Sevsinler sizin adaletinizi
Ligler yeniden başlarken Türk futbolunda 3 sezondur yılan hikayesine dönen, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile yayıncı kuruluş arasındaki naklen yayın ve pazarlık polemiği bitmediği gibi kulüplerimizi de canından bezdirdi. Kulüp başkanlarımız bu durumdan şikayetçi mi? Elbette. Hem de topluca TV''de programa çıkıp TFF''yi pazarlıkta "irade kullanamamakla" itham edercesine.
Şimdi gelelim yayın ihalesinin başlangıç hikâyesine; Bu hikâyenin başlangıcı 2016-17 sezonudur. Önce 5 yıl süreli ve sezonu 500 milyon dolara başarılı bir Süper Lig yayın ihalesi yapılıyor. Herkes memnun. Üstelik başarı siyasi iradenin "hatırına atfediliyor". Bu hatır olmasa Katarlılar bu paraları vermez deniliyor. Fakat bir de bakıyoruz ki henüz yıl geçmeden ardından yaşananlar ülkemiz futbolunu "Katarlı yayıncı kuruluşun oyuncağı" haline getirmiş. Onlar ne diyorsa o oluyor.
***
Önce; yapılan anlaşmaya ilişkin ödemelerin bir bölümünün dolar bir bölümünün TL yapılacağı ortaya çıkıyor, sonrasında yine yayıncı kuruluşun isteği üzerine her yıl mütemadiyen yeni uyarlamalar ile dolar kuru sabitleniyor ve çeşitli zamanlarda anlaşma bedellerinde indirimler yapılıyor. Tabii yapılırken de salgın hastalık gerekçe gösteriliyor. Hatta Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç''un hesap ve ifadelerine göre 5 sezonda toplam indirim yaklaşık 570 milyon doların üzerine çıkarak bir yayın yılı bedavaya getiriliyor. Daha vahim bir şey söyleyeyim mi? İhalede verilen teminat mektubu başka hiç bir ihalede rastlanmayacağı şekilde "Katarlı yayıncı kuruluşa iade ediliyor". Tabii böylelikle TFF''nin yayıncı kuruluş karşısında eli zayıflıyor. Peki gerekçe; "Katar devletinin itibar ve sözü" bir kağıt parçasından az mı?..
***
Sonuç, son 4 senede Avrupa''daki ilk 5 ligin yayın geliri yüzde 7-8 oranında artarken, Türkiye''deki naklen yayın gelirleri yüzde 25-30 aşağıya iniyor. Tabii biz de hayırdır ne değişti. Katarlı dostlarımız nezdinde var olan "itibarımız mı bitti?", "Avrupa''da pandemi yok mu?" diyemiyoruz. Peki ya bunu diyemeyen TFF şimdi sezon başlarken ne diyor? İşte enteresan taraf ta bu. Federasyon, kulüplerin "hamisi ve koruyucusu olduğunu unutuyor" ve veya "gücünün yetmediği tesirlerle" yayıncı kuruluşa karşı kulüpleri savunamıyor. Üstüne üstlük yayıncı kuruluş "incinmesin" diye sezon başlarken genelge yayınlayarak kulüplere "bu işi büyütürseniz, şikayetçi olur, demeç verir ya da seyircinize protesto ettirirseniz size ceza veririm" diye aba altından sopa gösteriyor. Bunu yaparken de Türkiye''de yap işlet devret modeli ile yapılan, milleti canından bezdiren köprülerden, havaalanlarından, hastanelerden "mücbir sebep salgına rağmen" hiç bir indirime gidilmediğini hesap etmiyor, edemiyor, bunu gerekçe göstererek Katarlı yayıncı kuruluşun talebini geri çeviremiyor. Sevsinler sizin adaletinizi.