adam insanından ve toprağından nefret ettiği bir ülke için hiç iyi şeyler yapar mı? Bizim böyle söylememiz şimdi ırkçılık mı? İyi Vallahi, sen Türkiye’den git, Mavi Marmara’da belki de okuldan arkadaşın, mahalleden komşunu Türk olduğu için katlet, hakaret et, işkence yap, bu vatanseverlik olsun, biz, böyle bir ihanet olur mu, bu kafaya devlet teslim edilir mi diyelim, ırkçı olalım...
Demem o ki, Sinagoglar ve cemaat adamlarına, Türkiye Cumhuriyeti de hem vatandaşlarına, hem kurumlarına sahip çıksın. Bir zamanlar Mavi Marmara baskınında Türklere işkence yapan ve onları katleden türden insanların kimi camilerde imamlık yaptığı, emekli olduğu ve emekli maaşı aldığı, sonra da İsrail’e yerleştiği hususunda bilgiler gelirdi. Dinimizi bile dinimizden olmayanlara teslim edersek “Van münit”ler bir gaz alma eyleminden başka bir anlam taşımaz... Açık söylüyorum, bütün Yahudiler insan kardeşim, Türkiye’dekiler de canım vatandaşımdır.
Kripto söz konusu olduğunda ise kendimi güvende hissedemiyorum...
Bu satırlardan rahatsız olanlar varsa dönüp İsrail’i baksın... Türkiye’deki toleransın onda birini bırakın başka milletten olanlara Yahudilerin belli bir kesimine bile göstermediklerini bilmediğimizi zannetmesinler...