Sergen Yalçın Beşiktaş'ın çocuğu öyle mi? Alın size Sergen Yalçın. Gürel Yurttaş yazdı
Bu herhalde sadece bizde var.
Adam sözleşme imzalayıp, profesyonelce hem de astronomik rakamlara top oynuyor. Aidiyet yapıştırmaya bayılıyoruz.
Galatasaray'da da öyle, Fenerbahçe'de de Beşiktaş'ta da.
- Galatasaray'ın imparatoru Fatih Terim.
- Fenerbahçe'nin evladı Rıdvan Dilmen.
- Beşiktaş'ın çocuğu Rıza Çalımbay.
Gibi örnekleri artırabilirim.
Oysa hepsi profesyonelce para karşılığı yaptılar bu işi.
Dönemlerinde herkesten fazla kazandılar. Transfer görüşmelerinde uzun uzun pazarlıklar yaptılar.
Buna diyeceğim yok. Elbette profesyonel dünyada hakları bu.
Benim itirazım yaklaşıma.
Son örneği şu:
- Beşiktaş'ın çocuğu Sergen Yalçın. Beşiktaş'ın başına mutlaka gelmeli.
Bu şekilde baskı yapılıyor.
Yönetimin elini kolunu bağlayacaklar neredeyse.
'Beşiktaş'ın çocuğu' diye diye.
Peki o zaman. Şöyle tarihi bir hatırlayalım mı?
Sergen Yalçın Beşiktaş'ta futbola başladı. Beşiktaş'ta tanındı.
Peki neden ayrıldı? Hem de 25 yaşındayken.
Hemen "Uğur Ekşioğlu ile kavga etti de ondan" demeyin. Siz de bu oltaya gelmeyin.
Evet, o yıl Koç Holding'in CEO'su olan yönetici Uğur Ekşioğlu ile kavga etmiş, ağır laflar söylemiş ve kadro dışı kalmıştı ama. Bir hafta sonra Ekşioğlu, "Kulüp zarar görmesin" diyerek karardan vazgeçilmesini istemiş, Sergen Yalçın da kadroya dönmüştü.
O dönemin yöneticisi Metin Keçeli ile de konuştum; belki ben olayları yanlış hatırlıyorumdur diye. Ondan da onay aldım.
Kadro dışı olayından 2 ay sonraydı transfer dönemi.
Beşiktaş sözleşmesini uzatmak için teklifte bulundu. Kabul etmedi. O dönem Süleyman Seba'nın sağ kolu olan yönetici Metin Keçeli haber gönderdi:
- Parayı artıracağız. Ama sağda solda ileri geri konuşmasın. Soru sorana 'Ben Beşiktaşlıyım. Ayrılmak istemiyorum' gibi şeyler söylesin.
Ama o ne yaptı?
O akşam bir televizyon kanalına çıktı, akıl almak laflar söyledi. "Yöneticiler kim oluyor. Bana kimse dokunamaz" gibi.. Keçeli, "Beşiktaş'ın üstünde görmüştü kendisini" dedi.
Bunun üzerine Beşiktaş peşini bıraktı. O da astronomik bir paraya anlaştığı Cem Uzan'ın takımı İstanbulspor'a gitti.
Sonra...
O büyük yeteneğine rağmen hiçbir yerde dikiş tutturamadı fazla.
Siirt Jetpa'da oynadı. (O zaman Jet Fadıl büyük para veriyordu). Galatasaray'da oynadı. Fenerbahçe'de oynadı. Trabzonspor'da oynadı. Oynadı da oynadı. Sonra tekrar Beşiktaş'a geldi, parasını aldı topunu oynadı.
Dün akşam Feyyaz Uçar'ın konuşmasını televizyonda izlerken aklıma geldi bunlar.
Sürekli gündeme getiriliyor ya Sergen Yalçın Beşiktaş'ın çocuğu göreve gelsin diye.
Gazeteciler de sordu: "Sergen Yalçın gündemde var mı?"
O da, "Beşiktaş'ın çocuğu. Onunla da görüşeceğiz" deyiverdi.
Baskıdan etkilendi demek ki. Eğer Beşiktaş'ın yeni yönetiminde, Feyyaz Uçar'da, Samet Aybaba'da böyle bir eğilim olsaydı gelmeye hazır olan Sergen Yalçın çoktan getirilmişti.
Bakın...
Sergen Yalçın'a laf etmek değil benim derdim. Profesyonel hayat bu. Doğaldır da.
Ama bu nedir kardeşim;
- Beşiktaş'ın çocuğu Rıza Çalımbay.
- Beşiktaş'ın çocuğu Sergen Yalçın.
- Beşiktaş'ın çocuğu o, bu, şu!
Beşiktaş'ta oynadılarsa dönemlerinin en yüksek paralarını aldılar. Rıza Çalımbay'ın döneminde 2 senede bir 6 futbolcu için yapılan iç transfer görüşmelerine girmeyeyim şimdi. Süleyman Seba'nın o dönemki sözlerine de. Çok uzar yazı.
Onun için vazgeçelim bundan.
Beşiktaş'ın yönetimi kimin yararlı olacağını düşünüyorsa bırakın onu getirsin takımın başına. Baskı altına almayın.
Manchester City'de Manchester'in çocuğu mu var da aldı kupaları.
Real Madrid'i Real Madrid'in çocuğu mu çalıştırıyor?