Şehitler ve spor
Çok değerli Yeniçağ okurları. Ülkemiz Türkiye, çok kritik bir eşikten geçiyor. Ve inanın artık bu süreçte sportif müsabakalarda kimin kimi yeneceği, kimin şampiyon olacağı da bir anlam ifade etmemektedir. Takdir edersiniz ki işimiz spor olmakla birlikte biz bu ülkenin mensubuyuz. Bu mensubiyet şuuru ile söylemek isterim ki; başta futbol yorumcuları olmak üzere kimse köşelerinde bu konuda bir kanaat aktarmasa da (!) ben diyorum ki; Dün taa 9. yüzyılda "Elisli kral İptisos'un Grek coğrafyasında süregelen kargaşaya son vermek" için başvurduğu Delfi Kahini uyarısı ile sportif oyunların başlaması ile kanlı savaşların erteleneceği anlayışına rağmen bugün, 21. yüzyılda aradan geçen asır ve bin yıllara rağmen hak etmediği halde İdlip'te saldırıya uğurayan 34 Türk askerinin şehadeti karşısında ırkçılığa, teröre, siyasetin müdahalesine karşı duran ulusal ve uluslararası spor kuruluşlarının tavrı, açıkçası merak konusu ve hayreti uyandırıcı bir konudur.
***
Varoluş nedeni birlik, dirlik, dostluk, kardeşlik duygularının güçlendirilmesi olan uluslararası spor camiasının bugünkü hali bu katliamlar karşısında merak edilmektedir. Bu ilkeyi prensip edinen IOC, UEFA, FIFA ve diğer tüm uluslararası sportif kuruluşların, İdlip'te 34 evladını "hiçbir savaş yokken" günahsız kaybeden Türkiye'den, bu moralle hem ülke içindeki sportif faaliyetlerini, hem uluslararası yarış ve şampiyonalarda müsabakalarını sürdürmesini beklemek, beyhude, ayıp ve yanlıştır. Ayrıca üzerimizde kara bulutların dolaştığı böylesi bir dönemde, Türkiye futbol liglerinde ve takiben basketbol, voleybol ve diğer liglerde kimin şampiyon olacağının olimpizme inanan kişiler nezdinde hiç bir önemi yoktur. Olmamalıdır. Gelelim bu noktada da, Türkiye'deki kulüp lobicileri ve kâr paylaşımcılarına! Bakın size sesleniyorum; spor entellektüeli gözükmekle birlikte bu ülkenin ekmeğini yiyen devekuşları: Şehitlerimiz konusunda ses ve tepkileriniz neden yok!
***
Siz gol, ofsayt, penaltı, kulüplerle iştirak ettiğiniz davet ve banketler dışında... Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Spor kulüpleri sadece şampiyon olmak için spor çizmezler" sözünün ciddiyetinden niçin hiçbir vazife çıkarmazsınız? Ya da dün bir milli maçın ardından "Mehmetçik selamı verdi" diye Türk Milli Takım futbolcularının üzerine "yağmur gibi yağan" UEFA ya da FIFA, taa 9. yüzyılda olimpiyatlarda gösterilen harbin durdurulması misyonuna rağmen, 21. yüzyılda futbol dünyasında "savaşmadığı halde şehit edilen" bir ülke askerlerinin şehadetine niçin tepki göstermezsiniz? Ve veya yerli federasyonlar, spor adamları, vicdan sahibi spor yazarları, "Geleneksel spor kültürünce" reddedilen saldırı ve katliamlara rağmen hala niçin kim şampiyon olacak diye "teferruatla" meşgulsünüz? Yapmayınız! Yapmayalım! Açıkçası içimizden de hala bu oyun ve oynaşla meşgul olmak gelmemektedir. En azından şehitlerimizin acısı dinene kadar...