Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızın başlangıcı (2)

Dün bu köşede istiklal savaşı ile aynı zamanda siyasi bağımsızlığımızın yanında ekonomik bağımsızlığımızı da elde ettiğimizi; Osmanlı döneminde bazı yabancı devletler için verilmiş kapitülasyon'lardan ve yabancıların borç idaresi olan "Düyun-u Umumiye"den de kurtulduğumuzu yazmıştım.

Aslına bakarsanız, savaşın 1923'te bittiğini söylemekte zordur. Zira yeni bir düzen kurmak ve sosyal dönüşüm de savaş kadar zordur. Bu dönüşümün adı ''Batılılaşma''dır.

Batılılaşma, toplumların, sanayi, teknoloji, hukukun üstünlüğü, bağımsız ekonomi, yaşam tarzı, eğitim, Demokrasi, insani değerler ve laik devlet konusunda batı değerlerini benimsemesi demektir. Osmanlının 200 yıl mücadele verdiği ve kesintiye uğrayan Batılılaşma nimetlerini Kurtuluş Savaşı sonrasında başarabildik.

Osmanlı İmparatorluğunda batılılaşma adımları 1923 Cumhuriyetten 200 sene önce atılmıştı. İlk defa Lale Devri'nde matbaa kuruldu, tiyatro başladı. Fakat Patrona Halil isyanı çıktı.

III. Selim (Yeni Düzen) hareketini başlattı, yeniçeri isyanıyla, Kabakçı Mustafa isyanıyla patlak verdi. Selim öldürüldü.

II. Mahmud, 1826'da ilmiyeyi yanına çekerek Yeniçeri Ocağı'nı yok etti. Bu büyük bir olaydı. Batılılaşma hareketi esas bu noktada başladı. Padişahın adı gavur padişaha çıkmıştı.

1839'da Sadrazam Mustafa Reşit paşa Tanzimat'ı ilan etti. Gülhane Hattı Hümayunu, bir renasans'tı.

1856'da Islahat Fermanı ilan edildi. 1876'da Kânûn-ı Esâsî ilan edildi. 1868'de Şûrâ-yı Devlet kuruldu,

1908'de meşrutiyetin ilanı, Abdülhamid tarafından Kânûn-ı Esâsî'nin yeniden yürürlüğe konmasıyla başladı. Bu, 1909 ve 1911'de değiştirilerek parlamenter sisteme uygun hale getirildi. Mebuslar Meclisi'nin Sultan Vahdettin tarafından 11 Nisan 1920'de tasfiyesi ile sona erdi .

Osmanlıda 200 yıllık mücadelesini Cumhuriyet döneminin ilk on yılında başardık. Birçok devrim yapıldı. Demokrasinin yolları döşendi.

Bu devrimlerden bazıları;

* 17 Şubat 1926; Medeni Kanun'un kabul edilmesi

* 30 Kasım 1925; Tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması

* 1928-1937; Laikliğin kabul edilmesi

* 1930-1933 ve 1934; Kadınlara birtakım haklarının verilmesi

* 25 Kasım 1925; Şapka ve kıyafet kanununun kabul edilmesi

* 3 Mart 1924; Eğitim ve öğretimin modernleştirilmesi,

* 1 Kasım 1928; Harf devrimi;

* 12 Temmuz 1932; Dil devrimidir.

Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi birçok Batı ülkesinden daha önce olmuştur. 1930 yılından itibaren önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları da 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.

Bazı Avrupa Ülkeleri ve Türkiye 'de kadınlar için seçme ve seçilme hakları tarihleri şöyledir;

Türkiye: 1934; Fransa: 1944; İtalya: 1945; Yunanistan: 1952; Belçika: 1960; İsviçre: 1971

Özetle; Türk Toplumu, İstiklal Savaşı nedeniyle katlandığı maliyetleri yalnızca savaş maliyeti olarak gördü. Demokrasiye gidiş yolunu ve Atatürk Devrimleri'ni kucağında buldu. Batı ülkeleri gibi demokrasi için bedel ödemedi. Bu nedenledir ki, Türk halkı günümüzde insan hakları ve demokratik özgürlükler konusunda, Avrupalılar ve Amerikalılar kadar hassas olamıyor.

dfs-004-001-011-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları