Ülkemizde oynanan futbol sert, kontrolsüz agresif ve çok faullü. 12. haftada oynanan Malatya-Fenerbahçe maçında 34 faul, Galatasaray-Başakşehir müsabakasında 33 faul, Ankaragücü-Trabzon karşılaşmasında 30 faul, Konya-Beşiktaş maçında 23 faul yapılmış. Avrupa ile karşılaştırdığımızda bu rakam çok büyük. FIFA, kurallarında son değişikliklerin felsefesini; 'Oyuncuların davranışlarını iyileştirmek, topun oyunda kalma süresini artırmak, adaleti sağlamak, cazibeyi artırmak' diye tanımlamış. Bu kadar faullü ve sertlik içeren oyun tarzımız FIFA'nın bu sözleriyle örtüşmüyor. En çok sakatlıkların olduğu bir ligimiz var. Bu kadar faullü oyunda maç sık sık kesiliyor. Zaman kaybı kaçınılmaz. Tempo düşüyor. Seyir zevki azalıyor. Agresif oyun tarzı da kaliteyi düşürüyor. FIFA'nın futbolcu sağlığının korunması direktifinde olduğu gibi hakemler oyuncu sağlığını korumayla yükümlüdür. Hakemin görevi mümkün olduğunca temiz bir oyun seyri sağlamaktır. Oyun esnasında gerektiğinde şahsi cezalar verilecektir. Ancak tespitlerimizde şahsi cezalar zamanında ifade edilmiyor. Bu davranış maç yönetiminde problemlere neden oluyor. Müsabakanın başında agresif eyleme sarı kartını çıkaran hakem, sertliklere mani olmak için adım atmıştır. Ülkemizde aynı olaylarda farklı kararlar, futbolcularla huzursuzluk yaratıyor. Bir olaya bir hakem sadece faul, bir başka hakem sarı, bir başkası da kırmızı çıkartıyorsa, bir karmaşa ortaya çıkıyor. Bunun çözümü de yapıcak seminerlerle bir standart yakalanmasıdır.
