Senaryo gerçek mi oluyor?
Maliye Bakanı Unakıtan’ın tedavi için Amerika’ya uğurlanmasının ardından, Doğan Grubu’na verilen yüklü cezaya karşı çıkan Gelir İdaresi Başkanı Ulusoy da, görevinden alınarak ülke dışına gönderildi
Yalçın Küçük, odatv’ye yaptığı açıklamada, Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasıyla, Unakıtan’ın rahatsızlığının aynı günlere denk gelmesinin tesadüf olmayabileceğini söyleyerek, içimize kurt düşürmüştü bir kere... Ertuğrul Özkök de, “Doğan Grubu Mali İşler Koordinatörü Soner Gedik ile Gelir İdaresi Başkanı M.Akif Ulusoy arasındaki görüşmenin Maliye Bakanı Unakıtan’ın bilgisi dahilinde” yapıldığını belirtince, o kurt, kalemimizi kemirmeye başlamıştı:
Yaz, yaz, yaz...
Minik kuşlarımız, köstebeklerimiz, böceklerimiz olmadığı için, içimizi kemiren kurda uyup, gördüğümüz fotoğrafa uygun bir ’senaryo’ yazmıştık.
Buna göre, Erdoğan, “AKP’yle uğraşanları havale ettikleri” Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’dan, Doğan Grubu’na yapılacak vergi kaçakçılığı operasyonunu yönetmesi istedi. Unakıtan, sipariş edilen türde bir ceza vermenin mümkün olmadığını söyleyerek, teklifi reddetti. İkili arasında esen şiddetli lodos, Unakıtan’ı hasta etti. Bunun üzerine o ’tedavi için’ Amerika’ya, vergi denetçileri de Doğan Holding’e doğru yola çıktı...
Ancak, Unakıtan, Doğan’ın yöneticilerine, Gelir İdaresi Başkanı ile görüşüp, prosedür ve alternatif çözüm yollarını istişare etmelerini önermişti bile.
Bu arada Erdoğan, ’otomatik pilot’ işlevi görmesi için dostu Nazım Ekren’i devreye soktu. Ve operasyon başarıyla tamamlandı. Lakin, iktidar, “keyfini çıkaramadığı operasyona operasyon mu derdi.” Kutlama faslında ahengi bozan çatlak sesleri kısmanın zamanı gelmişti...
Senaryomuz film olursa ’Kemal Abi düşerken’ adının uygun olacağını düşünmüştük. Unakıtan’ın ‘uzaklaştırılması’ndan sonra, Gelir İdaresi Başkanı’nın da görevden alınması gösteriyor ki Kemal Abi yalnız düşmeyecek, bürokratlarını da peşinden sürükleyecek...
++++++
Gülen maskenin arkasındakiler
Abdullah Gül, yüzünde sürekli gülen bir maske taşıyor.
Davranışları, gerçek düşüncelerini yansıtmıyor.
O yemekler, o toplantılar ve herkese dağıttığı mavi boncuklar da bir kandırmaca.
Bunun kanıtı yaptığı atamalar.
Bu atamalarda seçtiği isimler cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını, Atatürk ilke ve devrimlerini savunan, onlara bağlı olan insanlar değil.
Daha vahimi onlar laik, demokratik rejimin güvencesi olan anayasanın değiştirilemez maddeleriyle kavgalılar.
Onlar bu maddeleri değiştirmek için yanıp tutuşuyorlar.
* Tufan Türenç / Hürriyet
++++++
Ulusoy bilmiyor Star nasıl öğrendi?
Görevden alındığı bildirilmeyen Mehmet Akif Ulusoy, önceki gün, kendini hala Gelir İdaresi Başkanı sanıyordu
Milliyet Gazetesi’nin dün birinci sayfasından “Ulusoy Bilmecesi” başlığıyla verdiği haberde, ‘Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile yaptığı telefon görüşmesi internet sitelerinde yayınlanan Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy’un yıllık izine ayrıldığı’ yazıyordu. Habere göre Ulusoy, görevden alındığı iddialarına karşılık ”Bana resmi olarak bildirilmedi. Bugün itibarıyle hala Gelir İdaresi Başkanı’yım“ demişti.
İsmi açıklanmayan bir Maliye Bakanlığı yetkilisi de, ‘Ulusoy, 16 Mart’a kadar izinde olduğu için, resmi olarak ancak izin tarihinin bitiminden sonra görevden alınabileceği’ bilgisini vermişti.
Aynı günün, yani dünün Star Gazetesi ise, 1. sayfasında ’Ulusoy’un görevden alındığını’ duyurdu. Bu haberde de ’Ulusoy’un görevinden alınarak, Lefkoşe Büyükelçiliği Maliye Müşavirliği’ne, Gelir İdaresi Başkanlığı’na ise Mehmet Kilci’nin atandığı’ yazıldı. Ulusoy izindeyken görevden alınabilir mi, kendisine resmi bildirim yapılmadan yerine bir başkası atanabilir mi, bu işlemin perde arkasında ne var, bunları ilgili bürokratlar ve siyasiler bolca tartışır. Benim merak ettiğim konu, Mehmet Akif Ulusoy, kendisi görevden alındığını bilmezken, Star’ın bunu nereden bildiği...
++++++
İkinci İddianame acep nerede?..
Milliyet’in birinci sayfasında manşetten şu haber vardı:
“İkinci Ergenekon İddianamesi bilmecesi...”
Birkaç satır aktaralım:
“Ergenekon davasının ikinci iddianamesine ilişkin olarak CNN Türk ve Kanal D’de yayımlanan özel habere göre, iddianamede PKK kadrolarını Ergenekon’un yönettiği ileri sürülüyor.”
Yalnız PKK mi?
Ergenekon’un öteki örgütleri: DHKP-C.. El Kaide.. Hizbullah..
1000 sayfayı aşacak iddianameyi yazan 12 polis ve 3 savcıya göre her şeyin başı ve sonu Ergenekon...
Bu işin hukukla mukukla ilgisi yok... Türkiye bir cadı kazanına döndürüldü...
Onlarca kişinin adını anmaya olanak yok; ama, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek’in ya da televizyon patronu gazeteci Tuncay Özkan’ın bugün içerde ne işleri var?..
Hukuk devleti bu mu?..
Bir soruşturma ve bir dava yalnız sonucuna bakılarak değerlendirilemez...Soruşturma süreci içinde atılan her adım ve verilen her karar 1) Akıl ve mantığa, 2) Hukuk mantığına, 3) Yasalara uygun olmalıdır...
Ergenekon tertibi daha 1’inci iddianamesinde iflas etmiştir; 2’nci, 3’üncü, 4’üncü iddianameler bu iflası daha da pekiştirip yerin dibine geçirecektir...
Ne yapmak istiyorlar?..
Takıyyeci iktidar bu ülkenin, Atatürkçü, ulusalcı, demokrat, devrimci, laik bilinen kişilerini tasfiye etmek için pek kurnazca bir yöntem icat etmiş...
Soruşturma.. soruşturma.. soruşturma.. Gözaltı.. gözaltı.. gözaltı.. Tutuklama.. tutuklama.. tutuklama.. İddianame.. iddianame.. iddianame..
Nereye kadar?..
Davanın ne içeriği doğru dürüst.. Ne sonu var...
Eğer Türkiye Cumhuriyeti, hukuk devletiyse Başbakan’ın savcılık yaptığı bu kurnazca gidişata ‘dur’ demek zorundadır...
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet
++++++
Son padişah
İstanbul’da dün Başbakan’a “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan” yazılı afiş açtılar!
Başbakan’da sürpriz yaratmadı bu jest. Muhalif seslere tahammülsüzlüğü, içinde yatan padişahı yıllar önce açığa çıkarmıştı. Bunun iyiye gidiş olmadığını gören ilk muhalif, cins bir attı. Cihan adındaki bu at 2003 Temmuzu’nda Bayrampaşa’ya giden Başbakan’ı sırtına almış fakat iki adım sonra atmıştı. “Ata binmeyi bilmeyen adamdan padişah olmaz” gerçeğini Cihan istediği halde, bize anlatamamıştı.
O gün bugündür bütün kararları o verdi hepimizin hayatını o tanzim etti.
Yaptığı çağrıya uyarak kendisine öneri götüren ana muhalefet liderini bile “git işine” diye terslediğine göre acaba Cuma çıkışlarında “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var” diye tempo tutacak yüreğe sahip bir koro oluşturmanın sırası gelmedi mi?
Yoksulluğa mahkûm edilmiş, etnik ve dinsel düşmanlıklarla kutuplaştırılmış yığınları kandırıp oylarını bir, hatta iki kez alabilirsiniz ama fazlasını yapamazsınız.
TV kanalı Bloomberg, Erdoğan’ı padişah yerine koyan anlayışı, ibret verici bir formülle deşifre etti :
“Erdoğan tarzı demokraside bir adam = bir buzdolabı anlamına geliyor!”
Hayatın öğrettiği şu ki en utandırıcı yenilgilere iki konuda yanılanlar uğruyor:
1. “Fakirin gururu olmaz” diyenler; 2. Cumhuriyet vatandaşı olmanın onuru ile tanışan insanlara krallık, padişahlık taslayanlar. Zaten yağcıları bile “Son Padişah” diye yazmışlar!
* Güngör Mengi / Vatan
Haşmetli padişaha karşı ilk ayaklanma girişimini Cihan adlı bu at başlatmıştı. Ne yazık ki olaydan sonra çok yaşamadı
++++++
“Paşasının başbakanı” görmesin
Ayşe Böhürler’den sonra, Taraf’a destek veren ikinci AKP’li Bülent Arınç oldu. Arınç, sözleriyle gazeteyi adeta sahiplendi.
AKP, “Sandık görününce ufukta, ”Paşasının Başbakanı“, kalbimde sadece derin bir yara” diyebilir. Ama bizim bildiğimiz Erdoğan , eli kulağındadır, Arınç’a “One minute... Sen kimin tarafısın” diye sorar...
++++++
MİNİ YORUM
Gül giderken nerdeydiniz?
Azeri yetkililer, TRT için çekilen “Ayrılık” dizisinin ekibine çekim izni vermemiş. Sebep aynı dizi için Ermenistan’da da çekim yapılmış olması. Bunun, Ahmet Türk’ün TBMM’de Kürtçe konuşmasının kınanmasından farkı var mı? Türk, ülkenin Başbakan’ın yolundan yürüdüğünü söyledi. TRT de, pekala, Cumhurbaşkanı’nın izinde ilerlediğini söyleyebilir. Aynı Azeri yetkililer, Gül’e, Bakü’ye gelemezsin, çünkü işgalcilerle el sıkıştın dedi mi? Toprakları halen işgal altında olan Azerbaycan’da, kimilerinin Kıbrıs’taki “Yes be annem”cilerin formuna bürünmesine seyirci kalıp, şimdi de, ‘ya Ermenistan, ya biz’ diyenler, bu treni Gül’ü desteklerken kaçırmadı mı?