Şehirdeki eşkıyayı kim çökertecek?..
Türkiye'nin huzurunu, kırk yıldır kanlı eylemler yapan PKK bozmuyor sadece...
Bir dönem Güneydoğu'yu kana bulayan Hizbullah'tan sonra, 2000'li yıllardan itibaren korkunç eylemler yapan El Kaide ve IŞİD de Türkiye'nin tek sorunu değil...
Ve tabii ki 2016'daki darbe girişimi ile ülkeyi sarsan FETÖ de memleketin kangrenleşmiş tek çıkmazı sayılmıyor...
Sınır ötesinde ya da içinde, dağlarda, mağaralarda, şehir merkezlerinde, karanlık hücrelerde ülkeyi bölmek ya da şeriat devleti kurmak için çırpınan örgütler gündemi yoğun biçimde işgal ettiği için, Türkiye'nin en önemli sorunu bunlar zannediliyor...
Oysa bir de şehir merkezlerinde terör estirenler var ki, "bunlar nasıl büyüdü" sorusu sadece düşündürmüyor, çok da ürkütüyor...
İşte sokaklar, caddeler, bulvarlar, karanlık çıkmazlar, her türlü entrikanın döndüğü köhne mekânlarda palazlandı onlar...
Devletin yetersiz denetimleri mi dersiniz, kanunlardaki boşluk mu, yoksa rüşvet, iltimas çarkında göz ardı edilen suç unsurları ile bunların yol açtığı belalar mı?..
Özetle; Türkiye, son 40 yılda gericisi, bölücüsü her türlü terörle uğraşırken, özellikle son 20 yılda zıvanadan çıkan karanlık yapılar var ki, bir yandan silah kaçakçılığı, bir yandan uyuşturucu, bir yandan gasp, haraç çeteciliği ve diğer yandan da mafyatik eylemlerle sadece halka değil, devlete de kafa tutuyorlar...
////////////////////
PKK-IŞİD-FETÖ ve çeteler...
++++++++++++
Sokaklarda kadınlar katledilirken, liseli çocuklar arkadaşlarını pompalı tüfekle öldürürken, mafya ve aşiret çatışmaları korku saçarken herkesin aklına aynı soru geliyor;
"Suç unsurları bu kadar silahı nereden buluyor, nasıl bu kadar pervasızca eylemlere girişiyor ve firariler neden yıllar geçse de yakalanamıyor?.."
İnsanların en küçük trafik tartışmasında bile silaha sarıldığı bir ülkedir Türkiye...
Çünkü bireysel silahlanmanın korkunç boyutlara ulaşması yetmezmiş gibi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kaybolduğu öne sürülen on binlerce silahın akıbeti artık tartışılmazken, devletin suça karşı etkili biçimde "neden harekete geçmediği" de milyonlarca insanın kafasını karıştırıyordu...
Evet; Türkiye'de "huzur operasyonları" her zaman yapıldı...
Devlet zaman zaman refleksini sert biçimde gösterdi ve çoğu zaman da silah ve uyuşturucu tacirleri ile firarilere yönelik müdahalelerde binlerce kişi yakalandı...
Son operasyonlar şaşırtıcı, sonuçları ise sarsıcı ve ürkütücü...
Son aylarda PKK, FETÖ ve IŞİD'e yönelik operasyonlarda binlerce kişinin yakalanması bir tarafa...
Asıl mesele kent merkezlerindeki mafyatik rant örgütlenmesinin yol açtığı terör ve devletin her zaman beklenen müdahalesinin nereye ulaşabileceği!..
//////////////////////
Yerlikaya'dan ürkütücü bilanço...
++++++++++
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 12 Ekim'de yaptığı açıklamada, suç örgütlerine yönelik 120 günlük operasyonların bilançosunu açıklamıştı...
1 Ekim itibarıyla; 120 günde, organize suç örgütlerine yönelik 378 operasyonda 2 bin 874 şüpheli gözaltına alınmış, 702'si tutuklanmış...
7'si ulusal, 31'i yerel olmak üzere 38 mafya tipi organize suç çetesinin çökertilmesi ne kadar da ürkütücü değil mi?..
Son 120 günde uyuşturucuya karşı düzenlenen 80 bin 572 operasyonda 98 bin 198 şüpheli gözaltına alınmış, 8 bin 379'u tutuklanmış...
Son dört aylık dönemde güvenlik güçlerince "aranan" 92 bin 127 şahıs yakalanmış...
Şaşırtıcı olan ise bunların 79'unun on yıl ve üzeri, 1089'unun 5 ila 10, 1400'ünün 1 ila 5 ve kalanının 1 yıl hapis cezası olması ve nasıl oluyor da (!!!) yıllardır yakalanamaması!..
Yerlikaya'nın 12 Ekim'den sonraki operasyonlarla ilgili açıklamaları da dikkat çekici...
Son 4 günde silah kaçakçıları ile ruhsatsız silah taşıyanlara yönelik operasyonlarda 1284 tabanca, 300'den fazla av tüfeği ile 2368 şahsın ele geçirilmesi, bireysel silahlanmayı kimlerin körüklediğini gösteriyor...
81 ildeki son operasyonda, "arama kaydı bulunan" 4173 kişinin gözaltına alınması da, bir yerlerdeki ihmali göstermeye yetiyor!..
Evet; son 4 ay ve geçen hafta yapılan operasyonların sonuçları sadece Türkiye'nin bir mafyatik suçlu cehennemine dönüştüğünü değil, yıllar boyu aranan şahısların "nasıl ve niçin yakalanamadığı" sorusunu da ortaya çıkartıyor...
Devlet hiç kuşkusuz teröre olduğu kadar, ülkenin huzurunu bozan, cinayet işleyen, uyuşturucu ve silah satanlara karşı da yumruğunu en sert biçimde göstermeli...
Bir kez daha vurgulayalım ki, bu ülkenin tek sorunu terör değil, aynı zamanda sokaklardaki eşkıyadır...
Bunlara karşı etkili operasyonlar sürmezse, tıpkı Yüksekova ve Susurluk'da olduğu gibi, devletin içindeki uzantıları da hep kuşku çeker!..
Sözün özü; Ali Yerlikaya mafyaya, çeteye ve kaçakçılara taviz veren hiçbir valiyi, emniyet müdürü ve jandarma komutanını koltuğunda oturtmasın...