Siyasetin virüsleri

Ülkemizin batılı ülkeler standardında demokrasiye kavuşması, milletimizin yaşadığı sorunlarının çözülmesi, kişi başına düşen milli gelirin artması demokrasimizin rayına tam anlamıyla oturması için kuşku yok ki siyasetin virüslerinin ayıklanması gereklidir.

Darbeler sonucunda yapılan anayasalar milletin seçtiği siyasiler tarafından defalarca değiştirildi. Bugün yürürlükte olan anayasa 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında askeri yönetimi emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlandı ve halk oylaması ile yürürlüğe girdi.

Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi ve değiştirilmesini önermek kesinlikle yasaktır. Ancak diğer maddeler paspas çiğner gibi bugüne kadar 20 kez değişikliğe uğradı.

1 - Anayasa 18 Ekim 1982 tarihinde referandum ile kabul edildi

2 - 17 Mayıs 1987 tarih ve 3361 sayılı Kanun,

3 - 08 Temmuz 1993 tarih ve 3913 sayılı Kanun,

4 - 23 Temmuz 1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun,

5 - 18 Haziran 1999 tarih ve 4388 sayılı Kanun,

6 - 13 Ağustos 1999 tarih ve 4446 sayılı Kanun,

7 - 03 Ekim 2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun,

8- 21 Kasım 2001 tarih ve 4720 sayılı Kanun,

9 - 27 Aralık 2002 tarih ve 4777 sayılı Kanun,

10 - 07 Mayıs 2004 tarih ve 5170 sayılı Kanun,

11 - 21 Haziran 2005 tarih ve 5370 sayılı Kanun,

12 - 29 Ekim 2005 tarih ve 5428 sayılı Kanun,

13 - 13 Ekim 2006 tarih ve 5551 sayılı Kanun,

14 - 10 Mayıs 2007 tarih ve 5659 sayılı Kanun,

15 - 31 Mayıs 2007 tarih ve 5678 sayılı Kanun,

16 - 09 Şubat 2008 tarih ve 5735 sayılı Kanun,

17 - 5 Mayıs 2008 tarih ve Anayasa Mahkemesi'nin 2008/116 sayılı kararı,

18 - 7 Mayıs 2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun,

19 - 07 Temmuz 2010 Anayasa Mahkemesi'nin 2010/87 sayılı kararı,

20 - 20 Mayıs 2016 tarih ve 6718 sayılı Kanun,

21 - 21 Ocak 2017 tarih ve 6771 sayılı Kanun

Değerli okurlarım,

Türk siyasetinin içinde bulunan virüsleri şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi virüs; Darbeciler tarafından hazırlanan 1982 anayasasıdır.

İkinci virüs; Tek kişi tarafından yönetilen rejimdir.

Üçüncü virüs; Cumhurbaşkanının partili olmasıdır.

Dördüncü virüs: Antidemokratik Siyasi Partiler yasasıdır.

Beşinci virüs; Seçim yasalarıdır.

Altıncı virüs: Yüksek Seçim Kurulu yasasıdır.

Yedinci virüs; Kuvvetler ayrılığı prensibinin kaldırılmış olmasıdır.

Sekizinci virüs: Türkiye Büyük Millet Meclisinin gücünün elinden alınmasıdır.

Dokuzuncu virüs: Bakanların seçilmiş değil atanmış olmalarıdır.

Onuncu virüs: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesinin rafa kaldırılmasıdır.

On birinci virüs; Eğitim sisteminin çökertilmesidir.

On ikinci virüs: İşsizliğe çare bulunamamasıdır.

On üçüncü virüs: Enflasyon ve hayat pahalılığının önlenememesidir.

On dördüncü virüs: Üniversiteli işsizler ve üniversiteli işçiler sorunlarıdır,

On beşinci virüs; Emeklilikte yaşa takılanların yani EYT'lilerin sorunudur.

On altıncı virüs; Sendikal hakların anayasa ile kısıtlanmasıdır.

On yedinci virüs; Medyaya yapılan baskı, gazetecileri hapislere doldurmadır.

On sekizinci virüs: Fikir özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.

On dokuzuncu virüs; Dış politikadaki hatalar ve tutarsızlıklardır.

Yirminci virüs; Toplumsal mutabakat ile sorunların çözülememesidir.

Yirmi birinci virüs; Yolsuzluk, rüşvet ve iltimastır.

Yirmi ikinci virüs; Vergi adaletini sağlayamamaktır.

Yirmi üçüncü virüs: Tarım ve Hayvancılık yapan köylülerin kente göç etmesidir.

Yirmi dördüncü virüs: Tarım ülkesi Türkiye'nin tüm tarım ürünlerini ithal etmesidir.

Yirmi beşinci virüs; Siyasetçilerin nefret ve hakaret dili kullanmalarıdır.

Yirmi altıncı virüs; Siyasetçilerin vatandaşa hizmet yerine birbirleri ile kavga etmeleridir.

Değerli okurlarım,

Sizler bu listeye biliyorum ki sayısız virüs ekleyebilirsiniz.

Benim demem o ki eğer Türk siyasetini batılı örneklerinde olduğu hale getirebilmemiz bugün itibarıyla neredeyse imkânsızdır.

Tek çare şudur:

Türkiye'de güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejimi kurmak için toplumsal mutabakat ile sıfırdan yeni bir anayasa yapmaktır.

Bu anayasa ile eş zamanlı olarak yukarıda saydığım virüsleri temizlemek için de yasa değişiklikleri hazırlanmalıdır.

16 Nisan anayasa değişiklikleri Türkiye'yi görüldü ki 2023 yılına kadar dahi taşıyamayacaktır.

Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Türk öğün, çalış, güven" sözünü de özellikle siyasetçilerimize anımsatmak isterim.

İç ve dış siyasetle öğünüyor muyuz? Hayır…

Çalışıyor muyuz? Hayır…

Güveniyor muyuz? Hayır…

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları