Serin Savaş

Bütün bilim dallarında olduğu gibi, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerin de kendine özgü kavram ve terimleri vardır. Bunlardan en sık kullanılanlardan birisi de “Soğuk Savaş” terimidir. Bu tabir ilk defa Amerikalı bürokrat ve ABD başkanlarına (Woodrow Wilson ve Franklin D. Roosevelt) danışmanlık da yapan iktisatçı devlet adamı Bernard Baruch (1870-1965) tarafından 1947’de kullanılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Doğu-Batı Bloku arasındaki politik, askeri ve ideolojik gerginliği ifade etmek için kullanılmıştır. Sıcak savaş tabiri de doğrudan savaşı veya çatışmayı ifade etmektedir. İki bloklu dünya arasındaki gerginliği ifade eden Soğuk Savaş tabiri işlevini görüp ömrünü tamamlamıştır. Sovyetler Birliği’nin 1990’da yıkılmasıyla tek kutuplu hale gelen dünyamızda benzer gerginliklere ve yeni bir durum ortaya çıktığında hangi ismi vereceğiz bilmiyoruz, bu nedenle biz de, ne soğuk ne de sıcak olan bu gerginliğe ‘Serin Savaş’ demeyi uygun gördük.

Avrupa’nın kanayan yarası
Geçen hafta Ukrayna sorunuyla ilgili Soğuk Savaş dönemini çağrıştıran önemli bir toplantı yapıldı. 12 Şubat 2015 tarihinde bir tarafta Rusya, diğer tarafta Almanya ve Fransa, Avrupa’nın kanayan yarası Ukrayna sorununu çözmeye çalıştı. Rusya’nın ısrarı üzerine müzakereler Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk’te yapıldı. Putin’in ısrarının nedenlerinden birisi kamuoyunun dikkatinden kaçtı, zira Beyaz Rusya Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko Batılılar tarafından, Avrupa’nın son diktatörü olarak adlandırılıp, Avrupa ülkelerine ve Amerika Birleşik Devletleri’ne 2011 yılından beri girmesine izin verilmemektedir. Merkel ve Hollande ülkelerine sokmadıkları Belarus (Beyaz Rusya) Devlet Başkanı’nın misafiri olmak zorunda kaldılar.
Ukrayna krizi ve Kırım’ın ilhakı, Rusya ile Batı dünyasını karşı karşıya getirdi ve ciddi çatlaklara neden oldu. 1990 sonrası beliren barış umudu kararmaya başladı.Rusya eski müttefiklerini bir bir Batı’ya kaptırdı. Doğu Avrupa’nın sosyalist ülkeleri NATO ve AB üyeliği için kuyruğa girdiler. Rusya bu yarışta geride kalanları toplamaya çalışıyor. Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Moldovya’yı yakın markaja aldı. ABD başta olmak üzere Batılılar, Rusya’nın, ülkeleri zorla kontrolüne alma politikasından vaz geçmesini istemektedir. Dikkat edilirse eğer, ilginç bir şekilde ABD ve İngiltere, Rusya ile görüşmelere katılmıyor. Çünkü Rusya ile görüşme yoluyla bir sonuca varılabileceğine inanmıyorlar. Rusya ile barış içinde sorunları görüşerek çözüleceğine inanan Almanya ve Fransa’ya, gidip görüşün ve sonuç alın da görelim demektedirler. Rusya 16 Mart 2014’de Kırım’da bir referandum düzenleterek Rusya’ya bağlanmasını halka onaylattı ve bu sonuca dayanarak da Putin, 18 Mart 2014’te Kırım’ın Rusya’ya ilhakı kararını onaylayarak resmen Kırım, Rusya’nın bir parçası oldu. Rusya şimdi de Batı yanlısı Ukrayna’yı cezalandırmanın ikinci ayağı olan Doğu Ukrayna topraklarını da Rusya’ya katmak için halk ayaklanması düzenleyerek aynı yolu izlemeye başlamıştır. 19 Eylül 2014’te Batı’nın ısrarı üzerine bir anlaşma sağlanmış ve Rusya sorunları barışçıl yollardan çözmeyi kabul etmiş ama anlaşmaya uymamıştır. Şimdi yeniden 11-12 Şubat 2015’te benzer bir anlaşma sağlandı ama Rusya bu kez fazla bir vaatte bulunmadı. 15 Şubat’tan itibaren ateşkes sağlandı ama ne kadar uyulacak garantisi yoktur. Resmen kabul etmese de Rusya, ayrılıkçıları el altından desteklemektedir. Putin iki nedenle bu anlaşmaya yardımcı oldu; birincisi yakın ilişki içinde olduğu Almanya ve Fransa’yı eli boş göndermek istemedi ve ikincisi ise Batı’nın kendisine uyguladığı ambargodan kurtulmanın yolunu bulmak istemesidir.
Putin, Ukrayna’nın doğusunda önce özerklik hakkı sağlayıp, peşinden de bir referandumla Rusya’ya bağlama peşinde, bugünkü davranışları ve politikası nihai hedef için, zaman kazanıp zemin hazırlamaktır. Kırım’ın ilhakını Batılı ülkeler tanımadılar ama geçen hafta yapılan toplantıda Kırım konusu hiç gündeme gelmedi ve fiili durumu herkes kabul etmek zorunda kaldı. Putin, Batının Kırım ve Ukrayna’nın doğusu için savaş açmayacağını bilmektedir. Ekonomik ambargoyu bir şekilde hafifleteceklerdir. İran’a yirmi yıldır ambargo var İran pes etmedi, Rusya’nın da pes etmeyeceği muhakkaktır.

Yazarın Diğer Yazıları