Siyaseti kişiselleştirmenin halka maliyeti
Son günlerde medya Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı''nda çatlak olur mu? sorusuna yoğunlaştı. Bunun nedeni Türkiye''de öteden beri siyasetin kişilere indirgenmiş olmasıdır. AKP bu alanda zirve yaptı, Erdoğan partisi haline geldi. Aslında Memleket partisi genel Başkanı İnce''nin cumhurbaşkanlığı için çok aday isteğinin temelinde bu anlayış yatıyor.
Ne var ki; AKP ve genel Başkanı Erdoğan ile, siyaseti kişiselleştirmenin ülkeyi nerelere getirebildiğini gördük ve anladık ki siyaseti tek kişiye, tek lidere bağlamının maliyetini hem ülke çekiyor hem de bizzat partisi çekiyor. AKP içinde huzursuzluk, çıkar odaklı kamplaşma ve partiden kopup yeni partileşmeler ve en önemlisi AKP''nin oy kaybı da bu durumu açıklıyor.
Mamafih anketlerde aynı doğrultuda çıkıyor… Vikipedi 2023 seçimleri için tüm anketlerin ortalamasını alarak siyasi eğilimleri gösteriyor. Tüm anketlerin ortalaması olduğu için de yanlı anketler, aşırı sapmalar izale edilmiş oluyor.
2023 SEÇİM ANKETLERİ AĞUSTOS ORTALAMASI;
Son anketlerde Cumhur İttifakı''nın toplam oy oranı yüzde 37,3 oluyor. Millet İttifakı oy oranını hesaplamaya gerek yok; Çünkü Türkiye de artık siyasette tek eksenli oldu. İdeolojik çatışmalar, sağ-sol çatışmalar ikinci planda kaldı… Artık belirleyici tek politika bu toplum; kamplaşmanın, gelir dağılımında bozulmanın, işsizliğin, yoksullaşmanın, otokrasinin getirdiği maliyetleri daha çekecek mi? Yoksa bu sorunlardan kurtulacak mı? Ekseninde oluştu.
Çıkışın tek yolu bu günkü başkanlık sistemini kaldırmak ve yeniden seküler demokrasiye dönmektir. Bunun için anayasanın değişmesi zaman alır ve fakat uygulamada siyasi iktidarın ve seçilmişlerin niyete bağlıdır. Bir günde de ülke bu karanlıktan kurtulabilir. Bunun içindir ki, diğer muhalif partiler ittifak yapmadan da aynı demokratik çizgide birleşmelidir.
Karamollaoğlu''nun söylediği İktidar yanlışlardan dönerse destek veririm söylemi de zımni olarak bu iktidarın yanlışlardan dönemeyeceğini ifade eden bir yaklaşımdır. Zaten ortada AKP yok, Erdoğan var… Erdoğan da yanlışlardan dönerse ortada parti kalmaz.
Erdoğan''ın iktidarda kalma anlayışı;
* Toplumsal kutuplaşma ve yandaş safları sıklaştırma,
* Bir kesime bir kesimden gelir ve servet transfer etmek,
* Din odaklı, dini kurtarıyoruz şeklinde inanç popülizmi yapmak;
* Vesayeti kaldırıyoruz diye parti devleti ve otokrasiyi getirmek;
* İstihdam yaratmak yerine popülizm yaparak halka poşet dağıtmak.
Son yıllarda artık halk siyaseti tek adama indirgeme anlayışının ve bu anlayışla gelen Başkanlık sisteminin kendisi için bir çıkmaz olduğunu anladı. Bunun içindir ki, anketlerde Erdoğan''a olan güven de azaldı. Söz gelimi; metropol son anketinde;
Erdoğan''a görev onayı verenler yüzde 38,1 ve vermeyenler yüzde 51,5 oranındadır.
Bu şartlarda muhalefet partilerinin de akıllı olması gerekir:
1. Muhalefet partilerin, önce Türkiye''nin geleceği için, bu günkü çıkmazdan kurtulması için, demokrasi ve hukukun üstünlüğü, güçlendirilmiş parlamenter sistem, toplumsal birlik ve beraberlik, ekonomik istikrar çizgisinde ortak hedefte birleşmeleri gerekiyor.
2. Örnek ve umut olmak için, parti içi demokrasiyi güçlendirmeleri gerekir. Ön seçimlere ağırlık verip, halkı siyasi süreç içine çekmeleri ve halkın demokrasiye sahip çıkmasının önünü açmaları lazımdır.
3. Tek bir aday çıkarıp, güç birliği içinde olmalıdırlar. Bu yolla seçimlerde seçim hilelerini engellemeleri ve seçimi denetlemeleri daha kolay olur.
4. Siyasi iktidarın din tartışması tuzağına düşmemeleri gerekir. Ayrıca olağan üstü hal ortamı yaratmak ve seçimleri bu ortamda yapmak gibi kötü niyetli olanlara karşı da hassas olmaları gerekir. Halkın bu tuzağa düşüp sokağa çıkmasını önlemeleri gerekir.
Türkiye dinamik nüfusa sahip, güçlü bir geçmişi olan büyük bir ülkedir. Şartlar oluşmuştur. Bu günkü siyasi handikaptan da kurtulacaktır.