Siyasi heyecanla dolu bir "bayram"!

Gerçi, çoğunluğunu Araplar'ın teşkil ettiği bazı İslam ülkelerinde bugün de bayram kutlanıyor.

Ne var ki, Ramazan'a bir gün sonra başlanan bu ülkelerde, bayramın sevincine acılar da karışıyor.

Özellikle; Filistin, Yemen, Afganistan, Suriye ve Irak'ın kuzeyleri hatta Ürdün'de olaylar birbirini kovalıyor.

Ancak, ne olursa olsun; kutsal Ramazan Bayramı'nın öncelikle İslam alemine ve bütün dünyaya, huzur ve bereket getirmesi daima bekleniyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, İslam aleminin huzurunu bozan şer güçlerin yıllardan beri bu fitnelerini korkusuzca icra ettikleri görülüyor.

Bunun en büyük nedeni ise, İslam aleminde senelerdir süren mezhep itilafları ve bölgenin petrol zenginliği olduğu gözler önüne seriliyor.

Aslında, çoğu yoksul veya işsiz halkın böylesine bir ihtirası bulunmuyor.

Sadece, yönetenlerin daha doğrusu ülkenin zenginliklerine hâkim elit tabakanın kişisel düşünce ve istemleri bu "kısır döngü"yü yaratıyor.

Ne yazık ki; İslam dünyası mübarek bir Ramazan Bayramı'nı daha "buruk" bir şekilde geçiriyor.

Gerçekten de, İslam ülkelerinden bazıları, ya "istilâ altında" ya da "yok olma" tehdidiyle çatışıyor, savaşıyor.

Afrika'nın ortalarından, Afganistan'ın içlerine kadar bir "kaos" içinde çırpınan İslam alemi, çıkış yolunu bir türlü bulamıyor.

Daha doğrusu, malum "şer güçler" her seferinde yeni oyunlarla, yeni tuzaklarla İslam alemini adeta sindiriyor.

Filistin, Tunus ve Yemen trajedisinin yanı sıra, komşumuz Irak ve Suriye'de yaşananlar, kutsal bayramımıza yine gölge düşürüyor.

Körfez ülkelerinde karma karışık anlaşmazlık, inatla sürdürülüyor.

Bu arada, Türkiye tarafsızlık sınırını çizemiyor.

ABD; Afganistan'ın yanı sıra, Irak gibi ülkeleri çoktan beri "iç savaş"la baş başa bırakmış oluyor.

Irak, Suriye ve Yemen'de cereyan eden iç savaşın boyutu o kadar "hassas" ki "mezhep" çatışmasını da içeriyor.

***

Öte yandan Kıbrıs'ta yaşanan trajedinin sona ereceği sinyalleri veriliyorsa da, Batı'nın bunu yürürlüğe sokmayacağı biliniyor.

Türkmenleri kimse umursamıyor

Soydaşlarımız Türkmenlerin üç ateş arasında, korumasız ve desteksiz kaldıklarını Türkiye dahil kimse umursamıyor.

Üstelik, sözüm ona yapılan son seçimde bile oylarının büyük bir bölümü imha edilerek, geleneksel "düşmanca" tutum ve davranışlar yeniden sergileniyor.

Hele, soydaşlarımızın bayramlarının tam bir "mahrumiyet" ve "baskı" içinde geçtiğinin haberleri geliyor.

Kaç bayramdır bu trajedi yaşanıyor.

Sayıları 3 milyonu bulan Türkmenlerin uluslararası anlaşmalar ve yasalarla hem "özerk yönetim" kurma ve hem de petrolün gelirinden pay alma hakları bulunuyor.

Ayrıca, zaten İsrail'i korumaya "ant içmiş" bir ABD'nin asıl niyeti ise, tehlikeleri ortadan kaldırarak, "enerji güvenliğini" sağlamakta "saklı" olduğu icap ediyor.

İslam aleminin ne denli tehlikeler içinde olduğunu belirtmeye çalışırken, hemen hemen her taşın altından İsrail arkasından da ABD çıkıyor.

Bunca karmaşaya bir de, başını Suudi Arabistan'ın çektiği Körfez ülkelerinin Katar'a karşı hamleleri, yeni yeni dengeler oluşturuyor.

En fazla kaybedenin ise Türkiye'nin olduğu veya olacağı anlaşılıyor.

Çok uzun yıllardır olduğu gibi, bazı İslam ülkelerinde dini bayramların "istila" altında kutlanması veya yaşanmasının ne zaman sona ereceği bilinmiyor.

Çünkü, İslam aleminde maalesef bir kalıcı barış sağlanamıyor.

Akıtılan kanlar, çekilen acılar bir türlü durmak bilmiyor.

Oysa, Orta Doğu'nun huzura çok ihtiyacı bulunuyor.

Ülkemize bakıldığında, heyecanlı bir bayram geçirildiği sezinleniyor.

Seçim atmosferi Türk milletini sarmalamış gözüküyor.

Zira, ülkenin düzenini ilgilendiren daha doğrusu "siyasi rejimi" tamamen değiştirebilecek bir seçime gidiliyor.

Hem de, bir hafta sonra Türkiye büyük bir sınavdan geçiyor.

Sonuç olarak, Türkiye geleneksel yönetim şeklini yeniden düzeltme fırsatını yakalamış bir heyecanlı atmosfer yaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları