Siyasette dönüşüm sancısı
AKP’tüzüğe 3 dönem kuralını koyarken, aslında bilinç altında,Türkiye’de hiçbir partinin 3 dönemden fazla iktidarda kalamayacağını öngörmüştür. Bu öngörüde de isabet var. Çünkü, siyasi iktidarın doğru yaptıkları onların görevi olarak görülüyor ve dikkat çekmiyor. Ancak arada bir yanlış yaptıkları daha fazla dikkat çekiyor. Ancak iktidar yıllarında AKP’nin yanlışları, doğru yaptıklarının kat be kat üstüne çıktı.
AKP iktidarı ekonomide çok yanlış yaptı. Küresel süreci yanlış değerlendirdi. Sıcak paraya sarıldı. Dışa bağımlı bir üretim yapısı oluştu. Cari açıkla ülke kan kaybetti. Dış borçlar arttı. Altyapı yatırımları, imalat sanayii, bankalar yabancı kontrolüne girdi. Piyasada, başta bankalar, kartelleşme oldu. Spekülatif piyasa oluştu. Eğitimde, imam hatip takıntılı bir strateji ile, eğitime ayrılan kaynaklar çar-çur edildi ve Türkiye’nin işgücü potansiyeli zarar gördü.
Terörle mücadele edecek kadroyu, vaseyet bahanesi ile Ergenekon kapsamında içeriye aldı, buna karşı açılım, Habur ve Oslo süreçleriyle teröre taviz vererek, terörü yeniden hortlattı.
Medyayı, yandaş ve candaş medya haline getirdi. Muhalefet yapanlara yaşam hakkı vermedi. Dış politikada çıkmaza girdi. İçerde teröre karşı kendi vatandaşlarını koruyamazken, Suriyelileri korumaya kalktı. Türkiye’yi tüm komşularla sorunlu ilişki içine soktu. Türkiye’nin milli dış politikası kalmadı. Yerine ABD-Ortadoğu projelerinin uygulama arenası oldu.
Siyasette, demokrasiyi ortadan kaldırdı. Cumhurbaşkanlığı seçimi AKP için sancılı olacak. Başbakan, Türkiye’de tek karar mercii konumuna geldi. İnşallah Türkiye Rusya’daki Başkan ve Başbakan örneğini yaşamaz. Yaşarsa demokrasi sorunu içinden çıkılmaz bir sorun olur.
İşte bu nedenlerle, toplum bugüne kadar görülmemiş bir endişe içindedir. Halkın morali bozuk ve siyasette yeni arayışlar içine girmiştir.
Toplumun büyük çoğunluğu Başbakanın ve AKP’nin gitme zamanı olduğunu düşünüyor ve fakat alternatif olarak CHP veya MHP’yi göremiyor.
CHP neden alternatif olarak görülmüyor ?
Kemal Kılıçdaroğlu halkın arasında dolaşıyor... Ancak Türkiye’nin temel sorunlarında etkili olamıyor. Zayıf kalıyor. Başbakanın yarattığı gündemin dışına çıkamıyor. Üstelik düşünce ve proje düzeyinde yarışmıyor. Yalnızca, düz mantıkla, laf yarışması yapıyor.
Yeni CHP Türkiye’nin ve CHP’nin temel değerlerini koruma misyonunu kaybetti. Anayasa görüşmelerinde Türklük üstüne yapılan tartışmalar Atatürk’le ilgili spekülasyonlar herkes tarafından kaygu ile izleniyor. Yeni CHP Türkiye’nin geleceği hakkında, muğlak bir yoldadır. Kimse bu konuda Yeni CHP çizgisini anlayamadı. AKP’nin de içinde yer aldığı Türkiye üstüne gizli bir projenin uygulayıcı diğer partisi izlenimini veriyor. Terör, bölücülük ve BDP konusunda kamu oyu artık Yeni CHP’ye güven duymuyor. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun getirdiği kadroları yetersiz ve yanlış buluyor. Söz gelimi Hüseyin Aygün olayı CHP’ye oldukça fazla kan kaybettirdi.
MHP’ye gelince... MHP sanki AKP’den korkuyor.. Her geçen gün AKP’nin çizgisine daha yakın gidiyor... Birçok konuda AKP’yi destekledi. Kaldı ki MHP’de şimdi 4 Kasım’da yapılacak kongrede Devlet Bahçeli dışında 5 genel başkan adayı var... Bunların hepsi de “Olmaz, böyle gitmez” diyor ve 16 yıllık yönetimin değişmesini istiyorlar.
Bu konjonktürde halkın iki seçeneği var..
1) Muhalafet partilerinden birisini iktidar yapmak... Ancak bunun için özellikle CHP’den Kılıçdaroğlu’nun gitmesi ve CHP misyonuna, özellikle Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkacak inançlı ve uyumlu bir kadronun iş başına gelmesi gerekir. Söz gelimi Deniz Baykal liderliğindeki CHP’de 23. dönem milletvekilleri, Parti Meclisi ve MYK tam bir uyum içinde çalışıyordu. Şimdi yeni CHP’de kimin ne yaptığı belli değil.
2)Terörle mücadelede, Türkiye’nin milli değerlerini önde tutmada kararlı ve inançlı yeni bir parti kurulursa, bu partiyi iktidar yapmak.