Silahtan elde edilen "kanlı kazanç"!

Yazımızın hazırlandığı son ana kadar, "Suriye'nin doğusu harekâtı" ile ilgili herhangi kayda değer gelişme olmadığından ötürü, Orta Doğu'yu çok yakından ilgilendiren "kritik" olduğu kadar "hayati" bir durumu yeniden dile getirmek gerekiyor.

Üstelik bu konu, silah satışı ve bundan elde edilen "kanlı kazanç" olduğuna göre, özellikle bölgemizi çok yakından ilgilendiriyor.

Her şeyden önce, dünyadaki silah ticaretinin yüzde 2.5 oranında artarak 398.2 milyar dolar seviyesine ulaştığı biliniyor.

Böylesine bir artışın, dünyanın hem ticari hem politik dengesini bozduğu gibi, insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor olması nedense unutuluyor.

Silah satış hacminin 2002'ye kıyasla yüzde 44 arttığı gözlenirken, dünyadaki giderek artan silahlanma trendine dikkat çekiliyor.

En fazla silah satışı yapan ülkeler sıralamasında Rusya'nın, 2002 yılından beri en çok silah satan ikinci ülke konumundaki İngiltere'yi geçerek ikinciliğe yükselmesi özellikle ABD'de "kaygı" ile karşılanıyor ve dikkatle izleniyor.

Rusya, dünyadaki silah satışının yaklaşık yüzde 9.5'ini gerçekleştirirken; 10 Rus şirketin, 2017'de satışlarını yüzde 8.5 artırarak 37.7 milyar dolara çıkardığı görülüyorsa da, genel bilanço başka rakamlar gösteriyor.

Amerika liderliği bırakmıyor

Nitekim, dünyanın en çok silah, mühimmat ve ekipman satan ülkesi konumunda olan ABD bu alanda yaklaşık olarak elde ettiği 30 milyar dolarlık gelir ile askerî ihracatın dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri olduğu ortaya çıkıyor.

En çok silah satan 10 şirket listesine ABD'den 5 şirket girerken, Lockheed Martin 44.6 milyar dolarlık silah satışıyla geçen yıl dünyanın en büyük silah üreticisi oluyor.

ABD'li şirketler, dünyadaki tüm silah satışlarının yüzde 57'sine imza atıyor.

İngiltere, silah satışlarında Rusya'nın gerisine düşse de Avrupa'da en çok silah satışı gerçekleştiriyor.

Batı Avrupa'da ilk 100'e giren 24 şirketin silah satışları ise 2017'de yüzde 3.8 artışla 94.9 milyar dolara çıkıyor.

Ne var ki, özellikle ABD, silah fabrikalarının ve para akışının durmaması için daima, dış politikasını ve askerî stratejisini kullanmaktan kendini alamıyor.

Ancak, İsrail'in düşman bellediği ülkelere silah satımının dengelendiği de belirtiliyor.

Bu yüzden ABD'nin değişmez müttefiki olan İsrail'e yönelik denge politikası burada önemle etkinleşiyor.

Washington, Orta Doğu'da bir ülkeye silah satarken, o silahların İsrail'in teknolojisinden, donanımından üstün olmamasına dikkat ediyor.

Buna en yakın örnek ise, ABD'nin yeni nesil savaş uçağı olan F-35'in Orta Doğu'da yalnızca İsrail'e verilmesi gösteriliyor.

Özellikle kendileri için para kazanmanın en kolay yolu olan silah satışında Orta Doğu en büyük müşteri konumunu koruyor.

Orta Doğu'ya her yıl milyarlarca dolar değerinde satış gerçekleştiren ABD, bu konuda paraya olan düşkünlüğünü mevcut coğrafyalarda uyguladığı savaşçı politikalar ile sergiliyor.

ABD gelirinin büyük bir kısmı Orta Doğu'dan akan parayla kazanılırken, Washington bu noktada bölgedeki hedeflerinden de şaşmıyor.

Bu gelir şimdilik ABD için küçük çaplı füzeler/roketler, silahlar ve eski tip uçaklardan elde ediliyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, Orta Doğu'da; çatışma çıkarma, toprak istila etme ile şu veya bu şekilde silah satma birbiri ile kesişiyor.

Hatta, sırf para kazanmak için, yüzlerce sivil halkın, çoluk çocuğun canına kıyılıyor.

Oysa, her şeyden önce, başta "insan" geliyor.

Yoksa, petrol satımı-silah alımı-toprak istilası ve beraberinde getirdikleri ölüm, sefalet neredeyse sonsuza kadar sürebilecek "kısır döngü"ye dönüşüyor.

Semavi dinlere bile aykırı suçlar, çekinmeden işleniyor.

Gerçekten de, Orta Doğu'da yaşananlar bile, insanoğlunu tedirgin ediyor.

...Ve dünya döndükçe, "müstahak" olmayan bir hayat yaşanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları